2. Bölüm: Sahne

51 6 0
                                    

                                                                                                               30.03.2020


Burada her günüm biraz daha kötüye gidiyordu. Zaman zaman geçmişi unutuyor bir bebeği zihnimde doğurduğumu düşünüyordum. Burada sadece bir hemşire ile ara ara sohbet edebiliyorduk. En son yaşadıklarımı ona anlattığımda bana belki geçmiş hayatımda bir bebeğe sahip olduğumu, bir travmanın ya da olayın hatıralarımı tetiklediğini söylemişti. Fakat dejavu değildi bu, biliyordum. Bu bir kaç saniyelik bir şey değildi. Bana yıllarımın yalan olduğunu söylüyorlardı.

Kendimi kaybetmek üzerine geliyordum. Fakat bu his kendimi toparlamak için beni dürtüyordu. Kendimden başka çıkış yolum olmadığına emin olduktan sonra ise tek yaptığım göz yaşlarımı silip ikna yoluna gitmekti. Bebeğimin yası bana kayıp olarak geliyordu. Günlerdir sadece akıl süzgecimden geçirdiğim planları bir çarkta çeviriyordum. Buradan kaçsam sadece kaçmış olurdum ve bu beni tehlikeye sokardı. Bu kaçma bana daha çok ilaç ve ızdırap olarak dönerdi. Fakat benim ilaca ya da üzüntüye ihtiyacım yoktu.

İlk defa kendimi kendime kanıtlamak zorunda olduğuma inanıyordum. Ve ilk defa yapacaklarımın sınırı olmadığına emindim. Birden ikiye çıktığım anda fark etmeye başladığım bir histi bu. Sadece zaman geçtikçe beni şaşırtan ve doktorları kendi çaplarında haklı çıkaran bir şey vardı. O da bebeğimin babasının hala ortaya çıkmayışıydı. Ben bebeğimin babasını tanımıyordum, belki de hatırlamıyordum. Hayatında hiç alkol almış birisi değildim ama hayatımın bir noktasında bunu yapmıştım. Beynim hamileliğimin öncesini sıfırlamıştı sanırım. İnsanları çok üzen şeylerin sıfırlandığını biliyordum ama beni bu kadar çok üzen şeyin ne olduğunu bilmemek çok kötüydü.

Sürekli ensemde küflü bir nefesin serinliğini hissediyordum. Bu oda artık beni yoruyordu. Buradan kolay kolay gidemeyeceğimi biliyordum en azından kalacak yerim değişse belki ufkum biraz daha açılabilirdi. Bu yüzden geçen gün doktor beye de derdimi açmıştım. Anlattıklarım içinde ikna olduğu tek şey oda değiştirme isteğimin haklılığı olabilirdi. Bugün uzun zamandır boş olan bir odanın benim için hazır olacağını söylemişti. Garip bir şekilde bu beni heyecanlandırmıştı. Üzüntüden başka bir hissettiğim uzun zaman sonra heyecan olmuştu. 

Bir kapı sesiyle gözlerimi açıp toplandım ve yatağımın üzerine bağdaş kurdum. İçimden ona kadar saydığımda kapı açılmıştı. Bugün gelen asistan olmuştu, garip bir şekilde gözlerime gülümseyerek baktı. Sanırım oda değişikliği talebim bana karşı umutlarını arttırmıştı. Uzun zamandır bir şey istememiştim kimseden çünkü farkında değildim. Asistan gözlerini kısıp dikkatlice bana baktı.

"Artık seni yeni odana taşıyabiliriz eşyalarını kendin yerleştirmek ister misin?"

Onlardan bir şey istemek istemiyordum. Ben muhtaç değildim ve onların gözünde ikinci defa imaj değişikliğine gittim. Ben artık ufacık bir şey de bile dışarıdan müdehale istemiyordum. Tüm gücümle hayatımın her anında vardım ve var olacaktım. 

"Kendim yerleştirmek istiyorum." karasız bir şekilde gözlerine baktım.

"Bir talebin ya da benimle paylaşmak istediğin bir şey var sanırım. Yanılıyor muyum?" 

Gerginliğimi üzerimden atıp cevap vermek istiyordum. Buradan kurtulmak için eskisi gibi olmam gerekiyordu. Sanki acıdan ruhum paramparça olmamış, sanki bir bebeğe sahip olmamışım gibi, sanki onca eziyeti çekmemişim gibi.

"Eşyalarımı taşırken yardımcı olursanız sevinirim."

"Tabi ki. Sen alabileceğin kadarını al ve beni takip et. Eminim yeni odan için sen de bizler kadar sabırsızsındır."

Sizler kadar sabırsız olmak hiçlikle eş değerdi. Bunu yüzüne söylemek daha konuşmanın devamını getirmek demekti. Sizler için sadece iyi birer tez ya da başarı basamağıydık biliyordum. Fakat bu benim umrumda değildi. Elime bir çanta alıp peşine düştüm. Koridorun sonuna doğru yürümeye başladık. Bütün hastalar odalarında olmalıydı. Zaten toplasan belki 10 kişiydik. Burası özel bir klinikti. 508 numaralı odanın önünde yolculuğumuz sona erdi. Asistan cebinden bir anahtar çıkarıp kapıyı açtı ve içeriye girip odada ilerledi. Arkasını dönüp bana baktı ve girmem için işaret yaptı. Odadan içeri adım attığımda tanıdık bir his beni sardı fakat bu tanıdıklığına bir anlam veremedim. Oda zihnim gibi küf kokuyordu belli ki yıllar sonra kullanıma açılmıştı. Sadece neden bu kadar yıl kullanılmadığına anlam veremedim. Asistan bir kaç şey anlattıktan ve ben de dinliyormuş gibi yaptıktan sonra beni odaya kapattı ve kapıyı kilitledi. Üzerime kilitlenen kapıya tepki vermeyeli ne kadar olmuştu bilmiyordum.

Yaşanılan her şeyin üzerinden yıllar geçmiş gibiydi. Belki de geçmişti zaman kavramı beni terk edeli çok oluyordu. Biraz merakla odayı gezmeye başladım. Bir yatak ve komodin dışında duvara monte edilmiş bir dolap vardı. Pencere dikkatimi çekti. Diğer odamın aksine burada bir pencere vardı. Pencereye ilerledim ve gerçekten beklemedim bir şeyle karşılaştım. Ufak bir deniz manzarası vardı görüntüsü minicikti ama hissiyatı paha biçilemezdi. Uzun süre gün yüzü ve deniz görmek beni şoka sokmuştu. En büyük farkındalıklarımdan biri de bu olmuştu. Eğer kendimi toparlayamazsam bebeğim kadar hayata da büyük bir özlem duyarak gidecektim. Küf kokulu bir odayı bütün hayatıma değiştirmek benim en büyük aptallıklarımdandı. Kendimi köreltiyordum ve en büyük kötülüğü de beni bekleyen bebeğime yapıyordum. Aklım beni terk etmemeliydi ki annem gibi olmamalıydım. Beni bekleyen bir hayat vardı biliyordum ve ben ne pahasına olursa olsun onun için savaşacaktım.

Artık daha kararlı ve inançlıydım. İnancımı besleyecek bir an önce elimden geleni ardıma koymayacaktım. Bunların hepsine imkan sağlamak için napmam gerektiği artık daha berraktı. Kendime inandırmalıydım doktorları, bebeğimi unutmamıştım ama mış gibi yapmalıydım. Unutmuş gibi değil de hiç olmamış gibi. Bunun için kendime iyi bir yol çizecektim. Penceren dışarıyı izlemek sanki zihnimi görmek gibiydi. Ben artık kendi zihnimin tanrısı, sahibiydim. Ben artık kendi zihnimin doğurduğu en iyi oyuncuydum ve ilk ve en büyük sahnemi burada gerçekleştirecektim.




-Merve Özcan 

Şey yazayım şuraya da yönetmen vakti artık bende. 

Geçmişteki GelecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin