jungkook'a olanları anlatmanın vakti gelmişti. çocuğun bir şeylerin garip gittiğini düşündüğünün farkındaydı jimin. ama bunu açıklamak zorunda hissettiği için yapmayacaktı. bir şeyleri bilmeye hakkı olduğunu düşündüğü için yapacaktı.
olması gereken şeyden farklı bir amaca doğru ilerledikleri ortadaydı. onunla beraber olmuştu. bu sonuca varması normaldi.
jungkook yine kitapların başındayken yanına oturdu. "seninle konuşmam gerekiyor." ona sarılırken kafasını boynuna gömdü. kokusunu iyice içine çekti. onu kaybetmek istemiyordu. işte bu yüzden ona karşı dürüt olmalıydı.
"hmm?" kitabı kapatıp kenara koyarken jimin'in saçlarını öptü.
jimin zor da olsa kendini ondan ayırdı. oturduğu yerde sürünerek karşısına geçti. gözlerinin içine bakıyordu.
"geçen gün..." dudaklarını yaladı. odayı dolduran güneş yeni saçlarını parlıyor gibi gösterirken ve gözleri anlayışla bakarken bir an yapacağı şeyden vazgeçmeyi düşündü. kaybetme riskini almak istemiyordu. ama onu seviyordu. ve ona bu haksızlığı yapamazdı. "bir şeyleri anlamadığından bahsettin."
jungkook kafasıyla onayladı. jimin nasıl devam edeceğini bilmiyordu. kafasını yere eğerken sıkıntıyla ofladı. bir süreöyle kaldıktan sonra jungkook çenesini okşadı ardından yüzünü kaldırdı. yüzüne vuran güneşten daha sıcak bir gülümseme sunduktan sonra eğilip burnunu öptü jimin'in.
"ben...kötü mü yoksa iyi mi bir şey yaptım bilmiyorum. yani... senin için." jimin kendisini jungkook'tan uzaklaştırırken kafasını iki elinin arsına aldı ve bu sefer daha sıkıntılı bir nefes verdi. "nasıl söylemem gerektiğini bile bilmiyorum. böyle bir şey nasıl söylenir ki?"
jungkook jimin'in bacağından tuttu ve kendine tekrar çekti. "hazır olduğunda söyle. güneş vuran yüzünü izlemekten şikayetçi değilim."
jimin gülümsedi. "şu an yapma bunu."
"anlatmak zorunda değilsin. seni bu kadar üzecekse bilmek istemiyorum."
bu kadar tatlı olmamalıydı. jimin tüm benliğiyle ona sarılmak ve ağlamak istiyordu.
kafasını salladı. ve kendine düzen verdi. dizlerinin üstüne oturduktan sonra direkt jungkook'un gözlerinin içine baktı.
ya şimdi ya hiçbir zaman.
"sen... sen ölmüştün. ve ben farklı insanların parçalarını sana dikerek seni tekrardan yaşattım." boğazında bir yumru vardı. "bu yüzden bu hayat sana çok tanıdık geliyor. çünkü daha önce yaşadın." gözlerini kapatarak bir çırpıda söyledi her şeyi. tepkisinden korktuğu için kapatmıştı gözlerini. şu an açarsa gözyaşlarının döküleceğine emindi.
bir şey söylemesini istiyordu. sessiz kalmasını istemiyordu. en çok korktuğu şey buydu.
hiç beklemediği bir anda kafasında hissettiği öpücük, tüm gözyaşlarına yol oldu.
jimin arka arkaya özür dilerken onun huzur verici kolları arasındaki yerine tam oturmuştu.
"önemli değil..."
enlo??? sonunda yeni bölüm yazabildim. birazcık jungkook'un vereceği tepki konusunda kararsız kalmıştım. yumuaşk bir bebek olduğu için ben ona en çok bunu yakıştırdım. verdiği tepki sizce nasıldı???
bir de final yapayım mı artık yoksa bundan snra gelcek düz fluff bölümlere devam etmemi mi istersiniz?? sonsuza kadar yazabilrmişim gibi hissediyorum buhikayeyidkgjasdgh
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1 by 1 :: jikook
Fanfictionjimin; jungkook'a konuşmayı, yemek yemeyi, mutlu olmayı ve aşık olmayı öğretir. # modern frankenstein au!