Kahvaltı

4.2K 163 48
                                    


"Hadi ama. Bunu defalarca kez anlattım size, hala niye dinlemek istiyorsunuz? Evet yalan söylemiyorum, ben bile anlatırken ürperiyorum her seferde. Hayır korku değil, buna korku diyemezsin çünkü o olayı ben yaşadım. Öyle mi? Madem öyle, sana inat anlatacağım.

1998 yılının kış günlerindeydik. Staj günleri. Zaten zorluk içinde geçiyordu bir hayli. Her sabah annem beni uyandırır, kıyafetlerimi giymemi beklerken kahvaltı sofrasında mırıldanırdı. Evet benden şikayet ederdi, çünkü her seferinde gecikirdim. Yanlış hatırlamıyorsam Ocak ayının sonlarındaydık ve o günler yorgunluk iyice bastırmıştı, stajın son ayı girmek üzereydi. Tamam tamam uzatmıyorum.

O sabah annem ve babam normalden tam üç saat erken kalkmışlardı, tam evde yarattıkları gürültüden dolayı homurdanmaya başlamışken babam odaya girdi ve, "Halanı hastaneye kaldırmışlar. Ev sana emanet, seni haberdar edeceğiz." dedi. Ve sonra çıkıp gittiler. Eva Halayı fazlasıyla severdim. Ne zaman evde veya okulda problem yaşasam onun yanına giderdim. Kocası öleli o yıl dahil beş yıl olmuştu. Beni hiç yalnız bırakmazdı.

  Üzücü haber ne yazıkki tekrar uyumama engel olmadı çünkü yeterince uykusuzdum önceki günden. O gün son derece normal geçti ve gece babamı arayıp halamın durumunu sordum. "Galiba kalp krizi geçirmiş, ama durumu ağır diyorlarmış sadece bekliyoruz." dedi babam. Bu gece hastahanede kalacaklarmış.

  Zaten konuştuktan yarım saat sonra farkında bile olmadan televizyon karşısında uyuyakalmışım...

  Sabah saat 5 civarinda uyandım, hava hâlen karanlıktı. Ve başım, kafatasımı çatlatır derecede ağrıyordu. Beni uyandıran şeyin ağrı olduğunu düşünürken Eva Halanın o narin sesini işittim. "Dave! Hadi tatlım bugün erken kalkman gerek, halan geldi." Koltuktan fırladım ve koşarak mutfakta dikilen halama sarıldım, "Ah hala, bir bilsen nasıl korktum sana bir şey olacak diye." dedim. Elindeki tavayı sağa sola sallayarak, "Seni bırakıp nereye giderim Dave, değerini bilmiyormuş gibi konuşma." diyerek gülümsedi. Galiba annemler halamı eve getirip bir yerlere gitmişlerdi, hem de bana bir sürpriz yapmış olacaklardı. Yani ben öyle düşünmüştüm. Kahvaltımı ettim ve televizyon başına geçen halama "Ben çıkıyorum Eva Hala, kendini iyi hissetmezsen beni ara, akşam işim bittiği gibi geleceğim." dedim. Arkasını bile dönmeden sadece "Seni seviyorum sakın bunu unutma." dedi. Evden çıkıp kapıyı kapattım. Gün ağarıyordu, sokak ıssızdı. Geceden sessize aldığım telefonun sesini açmak için telefonu cebimden çıkardım ve babamdan gelen mesajı farkettim. Durumu açıklamak amacıyla atılmış neşeli bir mesaj olduğunu düşünerek, hevesle mesaja tıkladım. Fakat mesajı okumamın ardından tek hatırladığım şey, başımdaki ağrının bir anlık baskıyla beni bayılttığıydı.

  "Oğlum bu mesajı okurken sakın delice şeyler düşünme ve sakin ol. Halanı bu sabah saat dört civarında kaybettik." "

KORKUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin