12

749 76 12
                                    

İçimde dönüp dolaşan bu düşüncelerden kurtulamıyordum. Günler geçmiş ama hala onu görmemiştim. Belli ki kendini kötü hissetmişti. Nedenini bilmediğim şekilde onu kendimden uzaklaştırdığımı düşünüyordum. Hoş, yaklaşmayan bir şey nasıl uzaklaşır onu da bilmiyorum.
Ama artık dayanamaz olmuştum. Bir nevi kendimi odama kapatmış öylece günleri geçiriyordum. Günler geçiyordu ama nasıl geçiyordu muamma. Annem halimi gördükçe içi gidiyordu. Haklıydı da aslında. Kendimi iyice salmıştım.
Yerimden doğrulup çalışma masamın sandalyesini çekip oturdum. Birkaç hafta kalmıştı okulların açılmasına. Sonunda mesleğime kavuşuyordum.
Gözüme ilişen kitaba baktım yine. Aylardır masamın üstünde her görüşümde biraz daha dağılıyordum. Adeta beni hasret hastalığına düşürmüştü bu kitap. Kitaba uzanıp açtım kapağını. Not kağıdını elime aldığımda bir şey farkettim. Ama bu benim yazım değildi ki.

"... İşte, o merak edip durdugun meftunaciz1 olan Züheyra Gökmen...
Meftun'u sevdiğin gibi Züheyra'yı da sever misin Sa'd? Bana duamı yaşatır mısın?.."

Ben az önce ne okumuştum tam olarak? Bu gerçek miydi. O kişi Züheyra mıydı? Ahh! Kafayı yiyeceğim. Birinin şuan gelip beni çimdiklemesine felan ihtiyacım var. Delisin sen Sa'd tam bir delisin. Ya kız sana her şeyi yazmış ve sen yaklaşık 5 aydır bundan bihabersin. Demek bu yüzdendi bu hasret. Demek bu yüzdendi bu ayrılık. Züheyra benim onu sevmediğimi sanmıştı. Daha doğrusu yazısını okuyup karşılıksız bıraktığımı. Ama bilmiyordu ki ardında onsuzluktan her gün eriyip giden bir ben bıraktığını...

Züheyra.

Günler geçip gidiyor ardı sıra. Tam bir mevsim. Koskoca bir mevsim geçti. Sensiz. Hiçbir zaman bilmezdim insanın yazın bu denli titreyebileceğini. İçimi bir buz yığını kaplamış sanki.
O gün o kapıdan hızla uzaklaştıktan sonra hiç uğramadım, o sokaktan dahi gecmedim. Hatice teyzenin ısrarıyla birkaç defa ikizlerle parka gitmiş onda da Hatice teyze durgun olduğumu kötü bir şeyimin olup olmadığını sormuştu. 'Yok' diyebilmiştim sadece. Hem Ne diyebilirdim ki? 'Oğlunu seviyorum hatta aşkımı itiraf ettim ama oğlun bir cevap dahi vermedi' mi? Ne kadar üstelese de 'yok' demiştim her defasında. 'Bir şeyim yok.'

Aslında var Hatice teyze. Her gece içime içime haykırdığım şeyler var. Ve sen bana bunu yaşatan o kişinin annesisin. Sahi? Ne yapabilirsin ki? Beni yok sayan oğluna gidip de zorla beni sevmesini mi söyleyebilirsin? Yapar mısın bunu sahiden?
Ama biliyor musunuz ben gerçekten acizim. Kimseyi beni sevmeye zorlayamam. Ki zaten böyle bir şeyin olması isteyeceğim son şey bile değil. İçimde buruk bir acı var sadece. Birinin beni sevdiğini düşünmüş ama yanılmıştım.

Yıkılmadım ayaktayım.
Dertlerimle baş başayım.

Evet, hayatım tam olarak şuan radyoda dertlerime ortak olup da çalan şarkı gibi. Ama tek bir farkla. Ben ayakta değildim, yıkılmıştım.

Aylardır dinmek bilmeyen düşünceleri bir köşeye atıp kalkıp yatsı namazımı kıldım. Düşünmek beni fazlaca yoruyordu. Her ne kadar düşüncelerden kaçsam da evde bir başıma yapacak bir şey olmadığı için kendimi hep düşünürken buluyordum. Olmayacak bir şeye amin demek gibi olan bir şeyi düşünmek...

Tam yatağıma geçip yatmıştım ki telefonuma gelen bildirimle telefonunu alıp gelen mesaja baktım.

"Yarın, sizin evin ordaki parkta saat 3'te. Seni bekliyor olacağım. Umarım gelirsin meftunaciz1. Hayırlı geceler."

Neydi şimdi bu? Kimdi bu gece gece? Evimi bilen ve twitter kullanıcı adımı bilen tek bir kişi vardı. Bu mesajı atması imkansız olan tek kişi.

Züheyra Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin