Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
jimin okuldan döndüğünde kapıda sıcak bir karşılama bekliyordu erkek arkadaşından. ama onun yerine tek duyduğu şey yatak odasından gelen gürültüydü.
çantasını yere fırlatarak odasına ilerlediğinde jungkook'un bağırması ciddi anlamda bir korku yarattı jimin için. nefes alışverişi düzensizleşirken aklına binbir tane kötü senaryo gelmişti bile.
hızla kapıyı açtığında yatağında yüzüstü uzanmış ve karşısındaki oyun konsoluyla oyun oynayan jungkook'u gördü. beyninden yanma sesleri gelirken ofladı. derin bir nefes verirken korku yerini tatlı bir sinire bırakmıştı.
"korkuttun beni!" kendini onun yanına yatağa atarken dudaklarını büzmüştü. jungkook oyunu bırakırken o da dudaklarını büzmüş şekilde jimin'e baktı. minik sevgilisini kollarının arasına alırken gülümsemesine engel olamadı. "birazcık heyecandan bağırdım, önemli bir şey değildi!"
"sana bir şey oldu sandım."
"çok tatlısın."
"artık tamamen konuşabildiğine inanamıyorum. eskiden bebek gibiydin." jimin bedenini jungkook'un kollarından kurtardıktan sonra çocuğun yüzünü avuçları arasına aldı. ardından iyice yanaklarını sıktı. "tek yapmak istediğim seni öpmek, öpmek ve bir daha öpmekti."
jungkook yanakları jimin'in minik avuçları arasında sıkışmışken ilk gülmeyi öğrendiğindeki gibi gülümsedi. bu ikisini de güldürmüştü.
"o zamanlar cidden ne olduğunu anlamıyordum. sadece seni izliyor ve taklit ediyordum."
"özür dilerim." jimin'in yüzü asıldı.
"hey, artık özür dilemek yok! o konuyu kapattık." jungkook gülümseyerek konuştu.
geçiştirmek için jimin de gülümsedi. ama biraz zorlamaydı. bazı şeyleri daha önce söyleyebilir miydi diye düşünüyordu. çocuğun yaşadığı şeyleri kendinin yaşadığını düşününce korkunç hissediyordu.
"hadi oyun oynayalım!" jungkook jimin'i çekip kucağına oturttu. ardından köşedeki nintendoyu aldı. "bak burda tam senlik bir oyun var." nintendonun açılmasını beklerken jimin'in boynuna öpücükler konduruyordu.
jimin gıdıklandığını hissederken bu sefer gülümsemesi zorlama değildi. "benim oyunumla oynuyorsun jungkook. yani o yüzden benlik bir oyun olması normal."
jungkook kaşları çatılmış bir şekilde baktı. "savaş oyunların da var. ve hepsi alt seviyede. oynayıp bırakmışsın!" jimin, jungkook'un tezini bu kadar hırsla savunmasına kahkaha atarken kafasını salladı.
animal crossing açtığını görünce iyice yerleşti kucağına. bu oyunu oynamaya bayılıyordu cidden. garip ama tatlı hayvanlar, çok güzel bir ada ve çok tatlı görevler vardı. bir oyundan daha ne isteyebilirdi?
"oh! iyi oynuyorsun!" jimin jungkook'u izlerken konuştu. aslında zor bir oyun değildi ama görevlerin yerini bilmesi şaşırtmıştı. jimin'in oyunu tam olarak öğrenmesi bir haftasını almıştı. jungkook kucağına sinmiş çocuğun saçını öperken gülümsedi. "daha önce oynamış gibi hissediyorum. diğer oyunda da öyle oldu. yaptığım hareketlere kendiliğinden gerçekleşiyordu." jimin kafasını kaldırıp jungkook'a baktı. "ama iyiydim." jimin'in ona bakmasıyla hemen gülümsedi jungkook. "galiba daha önceki hayatımda iyibir oyuncuydum." gözlerini oyundan çevirip jimin'in ona dönük yüzüne baktı ardından burnunu öptü. minik yüzlü sevgilisini ne kadar öperse öpsün yeterli gelmiyormuş gibi hissediyordu.
jimin gözlerini kapatıp jungkook'un göğsüne yaslandı. bazı şeyleri içinde yaşıyordu çocuk ve belki o buna acı veriyordu. ama yine de her zaman jimin için gülümsüyordu. jimin ağlamak isterken tüm hissettikleriyle iyice sarıldı jungkook'a.
ona hak ettiği şeyleri yaşatacaktı. ona mutlu olmayı da öğretecekti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
im so sad dinleyerek anca bu kadar fluff çıkarabildim,,,,ama diğer bölüm daha tatlı olacak söz!!!!