8.Bölüm

205 22 39
                                    

Kararın çıkmasıyla resmen sinirden gözü dönmüştü. Nasıl öyle bir  kadınla evlenecekti, hem kendisi evliydi,  bu olaylar duyulduğunda en çok zararı alan kendisi olacaktı. Hayla evliydi o kadınla, salak bir  avukat yüzünden hayla boşanamamıştı evli olduğu duyulursa sorun çıkabilirdi, ama çıkmaz diye düşünüyordu. Çünkü burada kuma  ayıp değildi ama boşanamadığı eşi sorun çıkartıp koz olarak kulanabillirdi. Böyle bir durum olsa ölsede o kadından kurtulamazdı.

Hele berdelle evlenecek olan eşinden hiç bir şekilde  kurtulamazdı.  Boşanma yoktu burada, boşanma olsada kan davası çıkar ve çok sorunlar olurdu, bari birinci eşinden kurtulabilseydi en azından kafası biraz daha rahat olurdu.
Şuan karmakarış bir yola girmişti,  keskin virajlı bir yola çıkışın neresi olduğunu bile kestirilmiyen bir yolla. Oturduğu parkın bankından kalktı
eve gitmeliydi çünkü ne yazıkki akşam sözü vardı. Ellinden ise hiç bir şey gelmiyordu.

Yavaş adımlarla evine doğru yürüdü. Annesi kesin evleneceğini duyunca çok sevinecekti, resmen kadın evlenmesi için ellinden geleni yapmıştı, ona bir sürü kız bulmuştu ama hepsini evli olduğu için reddetmişti. Şimdide artık annesi kına yakardı mutlaktan. Evin önüne gelmişti kesin babası da gelmişti, çünkü karar iki saat önce açıklanmıştı.

Tam iki saat bankta oturmuş olanları ve olacakları düşünmüştü. Kapının önüne yürüyüp kapıyı iki kere tıkladığında kapıyı annesi ağıtlarla ve ağlıyarak açmıştı. "Benim  yakışıklı oğlum gelmiş evleniyor  ama kız bile olmuyanı alıyor." diye ağlayan annesine baka kalmıştı.

Mutlulukla sarılmasını beklerken. Bu çıkışı şok etkisi yaratmıştı. Ve Annesinin ne demeye çalıştığını anlayamamıştı, kız bile olmuyan lafını, arkadan babası. "Kes sesini Şükran, ne saçmalarsın sen neyi varmış kızın, ya susarsın yada susturmasını bilirim. " Barlas şok olmuş şekilde ikiliyi izliyordu. İçeriye adımın atıp kapıyı kapattı. Yıllardır evli olan çifti ilk kez böyle görüyordu babasınının annesine böyle bağırması Barla'sı şoka sokmuştu.

" Ağam oğlumuzu bile, bile yakıyorsun farkında değilmisin! " Ses tonunu normale indirerek söylemişti bu sözleri annesi. "Oğlumuzu yakmıyorum, kızcağızı bu haytayla evlendirerek asıl yakıyoruz.  Oğlum İstanbul züpesi olmuş çıkmış. Şimdi gel ağa ol geç desem hiç bir halt beceremez beyefendi. Ama o kızı alsın ki birazda olsa adam olsun. " Babasının bu lafları çok zoruna gitmişti, ona nasıl böyle şeyler derdi.

" Baba vur dedik öldürdün ağalığa geçsem niye yapamıyayım yaparım. Kocaman şirket yönetiyorum bir ağalıkmı yapamıyağım, beni ne hakla küçük düşürürsün. 29 yaşında adamım ağır oluyor lafların." Babası ona bakarak. " Onu bunu bilmem akşam isteme iki gün sonra da düğün ikinizin ağzından o kızla ilgili olumsuz bir şey duyayım o zaman işte görürsünüz. Anladınızmı şimdi geçin hazırlanın bir saate çıkarız son kez diyorum ikinizdende ağzından olumsuz  bir cümle duymuyacağım, eğer duyarsam o zaman korkun benden.

Hazırlanmış ve kızı istemeye gitmişlerdi, yaptığı o kahveden ve yüzük kesilince söylediği o sözlerden sonra kendiside " Sevgili sözlüm o dilini keserim, bir daha sakın bana diklenme, eğer yok diklenirim diyorsan çokta güzel dillini kesmesini bilirim. "

" Haydi zaten yüzüklerde takıldı bitti işim ben gidiyorum." deyip sinirle oradan uzaklaştı.
Başına gerçekten büyük dertler almıştı ne yapacaktı ne yapmalıydı, iki gün sonra istemi'ye, istemi'ye bu kızla evlenecekti.

İki gün sonra düğün günü

İki gündür o sinir bozan kadını görmemişti, görmekte istemiyordu. Ama bugün lanet olası düğünü vardı ve o kadını görecekti. Sadece imam nikah kıyıp İstanbul'a çekip gitmek istiyordu.  Ama bir ağa olduğu için düğün  yapmak zorundaydı babasının zoruyla  giydiği smokininin papyonunu düzeltip içeri geçti. Bahçeleri çok büyük olduğu için evin bahçesinde düğünleri olacaktı.

Kuzeni Büşra  ve Ömer denen adamında onlarla birlikte imam nikahları kıyılacak ve bahçeye geçip davullu zurnalı yemekli bir eğlence verilecekti .

İçeriye geçtiğinde babası gözüyle gösterdiği odayı. "Gelini kapının önünden al oturma odasına gel. "dedi yavaş adımlarla kapının önünde durdu kapıyı tıklattıp." Hazırsan bizi bekliyorlar. "dedi kapıyı bir kız açıp kapının önüne geçip kapıyı kapatı ve boğazını temizleyerek. "Enişteceğim güzeller, güzeli gelini görmek istiyorsan ne kadar bahşiş veriyorsun." Oflayarak cüzdanını cebinden çıkarıp içinden yüz liralık bir bankot çıkardı.

"Bu kadarmı yani enişte sen herhalde gelini görmek istemiyorsun. iki tame de iki yüzlük bankot çıkartıp vererek. "Yeterlimi" dedi ruhsuzca karşısındaki kız sırıtarak yeterli, yeterli deyip kapıyı açtı. Beyaz bir gelinlik ve yüzünde kırmızı bir örtüyle çıktı ve sesiz bir şekilde söylemeye çalıştığı şeye Barlas sırıttı"Seni öldüreceğim Efsa ayak üstü adamı soydun." sırıtarak. "O kadar etmezsin ama ne yapalım el mecbur. " Biliyordu bu söylediği karşısındaki kadını kudurtacağını. Hafif bir şekilde kadını inceledi kabarık gelinliği ince fiziğine gerçekten çok yakışmıştı kolunu uzatarak. "Buyrun. " dedi ve o da kolunu tutu karşısındaki kadının tir titrediğini farketti cesur, dili uzun, kadın gitmiş yerine soğukta sokakta kalmış kedi yavrusu gibi titreyen bir yavru kedi gelmişti sanki.

" Benim yakışıklılığımı görünce ayakların yerden kesildi ve titriyorsun biliyorum. " dedi ukalaca Asmin bu lafa etkilenmemeye çalışarak. "Neren yakışıklı senin be öküz." resmen yalan söylüyordu çünkü karşısındaki adam çok yakışıklıydı. "Mahsun ağada "  de hayde gelin nikan kıyılsın nikah saati geçecek." deyince ikiside içeriye geçip mindere oturdular dualar okudu güzel temelilerde bulunarak.  o beklenen sözü  ilk Barla'sa  sordu. Emin kızı Asmini karılığa kabul etinmi ." İstemi'ye, İstemi'ye " Ettim." dedi bu soruya üç kere daha cevap vererek ettim dedi.
Aynı soru Asminede sorulup ve şahitlerede sorulup imam nikahları kıyılmıştı. Başındaki örtüyü Asmin kaldırıp yanına koydu. Ama Barlas ona taraf hiç bakmamıştı.

Aynı şekilde  Ömer ve Büşranın' da  nikahlarım kıyılmış ve bahçeye ilk Asmin ve Barlas geçti . İkisinide bekliyen uzun birlikte geçirecek yılları vardı bu yıllar güzel geçip geçmiyeceğini ikiside bilmiyordu. kalabalığın içine geçip  masalarına oturdullar. Barlas yeni bakmayı akıl etmiş gibi karşısındaki kadının yüzünü inceledi saçları topluydu yüzünde ise az derecede bir makyaj vardı ama çok güzel görünen kadının yüzünü uzun uzun inceledi. "doyamadın..." diyen kadına bakarak anlamsızca "neye" diye sordu karşısındaki kadın sinir bozan bir sırıtmaya "Tabikide güzelliğime " deyip tüm hıncını alarak yanındaki oturan adamın ayağına bastı. " Ulan ne yapıyorsun." diye çıkışan adama muzipçe bakarak.

"Eee ağam bilmezmisin, bu bir gelenek resmî  nikah sırasında ayağa basılır, bizim de resmî nikahımız kıyılmayacağına göre bende dedimki geleneği bozmayayım zaten imam nikahlı karınım iyi yapmamışmıyım ." deyip sırıttı önüne dönerek insanları izlemeye başladı. Barlasta hiç bir şey dememiş. İçinden sabır çekip önüne dönmüştü. Birde bu işin düğünden sonrası vardı, ne yapacaktı,  hiç bilmiyordu. Asminde çok korkuyor ve zaman ilerledikçe geriliyordu. Biliyordu bu akşam bu iş olacaktı. Ve ne yapacağını bilmiyordu. Düğün  bitince kaynanası yanına gelip." Geç odaya oğlum gelir birazdan sakın yanlış bir şey yapma kız değilsin bari karı olup oğlumu memnun et ."diyen kaynanasına ağzı açık baka kalmıştı. Bu kadının hiç bir şekilde utanması yoktu odaya geçip yatağın üzerine oturdu, şuan çok gergindi. Birden kapı gıcırtısı duyuldu...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 18, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Vefa gecesi Where stories live. Discover now