ölümümü düşündü yine
intihar etse nasıl yapardı bunu diye
belki bir yerlerden atlamayı denerdi
çiziklerle vücuduna desen çizmeyi severdi;
sanatıyla kendini öldüremezdi.
belki bir uçurumdan
belki bir köprüden
belki de bir beton yığınının en üst katından
kendini denize bırakabileceği bir uçurum kenarı daha çekici geldi düşündükçe
ölüm yerinin çekiciliğini düşünmek tabi bu da garip.
neyse,
yüksek bir yer olmalıydı ama gerçekten yüksek
hızı severdi ve tehlikeyi de
aşağı indikçe de kahkahalar atardı
çok yüksek olmalıydı doyasıya ölmeliydi en azından
rüzgarın bedenini sarışını ve o uğultulu sesi kulaklarında hissetmek var bir de
bunu düşünürken mutlu hissetmek de iyi değil biliyor, peki
sonra hızla suya yaklaşırdı
zaten denize de bayılır
ve ölecekse sonsuz derinlikte boğulan nefes alanlardan olarak sevdiği bir sonsuz derinlikte boğulma fikri de ona çok cazip gelirdi.
düşüşünün her saniyesini bedeniyle, ruhuyla, her hücresiyle hissetmek isterdi.
o yüzden mutlu yapmalı bu işi çok mutlu.
kalanları düşünmemeli mesela gidenler onu düşünmezken
mutku bir şekilde uçmalı, sert bir şekilde dalmalı
ve sonra sonsuz uyku en huzurlu yerde
düşünürken bile mutlu olduğu şekilde