AYDENİZ BULUT...
Hastaneye girer girmez yine o iğrenç koku doldu burnuma. Hemen yüzümü ekşittim. Oldum olsıya bu kokuyu hiç sevmezdim.Acil'de bir sedyeye oturmuştum ve bir hemşire dizime pansuman yapıyordu. Batikonu pamuğa döktü ve pamuğu dizimle buluşturdu. Acıyla inledim. Dizim hem yanıyor, hemde sızlıyordu.
Gökdeniz hemen yanıma geldi ve hemşireye "Canını yakıyorsunuz. Biraz yavaş olurmusun lütfen!" diye uyardı. Şaşkın bakışlarımı ona çevirdim. "Sorun değil,katlanabiliceğim bir ağrı."
Bana baktı. "Olmaz öyle 'Katlanabilirim' demek. Burda canın yanıyor, komuşturma şimdi beni."dedi. Derin bir nefes alıp verdim. Aniden dizim de yeni bir yanma ile yüzümü buruşturdum. Ses yapmamak için özen gösterdim ama malesef dudaklarımdan bir inilti firar etti. Gökdeniz önce bana somra hemşireye baktı. "Ağrı kesici niye yapmıyorsunuz? Burda acısında ölücek!"
Hemşire Gökdeniz'e dik dik baktıktan sonra bana deydirdi gözlerini. "Nişanlınızı sakinleştirebilirmisiniz acaba? Yani tamam, anlıyorum sizin için endişeleniyor ama işimi yapmama da engel oluyor."dedi. Başımı iki yana hızlıca salladım. "Nişanlısı değilim, varsada bilmiyorum."dedim. Hemşire pot kırmış gibi kızardı ve "Pardon. Bilmiordum."dedi. O sıra da elindeki pamuğu fazla bastırmıştı. Acıyla gözlerimi kapadım. Evet canım biraz tatlıydı.
Gözlerimi geri açtığım da Gökdeniz hemşireyi benden uzaklaştırdı ve "Nişanlısı değilim diye canını yakamazsın. Çekil şurdan ben yaparım pansumanı!"dedi. Hemşirenin elinden pansuman mazemelerini aldı ve dizime pansuman yapmaya başladı. Eli gerçekten hafifti. Pamukla dizimdeki yarayı temizlerken bende onun kasılmış yüzünü inceledim. O kadar odaklanmıştı ki, sanki acıtmamak için canımı.
O sırada hemşire yanıma geldi ve "Nişanlı olmadığınıza eminmisin? Yada sevgili?"diye sordu. Dudaklarım şaşkınlıkla "O" şeklini aldı. Daha sonra ise yutkundum. "Dün tanıştık. Ayrıca bundan size ne?"diye sordum. Hemşire gülümseyim "O zaman senden hoşlanıyor."dedi. Bakışlarımı hemşireye dikip "Yok öyle birşey. Lütfen uydurmayın."dedim. Hemşire resmen sırıtırken "Biz de genç olduk. Utanma hemen. Neyse size iyi günler."dedi ve çekip gitti.
Şoka girdim. O sıra da Gökdeniz işini bitirdi ve "Bitti. Geçmiş olsun efenim."dedi. Gülümsedim. "Teşekkür ederim."dedim. "Aslında sana zahmet vermesem daha iyiydi. Burda bir arkadaşım çalışıyor,bende onu ziyaret'e geliyordum."
Başını salladı. "Zahmet vermedin merak etme."dedi. Sonra gözlerime baktı. "İstersen, arkadaşı'nın yanına birlikte gidebiliriz... Tabi, yani istersen?"diye sordu. Normal de asla sorun çıkarmazdım ama şimdi önce Melikeyi görmem gerekiyor, hemde ilaç yazdırmam gerekiyordu.
Başımı olumsuz anlam da salladım. "Sıkılabilirsin. Bütün gün test çözüceğiz."dedim. İlaçlarım dan bahsetmek istemedim, bilmesin...
Yüzü düştü. "Anlıyorum. Eğer erkek arkadaşınla buluşacaksan bana söyleyebilirdin."dedi.
Ne?
Boş boş baktım. O sırada kulağıma Melike'nin sesi geldi. "Aydeniz neredesin ya? İki saattir seni bekliyorum, ağaç vericektim şimdi."
Gözleri önce beni, sonra Gökdeniz'i sonra da dizimdeki pansumanlı yarayı inceledi. "Ne oldu?"diye endişe ile sordu. Hemen yanıma gelip sarıldı. "Birşeyim yok, iyiyim. Sadece ufak bir kaza."
Gökdeniz boğazından bir ses çıkardı. Resmen gülmemek için kendini sıkıyordu. Komik birşey dememiştim. Kazaydı işte, ama küçük değildi orası ayrı.
Melike bir bana bir Gökdeniz'e baktı yine. Daha sonra ise elini uzatıp Gökdenizle tanıştı. Kısa bir tanışmanın ardından bende oturduğum sedyeden kalktım. Gökdeniz'i göndermek için dışarı -bahçeye- çıktık.
![](https://img.wattpad.com/cover/216950116-288-k258906.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
...NANELİ_SAKIZ...
Teen Fiction(Kitap askıdadır!!) Olur ya bazen gitmek isteriz. Uzaklara...Herkes'den,her şey'den uzaklara... Bize ait bir şey'in olmadığını hissederiz. Kendimizden bile kaçarız. Belkide tükenmişizdir, tüketmişlerdir... Bu hikaye'nin sonunu merak edip duruyoruz...