sunrise : woosan ✔

yirmi dört

Smut içerir!

🍎

"Tadına bakmak istiyorum."

"N-Ne diyorsun anlamıyorum?"

Cevap vermemeyi tercih etti. Onun yerine yumuşak dudaklarıyla boynuma öpücükler konduruyordu. Kafamı hafifçe geriye çekip yüzüne baktım.

"Bu bir seks teklifi mi?"

"İşin sonunun nereye gideceğini kestiremiyorum. O yüzden cevap vermeyeceğim."

Tekrar boynuma minik öpücükler kondurmaya başladı. Dudakları biraz aşağı inip köprücük kemiğime dayandı. Elleri belime doğru uzanıp gömleğimden içeri girdi ve sırtımı okşamaya başladı. Ben ise ellerimi onun boynuna dolamıştım. Hareketleri hoşuma gidiyordu.

"Ya yakalanırsak?"

"Gençtik cahildik deriz."

Kafasını çekip yüzüme birkaç saniye baktıktan sonra sırıtıp gömleğimin düğmelerini açmaya başladı. Son düğmeyi açamadığı için sinirlenip çekiştirdi ve bu onu daha çok sabırsızlaştırmıştı. Onun ellerini durması için tuttum ve düğmeyi kendim açtım.

"Daha gömleğimi bile çıkartamıyorken üstte olmayı bekleme."

Dedim pis bir şekilde sırıtırken.

"Bence çok emin olma."

Gözleri üstsüz göğsüme kayarken tekrar konuştu.

"Önümde itaat etmeni izlemek çok eğlenceli olacak Jung Wooyoung."

Elleri göğsümde ve karnımda gezinirken başka hiçbir şeye odaklanmamıştı.

"2 yıldır bu anı bekliyordum Wooyoung-shi."

2 yıldır seni bekleyen bendim San. Sen değil.

Yaklaşıp kafasını göğsüme yasladı. Saçları beni gıdıklarken o daha çok sırnaşıyordu. Söyledikleriyle yaptıkları hiç uyuşmuyordu. Sanki sikilecek olan kendisi gibi duruyordu. Ellerini belime bağlayıp öylece göğsümde durmuştu.

"Yavru kedi gibisin San."

"Birazdan o yavru kedinin içinden kaplan çıkacak."

"Bu hiç inandırıcı değil."

Sırıtıp dudaklarını tekrar boynuma gömdü. Bu sefer orada çok fazla oyalanmadan aşağı doğru inmeye başladı. Aynı anda kendi gömleğini çıkarıp tekrar bana döndü. Onun güzelliği karşısında nutkum tutulmuştu.

"Kasların varmış."

Demiştim sessizce ama o duydu.

"Günaydın."

Elleri pantolonuma gitti. Düğmeyi açıp fermuarı indirdikten sonra hızlı bir şekilde pantolonu çıkardı. Damarlı ellerini belimden kaldırıp bacağıma götürdü. Baş parmağıyla okşarken dudağımı öpmeye başladı. Fazla oyalanmadan ben de onun pantolonuna yöneldim. Hızlıca çıkarttıktan sonra gözlerinin içine baktım.

"Biliyor musun Woo? Şu an karşımda saçların dağınık ve çıplak bir şekilde oturman bile boşalmama yetebilir."

"Daha çok erken."

Sırıttım.

Kollarımdan tutarak beni sertçe masaya yatırdı. Sırtım ani hareketle acımıştı ama bu hoşuma gidiyordu. O da masanın üstüne çıkıp bacaklarını iki yanıma koydu. Yavaşça eğilerek dilini göğsümde gezdirmeye başladı. Göğüs ucumu yalayıp dişlediğini hissettim. Bu hareketi inlememe engel olamamıştı. Göğüs ucumu bırakıp daha aşağılara inmeye başladı. Az da olsa var olan karın kaslarımı yalıyordu. Ve lanet olsun bu çok hoşuma gitmişti.