çocuk sonunda uyuduğunda jimin dersin başına oturabilmişti. ama bunun için çok yorgun olduğunu fark etti sadece bir paragraf okuduktan sonra.
yavaştan konuşma alışmalarına başlamışlardı. ve çocuğun sesi cidden çok güzeldi. yumuşak bir ses tonuyla konuşuyordu. sesi ilk çıktığında şaşırması jimin'i nerdeyse ağlatacaktı. ve her bir kelimede heyecanlanması jimin'e küçük çocukları hatırlatıyordu.
çubuk kraker paketini açtıktan sonra kafasını toplayıp birkaç notunu okumaya başladı. ders başında çocuğu düşünmemeliydi.
bir süre verimli de çalıştı. ama mutfak kapısı açılıp gözlerini ovalayan çocuğu görünce -bir an normal bir insan gibi göründüğünü düşündü jimin- kalemini bıraktı.
"ne oldu?" çocuk jimin'in yanındaki sandelyeye otururken konuştu jimin.
"uyku. sen. yok." çocuk kelimeleri yavaşça öğrenmeye başlamıştı ama hâlâ tam bir cümle haline getiremiyordu. bu hali açıkçası jimin'e çok tatlı geliyordu o yüzden cümleleri düzeltmek gibi bir telaşı yoktu.
"ders çalışıyorum ufaklık." jimin çocuğun kafasını ovalarken konuştu.
"ufaklık?" çocuk kaşları çatılmış bir şekilde sordu.
"küçük demek." jimin eliyle de küçük tanımı yapmaya çalıştı.
"ufak. sen." jimin'in ağzı açıldı. alınmış gibi baktıktan sonra dudaklarını büzdü.
"hey!" itiraz etti.
çocuk onun bu haline güldü.
tatlı bir şeyler yazalım dedik wjdjsksk 🥺🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1 by 1 :: jikook
Fanfictionjimin; jungkook'a konuşmayı, yemek yemeyi, mutlu olmayı ve aşık olmayı öğretir. # modern frankenstein au!