19

586 40 4
                                    

Günümüz.

Züheyra gittikten sonra çok şey değişti hayatımda. O günler benim için çok ağır günlerdi. Bir süre hastanede sakinleştirici ilaç tedavisi gördüm. Annem ve babamın da desteğiyle kısa sürede çıktım hastaneden. Bu sefer de kendimi odama kapattım. Annemin zoruyla yediğim yemeklerle zar zor ayakta kalabiliyordum. Böyle böyle 3 ay geçti. Yine bir gün namazımı kılıp seccademde oturdum. Artık dua etmiyordum. Seccadeye bakıp ağlıyordum öylece. Ne dilimde ne de kalbimde derman kalmıştı. Tükendiğimi hissediyordum. Tükenmiştim de bir bakıma zaten.

Sonra nasıl mı kendime geldim?
Babam...
Babam getirdi beni kendime.

Yine bir gün namazdan sonra seccadeye oturmuş ağlarken babam girdi odama. O günü her ayrıntısına kadar hatırlıyorum hala.
Babam içeri girdikten sonra yanıma gelip oturdu. Elini omzuna attı.

"Yapma böyle oğlum. Yetmedi mi kendine ettiğin bu eziyet."

"Biliyorum zor ama atlatmak zorundasın artık. Yeter."

"Bak bana! Bak yüzüme!"

Babama dönüp yüzüne baktım. Onlar da çaresizdi. Benim için ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Sonra bir şey oldu. Yüzümde bir sızı hissettim. Elimi yanağıma götürüp babama baktım.

"Her insan bir gün doğar büyür ve ölür Sa'd."

"O öldü. Kabullen artık."

"Ölüm hak ve herkesi elbet bir gün bulacak."

Babam o gün beni kendime getirmişti. Hani Resulullah öldüğünde Hz. Ömer kabullenememişti de Hz. Ebu Bekir onu kendine getirmişti ya. Benim hayatımdaki Ebu Bekir de babam olmuştu. Ölümün hak olduğunu elbette ki biliyordum. Ben bir ilahiyatçıydım. Ama aynı zamanda da insandım. Kendimi toplamam için belki de 3 ay gerekiyormuş.

O günün sabahında neşeyle aşağı inip annemin babamın yanaklarını öptüm. Annem halimi görünce daha fazla dayanamayıp beni kollarına sardı. Ağlamadım hiç. O günden sonra ben hiç ağlamadım. Evlenmek için Züheyra'dan izin almaya mezarlığa gittiğim gün istisna.

Şimdi belki diyen olacaktır madem o kızı o kadar çok sevdin neden Hümeyra ile evlendin.

Bunun cevabını nasıl verebilirim bilmiyorum. Hümeyra ile kazadan 7 ay sonra karşılaştık. Kazadan sonra rapor alsam da en sonunda okula gitmeye başlamıştım. Hümeyra da benim okulumda yüksek lisans yapıyormuş ben de haftada bir dersine girmeye başladım.

Ders çıkışında gelip bazen soru soruyordu ders hakkında. Belki yanlış anlarsınız diye açıklayayım. Hümeyra kalbi temiz bir kız. Genç olduğum için her seferinde yanıma çekinerek geliyordu. Bir art niyeti yoktu çünkü sadece dersleri için muhatap oluyorduk birbirimizle.

Bir gün bitirme tezi hakkında soru sormak için odama geldiğinde annem de beni ziyarete geldi. Nasıl bir tesadüftür ki hala anlamış değilim aslında. Hani derler ya bir şey olacaksa yel getirir sel getirir yine de gelir. Bizimki de öyle oldu. Annem o gün Hümeyra ile tanıştı sohbet ettiler. Ben üçüncü şahıs gibi kaldım aralarında ama olsun.

Annem Hümeyra ile gayet iyi anlaştı o gün. Ki bunu eve geldiğinde onun hakkında methiyeler dizerken anlamıştım.

Aradan çok zaman geçmeden Hümeyra mezun oldu. Annem de bunun için eve yemeğe davet etti. İyi anlaştılar demiştim ya o günden sonra telefonda hal hatır sormaya başlamışlardı.

Bize yemeğe geldiği gün annem epey anılar defterini açıp anlattı. Küçüklüğüme inmişti ki bir dur dedim. Biliyordum ki annemi durdurmasam beni rezil edecek tüm anılarımı ortaya dökerdi.

Sonraki günlerde de aynı şeyler tekrarladı durdu. Hümeyra arada bizim eve yemeğe gelmeye başladı. Ben rahatsız etmemek için pek sesimi çıkarmıyordum. Hatta çoğu günler işlerim olduğunu söyleyip odama geçiyordum. Emindim ki annem her şeyimi anlatmıştı Hümeyra'ya. Anneme de bir şey söyleyemiyordum.

O da Züheyra'dan sonra kötü günler yaşadı. Şimdi bir dert ortağı bulmuş gibi Hümeyra ile konuşup günlerini geçiriyordu.
Ama benim unuttuğum bir şey vardı ki annem çok güzel çöp çatanlık yapardı.

Bir zaman sonra kararımı verip mezarlığa gittim. Zamanı gelmişti bazı şeylerin.

" Züheyra'm... Can eşim...
Seni nasıl özledim bir bilsen. Biliyor musun sen gittikten sonra bu toprağa bir parçamı bıraktım ben. Zor oldu bunu yapmak ama Allah'ın takdiri. Demek ki bu dünyada kavuşmak bizim nasibimizde yokmuş. Bugün buraya bir şey için geldim. Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum aslında. Beni bu konuşmayı yapmaya mecbur bırakmasaydın ne olurdu sanki.
Züheyra...
Biliyorum mutlu olmamı en çok sen isterdin. Hani sana anladığım bir kız vardı ya. Hümeyra...
Ben Hümeyra ile evleniyorum. Buraya senden bana izin vermen için geldim. Biliyorum izin de verirsin. Çünkü biz birbirimizi çok sevdik ve mutlu olmamızı istedik. Sensiz nasıl mutlu olurum bilmiyorum...
Ama bir insanın beni sevmesine izin verdim. Artık evleniyorum. Hakkını helal et bana.
Seni çok seviyorum."

Aradan çok geçmedi ki nişan yaptık. Sonrasında da İmam nikâhımız kıyıldı.

Zoraki kabul ediyor gibi olsam da o gerçekten iyi bir kızdı. Her daim yanımda oldu. Sendeleyecek gibi olsam elimden tutup bana destek oldu. Onu seviyor muydum bilmiyordum. Ama sevmiyor da değildim.

Hani yanınızda olan birine sevgi beslersiniz ya benimki de öyleydi. O da bunu biliyordu ve kendi sevgisinin ikimize de yeteceğini söylüyordu bana. Aslında evet yeterdi. Çünkü o beni çok seviyordu. Belki de eğlendiğimiz halde ona karşı bir şeyler hiçbir zaman hissetmeyecektim. Ama onu sevmeye çalışacaktım. Çünkü o bunu çok iyi hak ediyordu.

Hümeyra ile yaklaşık iki yıldır tanışıyoruz. Bugün de düğünümüz olmuştu. Sonunda gerçekten evliydik. Aslında bu kadar zamanın geçmesi ikimiz için de en iyisiydi. Ben yeni bir evliliğe sıcak bakmıyordum. Ailem beni ikna etmeyi en sonunda başarabilmişti. Hümeyra ise okulunun bitmesini beklemişti. Ve sonunda Hümeyra'nın da okulu bitmiş hatta üç ay önce bir liseye öğretmen olarak atanmıştı.
İşte, nasip bu ya evlendik. Şimdi de karşılıklı oturuyorduk.

Evet, şimdi Hümeyra'nın karşısında oturmuşum tüm bunları düşünüyorum. Hümeyra da ne düşündüğümü anlamış olacak ki teselli verircesine tuttu ellerimi. Elimi tutan ellere bakıp sonrasında da avuçlarımın içine aldım.

"Biliyor musun Hümeyra...
İnsanların yüreğine iyi gelen bir yanın var. Düştüm ben Hümeyra.  Öyle bir düştüm ki çok ani oldu. Kalkamam sandım.
Ailem bana öyle bir kol kanat gerdiler ki anlatamam sana. Küçücük ikizler bile destek oldu biliyor musun? Ve sen Hümeyra...
Ellerimi tuttun sen benim.
Hani küçükken düşerdik de annemiz yetişirdi ya ben büyüdüm yine düştüm yine ailem yetişti.
Sonra...
Sonra bir el gördüm ben.
Beni kaldırdın. Destek oldun. Hiç tanımadığın birine öylesine çok destek oldun ki sen.
O gün bana elini uzattığın için ne kadar minnettarım sana anlatamam. Ve ben Hümeyra, ben bana uzatılan hiçbir eli bırakmadım. Seni sevmek için elimden ne geliyorsa yapacağım."

Ellerime düşen yaşlarla aniden kafamı kaldırdım. Ağlıyordu...
Hiç tereddüt etmeden elimi yanaklarına götürüp gözlerinden akan yaşları sildim.  Omzundan tutup kendime çektiğimde sıkıca sarıldım. Sonrasında da kulağına yaklaşıp fısıldadım.

"Ağlama. Seni sevmeyen bir erkekle evlendiğin için ağlama ne olur. Bir gün seni seveceğim. Gün gelecek seni senin beni sevdiğinden bile çok seveceğim."

Merhaba gençler.
Evet bölümün sonuna gelmiş bulunuyorsunuz. Bölümü nasıl buldunuz?
Sizce Sa'd Hümeyra 'yı sevecek mi?

Züheyra Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin