Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
elindeki poşetlerle yürümekte zorlanıyordu jimin. alışveriş yaparken bu kadar çok şey aldığının farkına varmamıştı ve bunu cüzdanında da kötü bir şekilde hissetmişti.
ama jungkook'un suratında oluşacak gülümseyi hayal etmesi her şeyi unutturuyordu.
hiç bitmeyecekmiş gibi gelen yolun ardından küçük apartmana ulaştı. aldıklarını asansöre sığdırmaya çalışırken daha önce sadece birkaç defa gördüğü komşusuyla garip bir şekilde bakıştı.
kendi hakkında ne düşündüklerinin farkındaydı jimin. onların gözünde çılgın bir doktor olduğunu biliyordu. doktor olmasa bu apartmanda olamayacağını da biliyordu. ama bunu sonuna kadar kullanmalıydı değil mi?
zar zor zile bastıktan sonra onu gülerek karşıladı jungkook. ama kucağında minik bir misafiri daha vardı.
yavru bir kedi.
jimin içeri girip poşetleri kenara bırakırken bile tek baktığı şey kediydi. "nerden buldun bunu?" jungkook'a yöneldi ve kucağında çok rahat görünen kediyi okşamaya başladı.
"apartmanın içinde sesleri geliyordu. ben de çıkıp baktım. üzgün görünüyordu o yüzden eve getirip oynamak istedim."
"bir kedinin üzgün görünüp görünmediğini anlayamazsın jungkook. sinsi bir cadı da olabilir."
"ben anlarım. üstelik cadılar gerçek değiller."
"senin de gerçek olmaman lazım. ama burdasın."
"gerçek olamayacak kadar yakışıklılığımdan bahsediyorsundur umarım."
bu tatlı atışmaları bir son bulduğunda jimin mutfağa geçip içecek bir şey aldı. "onu almana sevindim."
"ben de." kucağında uyku moduna geçecek olan kedi yumuşakça miyavladı. "evde sen olmadığın zamanlar sıkılıyordum. arkadaşım olmuş olur."
birlikte jimin'in çalışma odasına geçtiler.
"çok yalnız hissediyor musun?" jimin dudakları büzülürken sordu. jungkook yere otuturken kediyi tutmayan eliyle jimin'i de yere çekti. "bazen." kediyi uyandırmamaya dikkat ederek bacağının üzerne bıraktı.
"özür dilerim."
"artık özür dilemeni istemiyorum."
"ama yapabildiğim tek şey bu." jungkook, jimin'in bu söylediğine sırıtırken gözleri yaramaz bir ifadeyle parlıyordu. "yapabileceğin daha güzel şeyler var." ardından öpmek için jimin'e yöneldi.
ama jimin, jungkook'un dudağına hafifçe vurdu.
"çocuğumuzun önünde olmaz!" bu sefer gözleri yaramazlıkla parlayan jimin'di.
"ama uyuyor!"
"olmaz dedim."
"seninle mutluyum biliyorsun değil mi?" jungkook bir anda ciddileşti. yine jimin'i öpmek için hareketlendi ama kucağında uyuyan minik kediyi hafifçe kıpırdayınca geri çekildi.
bu sefer jimin uzandı ve burnunu öptü çocuğun.
"ben de seninle çok mutluyum, sevgilim."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
biliyorum söz vermiştim daha tatlı yapıcam bu bölümü diye ama yapamdım galiba ejdjakdkks...... belki de artık bitmesi gerektiğininin işaretidir 🥴🥴