16

768 59 9
                                    


"Oğlum kalksana hadi bir saattir çağırıyorum seni illa odana mı geleceğim uyanman için?"

Ve üstümden çekilen örtü ile zorla uyandırılmış oldum. Ne var yani sabah namazından sonra en sonunda dayanamayıp uyumuşsam. Ne var yani annemin onca çağırmasına rağmen kalkmamışsam. Ne var yani ne?

"Tekrar yatarsan seni pencereden atarım bu sefer. Çabuk aşağı geliyorsun. Hemen."

Annemdi bu. Eğer 24 yıllık hayatımda tanımışsam hiç acımaz atardı beni aşağı. El mecbur kalktım. Gözlerimi dahi tam açmamış bir şekilde aşağı indim. Tabak çatal sesleri gelirken ilerleyip kendimi koltuğa bıraktım. Çok uykum vardı çok.

"Doğruyu söyle bana kızım. Dün gece oğluma bir şey yapmadın değil mi? Kalkmak bilmedi bir türlü."

"Yok anne ne yapayım. Dün çok fazla kek börek yedi belki ağırlık yapmıştır."

Züheyra mı gelmişti?Onun sesini duymuşum tabi uyku mu kalır o andan sonra hemen ayıldım. Ah evet ben onun geleceğini unutmuştum. Gerçi gözümü açamadım ki aklıma gelsin. Hem de gelmiş annemle dedikodumu yapıp gülüşüyorlardı. Bu kadın milleti çok fena çok.
Yattığım koltuktan doğrulup ikisine baktım.

"İnsan biraz utanır ya. Ben burdayken dedikodumu yapıyorsunuz. Ayıp ama yani kadın dayanışması dedik ama bu kadar da olmaz biri annem biri karım."

Züheyra.

Sabah çocuklar erkenden kalkınca bende çocukları da alıp annemlerin evine gittim. Eve girdiğimde annem Sa'd'a uyanmıyor diye söylenip duruyordu. Annemle çok kısa bir sohbetten sonra kahvaltıyı hazırlamaya başladık. Annem en sonunda kalkmıyor diye dayanamayıp Sa'd'ın odasına gitti.
Uyusun bırak dedim ama dinlemedi. Gelinimle oğlumla güzel bir kahvaltı yapmak istiyorum deyince bir şey diyemedim. Ben de çok istiyordum beraber kahvaltı etmeyi.
Annem aşağı indikten sonra çok geçmeden o da indi aşağı. Ben sofrayı hazırlıyordum ama beni farketmedi. Dağılmış saçlarıyla gözleri kapalı bir şekilde aşağı inip doğrudan ilerdeki koltuğa attı kendini. Bu haline gülmemek elde değildi.
Annemle o yokmuş gibi konuşmaya başlayınca koltuktan doğrulup bize baktı.
O an ne kadar da sevimliydi anlatamam. Tam böyle yanağı sıkılmalık çocuklar gibi.

"İnsan biraz utanır ya. Ben burdayken dedikodumu yapıyorsunuz. Ayıp ama yani kadın dayanışması dedik ama bu kadar da olmaz biri annem biri karım."

Sen ne de güzel karım diyorsun be adam. Vallahi az daha karşımda böyle tatlı tatlı bakarsan yanaklarını sıkmaya geleceğim yanına. Annemle dediğine gülünce en sonunda pes edip yanımıza geldi.

"Ben bir elimi yüzümü yıkayıp geleyim. Hem babam nerde yoksa daha uyanmadı mı?"

"Babanın ameliyatı varmış erken çıktı bugün."

Annemin açıklamasıyla başıyla onaylayıp lavaboya gitti. O sırada ikizler de sofraya gelip yanağımdan öptüler.

"Ama kıskanıyorum beyler. Olmuyor bak böyle."

Sa'd masaya gelip çocuklara böyle söyleyince çocuklar hemen benden ayrılıp onun kucağına atlayıp öpücük yağmuruna tuttular.

"Tamam tamam yeter oturun bakalım hepiniz. Çocuklar siz de bırakın abinizi oturun sofraya."

Hatice teyzenin neşeli ikazı ile hepimiz sofrada yerimizi aldık. Güzel bir kahvaltının ardından çocuklarla biraz oynadıktan sonra iflas bayrağını çekip koltuğa kendimi bıraktım.

"Benden bu kadar çocuklar. Ay yeter nefes nefese kaldım."

" Yok öyle ayrımcılık Züheyra hanım. İki oğlumun gönlünü ettin şimdi de sıra büyük oğlumda. Hadi çağır da bir keyif kahvesi içelim."

Seslensen duyardı zaten anne. Ben senin derdini anladım da neyse. Bende öyleyse anneme ayak uydururdum. Hem ne kocamdı artık o benim.
Kocam. Benim kocam.

Merdivenlerden yukarı çıktığımda kapıya vurma ihtiyacı duymadan içeri girdim. Hem canım ne olacaktı sonuçta.
Odaya baktığımda görünürde kimse yoktu.

"Sa'd! Nerdesin?"

Ve ses yok. Nerdeydi bu çocuk. Geçip yatağına oturdum. Seccadesi takıldı yine gözüme. İstemsizce gülümsedim. Yataktan kalkıp yerdeki seccadesine dokundum. Her gün kaç defa ona eşlik ediyordu kim bilir. Bana böyle bir eş nasip eden Rabb'ime ne kadar şükretsem azdı. Tekrar kalkıp yatağına oturduğumda arkamdan gelen sesle arkama döndüm.
Sa'd ıslak saçlarıyla karşımdaydı.

"Beni mi arıyordun?"

Hemen yatağından kalkıp yanına yaklaştım. Her ne kadar ıslak saçlarına dokunmak istesem de yapmadım. O kadar da uzun boylu değildi değil mi.

"Kahve yapacaktık da seni de çağırmamı söyledi annen."

"Tamam. İstersen sen in ben de saçlarımı kurutup geleyim. Ya da istersen burda kal. İkinci fikir benim için daha cazip ama sen bilirsin."

Sa'd beyimizin gülerek söylediği cümlenin ardından ne mi yaptım dostlarım. Tabiki de odada kalıp odanın her bir detayına kadar zihnime kazıdım. Tabi ondan önce tüm detayına kadar ezberlediğim biri vardı.
Elimdeki kurutma makinesini masaya bırakıp yanına oturdum.

"Ve işte bittii. "

Ne yani bu anı değerlendirmese miydim? Sa'd'ın ricasını kıracağıma kafamı kırardım daha iyi.
Sa'd birden ellerimi tutup öpünce ne yapacağımı bilemedim.
Gözleri gözlerimde elleri ellerimde.

"İyi ki seni tanıdım Züheyra. İyi ki karşıma çıktın. Seni öylesine çok seviyorum ki. Hangi duamın kabulüsün bilmiyorum. Ama iyi ki burdasın, yanımdasın.

"Çocuklar kahveler soğu-"

Aniden kapının açılıp annemin odaya girmesi ne de güzel olmuştu öyle. Yaramaz çocuklar gibi hemen ayağa kalkıp annemin önünde durduk.

"Bakıyorum da sana verdiğim görevi tamamlamışsın kızım.

Hatice annenin muzipçe söylediği şeyle aşağıda söyledikleri geldi aklıma. Sonunda büyük oğlunun da gönlünü yaptığımı görmüştü. Evet evet bildiğiniz bizi el ele göz göze görmüştü. Şuan devekuşu olmaya ne kadar özendim bir bilseniz. Toprak yok mu toprak?

"Anne. Utandırma kızı. Gelinin o senin gelinin ayıptır günahtır."

Tebrikler Sa'd'cım savun karını.
Annemle birlikte aşağı inince annemle Sa'd koltuğa geçti ben de kahveleri yapmak için mutfağa geçtim. Kahveleri hazırlayıp salona geçince tatlı bir sohbet başladı. Hatice anne gerçekten de bir anne değil de bir abla gibiydi benim için. Demek ki Sa'd'ın hoşsohbet oluşu annesine çekmişti.

"Sa'd diyorum ki okul açılmadan yapalım düğünü. Hem sana da zor olur okul açılınca."

"Olur anne. Hemen başlayalım hazırlıklara."

"Siz ikiniz 10 gün sonra açılacak olan okuldan mı bahsediyorsunuz acaba?"

"Evet kızım aynen öyle. Erken diye düşünüyorsan merak etme her şey yetişir kısa sürede. Hem beklemenin ne alemi var zaten nikâhınız da kıyıldı."

"Aynen çok doğru diyorsun anne. Okul da araya girmeden çıksın aradan düğün işi. Hem sen de merak etme Züheyra. Annem bir şeyleri yetiştirme konusunda ultra iyidir. "

Siz zaten konuşup anlaştınız ben ne diyeyim canım yeni ailem. Bana da kabul etmek düşerdi.

"İyi peki madem öyle olsun. Kabul."

"Tamam öyleyse Sa'd siz yarın sabah hemen gidip nikah için gün alın. Cumartesi düğün olur. Pazar dinlenirsiniz pazartesi de okul açılır zaten.

"Tamam anne o iş bizde sen merak etme."

Ah dostlarım ben nasıl bir koşturmacanın içine düştüm algılayamıyorum henüz. Neyse. Sonumuz hayr olsun. Bu işin sonunda dualarımla istediğim sevdiğime kavuşacaktım. Her şeye göğüs gerebilirdim. Yani, düşüncem bu yönde.
Öyleyse düğün hazırlıkları için haydi Bismillah.

Bölüm sonu.
Oy benim kuzularım büyümüş de evleniyor muymuş? Hadi bakalım sonu hayr olsun. Bismillah deyip başlayalım öyleyse hazırlıklara. Çok az zaman kaldı çok.





Züheyra Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin