*3*

5.3K 358 163
                                    

Son geçiş bölümü >_<

İyi okumalar!

☆ vermeyi unutmayın lütfen!

                                 *💛*

"Gracher! " diye seslendi huysuz kadın.
"Çocuğu besle! Sonra da şu pisliği temizle!"

Yaşlı ev cini "Elbette hanımım!" Diye seslendi. Elindeki tabağı bir kenara bırakarak uzun ve gıcırdayan merdivenleri tırmandı ve çocuğun odasına girdi. Sessizce yatakta oturan Annabell elindeki bebeğin saçını tarıyordu.

"Küçük efendi yemek yemeli. Lütfen aşağı gelin efendim." Dedi yorgunlukla.

"Gracher ben aç değilim ki?" Dedi ufak çocuk. Daha 5 yaşındaydı. Kahverengi saçları omuzlarına geliyordu. Beyaz teni ve parıldayan mavi gözleriyle güzelliğini tamamlıyordu.

"Hanımım beslenmenizi emretti. Lütfen aşağı gelin küçük efendi. Hanımım sizi masada görmek ister." Dedi yaşlı cin.

Uff'layarak yataktan indi Annabell. Büyükannesi onu pek sevmezdi. Başına kaldığını ve ona bakmak zorunda olduğunu söylerdi. İyice yaşlanmıştı. Huysuz sesini hergün ona bağırmakla kullanırdı. Babasının aptallığından şikayet eder, annesinin 'melez' olduğunu söylerdi. Arada Annabella'yı herkese annesinin safkan olduğu söylemesi için tembihler, ona bağırır dururdu.

Artık alışmıştı küçük kız. Herşeye tamam derse büyükannesi onunla fazla uğraşmıyordu. Keyifsizce masaya oturdu ve isteksizce gülümsedi. Büyükannesine göre güzel bir hanımefendi olması için gülümsemeli ve sessiz olmalıymış. Her ne kadar kulağa hanımefendi yerine oyuncak porselen bebeğin yapması gerekenler gibi gelse de o bu kurallara uymalıydı. Yoksa büyükannesi yine ona bağırırdı.

Sessizce yemeğini yedi ve masadan kalkmak için izin istedi. Sert bir şekilde "kalkabilirsin!"  dendiğini duyduğunda yavaşca odasına geri döndü.

Yatağına uzandı ve düşündü. Babasına olan kızgınlığını, büyükannesine karşı olan nefretini, bu evin kasvetini ne kadar sevmediğini... Hepsini tek tek gözden geçirdi. Annesi ile olan fotoğrafa uzandı ve onu eline aldı.

"Keşke..." dedi kendi kendine. "Keşke o gece ben de ölseydim. "

Bileğindeki yıldızlara bakıp kaşlarını çattı. Daha 5 yaşında bir çocuk için çok mutsuzdu. Ve bunun nedeni bileğindeki izi yapan o aptal ölümyiyendi. And içti o an. Her ne olursa olsun onu bulacak ve hayatı ona dar edecekti.

Fotoğrafı yerine koydu. Yataktan kalktı ve odasındaki aynanın karşısına geçti. Saçını hergün aynı şekilde yapan büyükannesine nefretini hatırladı. Aşağıdan gelen seslere aldırış etmedi ve masasının başına geçti. Birkaç saat sonra odasına bir kadın girdi.

"O burada." Diye seslendi aşağı kata.

"Neler oluyor efendim?" Dedi Annebell.

"Uhm... Sanırım bunu sana açıklayamam. Sadece burada bekle. Ve seni alıncaya kadar uslu ol." Dedi kadın ve kapıyı kapattı. Gözlerini duvara diken Annebell kötü birşey olduğunu sezinledi.

Birkaç saat daha sonra bir kadın geldi ve onu odasından çıkardı. Aşağı indiklerinde kanapede üstü örtülü birisini gördü küçük kız.

"O büyükannem mi?" Dedi sessizce.

"Üzgünüm..." dedi kadın. Onu dışarı çıkarıp bir arabaya bindirdi. Hiç konuşmadan geçen yarım saatin sonunda bir eve gelmişlerdi.

Bahçede kabarık kahverengi saçlı bir kadın duruyordu. Arabadan inince ona gülümsedi. Yanında ise pembe saçlı bir kız vardı. Yaklaşık 12 yaşlarında gibi görünen kız ona samimice sarıldı. Annebell da zarifce ona sarıldı.

"Gel Anna. Senin için kurabiye yaptım. " dedi kabarık saçlı kadın. "Ben Andromeda Tonks. Babanın kuzeniyim. Ve bu da Nymphadora. Benim kızım. "

"Memnun oldum." Diyebildi küçük kız. Her ne kadar büyükannesini sevmese de küçüklüğü onunla geçmişti. Ölümü onu arafta bırakmıştı.

İçeri doğru ilerlerken hayatının ne yönde değiştiğini düşündü ufak kız. İçinden "Tanrım, lütfen burada da mutsuz olmayayım!" diye geçirdi.

***

Yıllar yılları kovaladı. Tonks ailesi ile büyüyen Annabella hayatından ilk defa zevk almaya başlamıştı. Günlerini Dora ile geçiriyor, ruhuna hergün yeni bir renk ekliyordu.

Dora okula gittiğinde ise dünyanın en iyi insanı ile beraber kalıyordu. Andromeda ona iyi annelik yapıyordu. Her ne kadar kuzeninin yaptığına inanmak istemese de kızına sahip çıkıyor, ona evini açıyordu. Ted de ufak kızı çok seviyordu. Ted ona hiç hatırlamadığı babalık sevgisini hissettiriyordu.

Dora ise bir kız kardeş bulma sevincindeydi. Giysilerini paylaştığı, sırlarını anlattığı ve hatta beraber yaramazlık yaptığı birisi olması çok iyi gelmişti. Hatta ona bir lakap bile takmıştı. Birdy! Ona sürekli Birdy diyordu. Senelerce gerçek ismini kullanmayıp ona Birdy demişlerdi. Annabella da bundan mutluluk duymuştu.

İlk senelerde sessiz ve durgun olan Annabell evde kasvet havası estiriyordu. O hiç böyle bir ailede olmamıştı. Hep susması için uyarılmış, sesli gülünce bile azarlanmıştı. Her gece odasından gelen ağlama sesleri aile fertlerini çok üzüyordu.

Sonraki yıllarda onu birçok psikoloğa götürmüşler, tedavi olmasında yardımcı olmuşlardı. Belkide bu aile küçük kızın başına gelen en güzel şeydi.

                                 *🖤*

Tonks ailesini çok sevdiğim için onları hikayemde daha ön planda tutmak istedim.

Nypmhadora 1972 doğumlu olduğu için Annabella ile aralarında 8 yaş var. Yani Annabella 5 yaşında olduğunda Dora da 13 yaşında oluyor. Dora Hogwarts'dan mezun olunca Annabella daha yeni başlıyor olacak.

Bu yaş mevzuları bana çok karışık gelse de yanlış yapmamak için uğraşıyorum. 

Çapulcular: 1960,
Nymphadora: 1972,
Harry, Annabella : 1980 senesinde doğuyor.

☆ vermeyi unutmayın lütfen!

𝐁𝐢𝐫𝐝𝐲 | Harry Potter Fanfic Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin