11

766 68 1
                                    

Züheyra.

Sabah erkenden gözlerimi açıp güne başladım. İşlerimi bitirince odama geçip kolileri açmaya başladım. Kitapları kitaplığıma dizmem gerekiyordu. Tüm kitapları kitaplığıma düzenli bir şekilde düzmeyi başarabilmiştim. Ve bu da benim epey bir zamanımı almıştı. Geri kalan birkaç eşyayı da babamın odasına dizdiğimde işlerim bitmişti. Ve tabi aynı zamanda ben de. Kendimi koltuğa atmamın beraberinde öğlen ezanı okununca mecbur geri kalktım.
Abdestimi tazeleyip namaza durdum. Yorgunluğumu giderecek daha iyi bir şey bilmiyordum zaten.

Bir şeyler yedikten sonra odama geçip Sa'd'ın kitaplarından birini açıp okumaya başladım.
Kendimi kitaba öyle bir kaptırmışım ki tekrar ezan sesiyle kapattım kitabı. Peygamber efendimizi böyle güzel anlatan başka bir kitap okumamıştım daha önce. Normal siyer kitaplarından başkaydı. İnsanı kendine çeken bir tarafı vardı sanki. İlk defa normal bir kitabın ruhumun doyduğunu hissetmiştim.

...

10 gün sonra.

Sa'd'ın verdiği kitapları tek tek okumuş bitirmiştim. Ve her biri birbirinden güzeldi. Sa'd'ın tuttuğu notları okumak ise benim için ayrı bir zevkti. Onunla hem aynı kitapta aynı satırlarda hem de aynı düşüncede birleşmiştik. Bazı ayetlerin altına uzun uzun notlar tutmuştu. Ve o cümleler benim için kitaptakilerden daha değerli cümleler olmuştu.
Bugün teslim etmek istiyordum. Ne de olsa emanet kitaplardı. Çok şükür ki zarar vermeden okumayı başarmıştım.
Tüm kitapları teslim etmek için poşetlere koyunca gözüm masanın üstündeki kağıda takıldı. Geçenlerde kitabın birinin içinden düşmüş ama yerine koymaya fırsat bulamadan kapı çalmıştı. Gelen kargocudan yeni sipariş ettiğim kitapları aldıktan sonra da unutmuştum orda.
Masaya yaklaşıp kağıdı elime aldım. Kitaba ait bir not olduğunu bildiğim için okumamda bir sakınca yoktu. Yani ben öyle düşünüyorum. Hem, kim özel bir şeyini herkesin alabileceği bir kitap arasına koyardı ki?

Kağıdı açıp baktığımda inci gibi yazı gülümsememi sağlamıştı. Hayatımda ilk defa bir erkeğin yazısını beğenmiştim. Ve aynı zamanda yazıya döktüğü düşünceleri de.
İlgimi geçen yazıyı okumaya başladım.

"Aslında bunu yapmayı ben de düşünüyordum. Çünkü o bir kızdı. Bunu biliyordum. Çünkü hiçbir erkek zorlasa bile onun kadar naif konuşamazdı. Ve kişisel olarak sorduğum sorulara cevap vermeyişi de bu düşüncemi destekliyordu. En basitinden adını sormuştum. Ama söylemedi. Kendi hakkında hiçbir şeyi söylemek istemediği gibi. Tek bildiğim bazı zamanlar gerçekten zor zamanlar geçirdiğiydi. Aslında onu o söylememiş ben anlamıştım. İçi daralınca sığındığı sözler ve ayetlerden belliydi.
Ama onun kız olduğu fikrini kendime söylemek veya inandırmak istemiyordum. Çünkü bir kız elbette ki bana haramdı. Onunla yüzyüze olmasa bile konuşmak doğru bir hareket değildi. Ben de onun erkek olduğu fikriyle diyerek kendimi avutuyordum. Tanıdığım kadarıyla güzel kalbi olan biriydi. Karşısındakini kırmaktan korkuyordu. Beni...
Güzel bir sohbeti var. Her zaman konuşsa saatlerce dinlerim diyebileceğim kadar muhabbet edilesi bir insan. Kaç zamandır onunla konuşuyorum bilmiyorum doğrusu. Ama epey bir zaman oldu. Ve ben hiç onu kaybetmek istemiyordum. Ondan vazgeçmek istemiyordum. Ama o benim yapamadığımı yapıp benden vazgeçti. Bana da bundan sonra onu kalbimden söküp atmak kalmıştı. Tabi eğer başarabilirsem.
Elveda mı demeliyim beni kendine meftun edip de aciz bırakan yüreğine ey adını dahi bilmediğim sevgili..."

Cümleler bitmiş gözyaşları içinde kalmıştım. Bu da neyin nesiydi böyle. Bu okuduklarım gerçek miydi sahiden? Sa'd Alpay beni sevmiş miydi? Bir insanı görmeden bu kadar çok sevmiş miydi?
Ama o Meftunaciz1 olan beni seçmişti. Züheyra olan beni değil.

Züheyra Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin