6

900 86 8
                                    

Sabah ezanının sesi dolmuştu odama.
Hamdolsun Allah'ım. Bana bugün de can verdiğin için. Bugün de sana şükretmem için beni uyandırdığın için...
Kalkıp hemen abdest alıp namazımı kıldım. Sabah namazı ayrı bir huzur veriyordu insana. Kimse yokken namaz kılmak bambaşka bir şeydi.

Masamın başına geçip ders çalışmaya başladım. Sabah vaktinin en sevdiğim ikinci kısmı da buydu sanırım.

"Ağhhh"

Bu ses de neyin nesiydi? Hemen kalkıp aşağı indim. Züheyra yerdeydi. Düştüğü için canı acımış olmalı ki gözlerinden yaşlar akıyordu. Ne çok isterdim kolundan tutup kaldırmayı. Gözünden akan yaşları silmeyi. Ama işte haram çizgisi vardı.

Beni görünce birden irkildi. Gözyaşlarını sildi görmeyeyim diye.

"Fazla ses yaptım galiba. Şey... özür dilerim."

Annem sese uyanmış olmalı ki hemen yanımıza geldi.

"Kızım! Kızım iyi misin? Var mı bir şeyin? Acıyor mu bir yerin? Gel kaldırayım tut benden."

"İyiyim Hatice teyze. Koltuk değneklerim kaydı birden yerde buldum kendimi. Ben abdest alacaktım sizi uyandırmak istememiştim."

"Olur mu öyle şey kızım. Hadi gel ben seni odana götüreyim. Orda su getirir abdest aldırırım ben sana. Sen daha fazla yorma kendini. Oğlum sende orda dikilmeyi bırak da değnekleri getir odaya."

"Hı? Tamam anne."

Annemin cümleleri beni kendime getirmişti. Belli ki dik dik öylece hareket etmeden Züheyra'ya baktığımı farketmişti annem.

Hemen değnekleri yerden alıp misafir odasına götürdüm.

"Ben odamdayım anne bir ihtiyaç felan olursa çağrırsın beni."

"Tamam oğlum. Hadi sen dersine bak ben hallederim."

Züheyra.

Kimseyi uyandırmadan odadan çıkıp abdest almak için banyoya doğru ilerledim. Tam salona gelmiştim ki koltuk değneğim kayınca kendimi yerde buldum.
Nasıl da acıdı her yanım. Acıdan gözümden yaş gelmişti. Tabi o an gence yakalanmayı hiç beklemiyordum.

O gencin arada bana baktığını zannediyordum ama her baktığımda kafası yerdeydi. Bazen benden bilge edepli olduğunu düşünmüyor değildim.
Hatice teyze beni odama getirince hemen değneklerimi getirip kafasını dahi kaldırmadan annesine bir şeyler deyip çıkmıştı.

Hatice teyze elindeki suyla bana oturduğum yerden abdest aldırdı. Sonra da içeriye gitti.

Elinde iki seccade ile geldi. Ben anlamaz gözlerle bakınca gülümsedi.

"Kızımla beraber namaz kılmayalım mı?"

Beraber namazımızı eda ettik.

"Bugün duaları sen yap ben de amin diyeyim olmaz mı?"

Neydi bu? Şefkat bir insanın yüreğine bu kadar mı güzel yakışırdı. Kırmamak olmaz deyip açtım ellerimi.

"Allah'ım... Biliyorum ki sen her şeye kadirsin. Her şeyi görüyor ve işitiyorsun. Biz aciz kullarız. Senin verdiğin onca nimete karşı ettiğimiz şükürleri kabul eyle. Bizlere verdiğin her anı hayır ile doldurabilmeyi bizlere nasip et. Kalbimizin içinde olup biten her şeyi en iyi sen bilirsin. Kalbimize inşirah ferahlığı ver Allah'ım. Sev bizi, sevdir bizi, sevindir bizi. Affet bizleri. Ne kadar günaha dalsak da bazen seni unutsak da senden başka sığınacak yerimiz yok. Sen varlığını kalbimize daim eyle.
Biliyorum, sen bizlere kaldıramayacağımız yükleri yüklemezsin. Hoş, zaten onlara yük demek de olmaz. Senden gelen her şeye razıyız Allah'ım. Sen rahmetini merhametini üzerimizden eksik etme. Belki hak etmiyoruz ama bizlere Cennet'ini nasip et. Bizleri bağışla."

Züheyra Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin