Just Stay With Me.

46 5 0
                                    

Havuzun başında oturmuş, Kristen'ın ve diğerlerinin cesedini evden çıkarmalarını bekliyordum. Etraf polis arabaları kaynıyordu. Bu iğrençti. Her şey iğrençti. Nasıl oluyorda her şey benim başıma geliyordu? Nasıl oluyorda böyle iğrenç bir hayata sahiptim? Hayatımın canı cehenneme. Yeniden biri öldürülmüştü ve yeniden benim evimde.

Polis Alex'i sorguluyordu. Eric ile cesedi bulduğumuzda, Alex telaşlı bir şekilde evimin merdivenlerinden aşağı inip bana sarılmıştı. Bana, Chris'in hapisten kaçtığını öğrendim ve seni bulmaya geldim, gibi bir şeyler söylemişti sanırım. Chris'in hapisten kaçtığı ile ilgili kısım beynimde dönüp duruyordu. Chris'in hapisten kaçtığını öğrendim..

Eric elinde bir bardak suyla yanımda belirdi. Bardağı bana uzattı. Sudan bir yudum içip, bardağı yanıma koydum. Eric yanıma oturmuştu. Alex'e baktı. "Sence o yapmış olabilir mi?"

"Hayır."

"Nasıl bu kadar eminsin? Sonuçta, biz gelmeden önce o, bu evdeydi. Belki de Chris'in hapisten kaçtığını öğrenince, seni korkutmak için böyle bir şey planlamıştır."

Aslında olabilirdi. Bilmiyordum. Lanet olası her şey olabilirdi. Ama Alex, diye düşündüm. Böyle bir şey yapmış olabilir miydi? Tanrım, günahsız bir kadını öldürmek ve Alex? Annesi hakkında gerçeği bilmiyordum. Aslında onun hakkında hiçbir gerçeği tam olarak biliyor sayılmazdım.

Ama eğer Chris hapisten kaçmışsa, güvende değildim. Ve bu lanet cinayetler, Chris yapmış olabilirdi.

"Chris olmalı," diye mırıldandım.

"Emin misin?"

"Onun evini gördüm. Bütün o fotoğraflarımı, bütün duvarlarda. O saplantılı bir sapıkmış, yakın arkadaşım sanıyordum ama öyle değilmiş. Kendini gizlemeyi çok iyi becerdi."

"Seni tanıyıp saptantılı olmamak elde değil."

Elimde olmadan hafifçe gülümsedim. Sonra tekrar suratımı astım. Kristen gitmişti. Bruce yaralıydı ve bütün korumalarım öldürülmüştü. Asıl soru, tek kişi bunları yapabilir miydi?

"Hey," dedi Eric omzuma yavaşça vurarak. "Sadece, seni gülümsetmek istemiştim."

"Biliyorum," diye mırıldandım.

Alex, polislere ifadesini verdikten sonra yanıma geldi. Omzumu sıktı. "Lanet herifler, beni suçluyorlarmış gibi konuşuyorlar."

"Biz yokken bu evdeydin, neler olduğunu bilemeyiz," dedi Eric, Alex'e ters ters bakarak.

"Sen ne dediğini sanıyorsun piç kurusu?" Alex çoktan Eric'in üzerine yürümeye başlamıştı.

"Alex kes şunu, lanet olsun," diye bağırdım. "Sürekli her boka kavga çıkarmayı kes, sürekli her şeye sinirlenmeyi kes, sürekli geri zekalı gibi davranmayı kes." Matt.. Bu sözleri, Matt'e söylemiştim. Gözlerim doldu. Sandığımdan çok benziyorlardı.

Oradan kapıya doğru koşarken, Alex'in, "Bunu ben yapmadım," dediğini duydum.

Demir kapıdan çıkıp, polis arabalarından uzaklaştım. Yavaşça yürümeye devam ederken, Ashley arabasını önümde durdurdu. Arabadan hızla çıkarak yanıma ulaştı. "Tanrım, Taylor daha yeni öğrendim, üzgünüm," dedi. Bana sıkıca sarıldıktan sonra, "İyi misin?" diye sordu.

Başımı salladım ama iyi değildim. Hayatımda düzgün giden hiçbir şey yoktu. Birde her şey çok düzgünmüş gibi ne zaman Alex'e baksam Matt aklıma geliyordu. O ölmüştü, bunu kabullenmeliydim. Şimdi ise, evimde tekrar bir cinayet olmuştu, buna odaklanmalıydım. Lanet Alex'in ve onun lanet dertlerinin canı cehenneme.

BAD CHOICEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin