üç

691 87 62
                                    

🍎

Son olaylardan sonra bir daha onun yüzüne bakmama kararı aldım. Çünkü ben bir malım ve her an her şeyi mahvedebilirim.

O gün okul çıkışı yaşadıklarımı Yeosang'a anlatmıştım. İlk tepkisi şu oldu.

"Büyük sıçtın"

Çok iyi motive ediyorsun canım arkadaşım sağ ol.

Şu an yanımda Yunho hyung ve sevgili vardı. Mingi hyung Yunho hyung'la çıktığından beri doğru düzgün vakit geçiremiyorduk. Bir de Jongho gelecekti fakat... Hâlâ gelmedi.

"Hey Woo!! Senin moralin mi bozuk?"

"Yuoo..."

Yok canım neden bozuk olsun.

Oysaki Yunho hyung, Mingi hyung, Jongho ve ben Yeosanglar da buluşacaktık ama son anda Yeosang'ın ailesi Busan'dan döndüğü için onlarla kalmak istemedik ve Yunho hyungların evine geldik.

Ama Yunho hyungla Mingi hyung sürekli didiştiği için ben öyle ortada kalıyorum. Halbuki Jongho biraz hızlı olup gelebilse keyfim yerine gelecek ama nerdee...

"Yaa yapma şapşik şey."

Al işte yine başladılar. Güya pes atacaktık.

Masanın üzerindeki cips kasesini kucağıma alıp televizyonu açtım. Tam kanalları gezinmeye başlamıştım ki kapının zili çaldı.

Koşarak kapıyı açtım. Elindeki paketlere aldırmadan Jongho'ya sıkıca sarıldım.

"Bir an gelmeyeceğini sanmıştım. Canımın ne kadar sıkıldığını anlatamam."

"Yaa öyle mi?"

Dur bi dakika. San? 1 Nisan şakası falan mı bu?

Hemen sarılmayı bırakıp geri çekildim. San'dı. Gerçekten San'dı. Bunun burda ne işi var?!

"HEY SENİN BURDA NE İŞİN VAR?"

"Ne bağırıyorsun ya? Hem iyilik yapayım hem de bana bağır. Ölmek mi istiyorsun?"

"Ne? Ne iyiliği? Senin burda ne işin var? Beni takip mi ettin sen? Sapık mısın ayol?"

"Hıı evet seni takip ettim. Çünkü ben işsiz bir sapığım aynen."

Dalga mı geçiyor bu? Kaşlarımı çatıp üzerine yürüdüm.

"Hemen defol burdan."

Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. Sinirlendiği her halinden belliydi.

"Sen artık fazla olmaya başladın. Geçen günde benimle dalga geçmiştin. Kimsin sen ya? Kendini ne sanıyorsun? Beni gerçekten hiç tanımıyorsun. Neler yapabileceğimi bilseydin böyle konuşmazdın."

"Öyle mi? Göster o zam-"

"Neler oluyor orda?!"

Mingi hyung kapıda belirmişti. Ya sen ne karışıyorsun bizim işimize abicim.

"Mingi acilen şu paketleri al. Davetin için teşekkürler ama ben gidiyorum."

Diyip elindeki paketleri Mingi hyung'a verdi. Mingi hyung bayağı şaşırmış görünüyordu. Bende şaşırdım doğrusu. Ne yani onu buraya Mingi hyung mu çağırmıştı? Onu nerden tanıyordu ki?

"Ne demek gidiyorum? İçeri gel daha başlamamıştık zaten."

Sen ciddi misin?

San bana bakıp iyice süzdü sonra gülümseyerek içeri girdi.

sunrise : woosan ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin