4.BÖLÜM - Yalandı.(*)

438 21 15
                                    

"Alışılmış umut yıkıntısı bir insanın kafesidir çünkü. Ve bazı kafeslerin anahtarı yoktur, girdin mi çıkamazsın.. "

_Demir Karaca

●●●●●

DEMİR KARACA'NIN DÜNYASINDAN ( Bölüm sonuna kadar  ):

Eski bir anıdan kesit ( 9 yaşında )

Okul servisinden inip evime doğru koştum, anneme yaptıklarımı anlatacağım. Yemek saatimiz gelmek üzere, çok işim var çok. 

Kapıyı çaldığımda hemen Ayşe teyze açtı kapıyı, gülümseyerek içeri aldı beni. "Ayşe teyze abimler geldi mi? "

Gülen yüzünün düştüğünü fark ettim. Merakla elimi gözlerinin önünde salladım, hasta mı oldu acaba? Karnım ağrıyınca benimde yüzüm düşer böyle. O mikropların suçu hep! 

"Geldiler evladım, yemeğe inecekler şimdi hadi sende formanı değiştir. " deyince dayanamayıp sordum. "Senin de mi karnına mikroplar geldi Ayşe teyze? Hemen çorba iç bak, annem bana yapınca hiç karnım ağrımıyor. "

Gülümseme oluştu suratında hemen. Biliyordum! Pis mikroplar.

"Tamam merak etme içerim, hadi doğru odana. " diye kovaladı beni merdivenlere. Doğruca odama gittim kahkaha atarak. Girdiğimde ayağımda hissettiğim gıdıklanma ile gülümsedim. Çimen gibi yaptırmak istemiştim. Ama çoğu tonu beğenmediğim için çok zor bulmuşlardı. Nedenini sorduklarında kimseye söylemedim. 

Fark etmelerini istiyorum kendi başlarına. Aslında her şey ortada ama nedense dikkatli bakamıyorlar. Annemin gözlerinin aynısı, her uyumak istediğimde beni korusun diye. Onun gözlerine baktığımda cesurmuşum gibi geliyor çünkü, başıma bir şey gelemezmiş gibi..

Duvarlarda dalga resimleri var, denizin içindeymişsin gibi. Çok seviyorum ben denizi, annem öğretti yüzmeyi. Sürekli yanımda duruyor yüzerken, sarılıyorum ona. Ve tavan, bulut resimleri çizili. İplerle de yıldız astık. Sabahları bulutlar, akşamları ise yıldızlar görüyorum. Yatağım ise ağaç gibi, üstünde uyuyorum. 

Hemen dolabımı açıp siyah eşofman takımımı giydim. Saçlarımı düzeltip aşağı inmeye başladım. Ayağımda siyah patiklerim vardı. Yemek odasına gelince herkesin oturduğunu gördüm. Koşarak annemin yanına gittim. "Anne! "

Bana irkilerek döndü, yüzü Ayşe teyze gibi asıktı. "Korkuttum mu? Özür dilerim. "

Gülümsedi ve sardı kollarını bana. Sımsıkı sarılmıştı, beline koydum kollarımı. Ama ben saramıyorum, bu haksızlık! Bir iki yıl bekle anne, bende sarıcam sana kollarımı. 

"Korkutmadın oğlum, sen hiç korkutur musun beni? "

Gülümseyerek ayrıldım. "Korkutmam dimi? Korkutmam. "

Kahkaha atarak burnumu öptü, tatlı surat ifademi kullanmıştım. "Korkutmazsın tabi, hadi otur yanıma. "

Hemen yanına oturup yemeğimi doldurmasını bekledim, dolma görünce gözlerim parladı. "Yaşasın, dolma bu! "

Abimin güldüğünü duyunca kaşlarımı çatarak ona döndüm. "Abi gülme ya! "

Abim Poyraz, annemden sonra en çok hayran olduğum kişi. O bir süper kahraman ama annem kadar değil tabi. Sonra ise abim Ateş var. Onunla normalde çok güzel anlaşırdık. Ama Sevda abla ile sürekli vakit geçirdiği için benimle oynamıyor. Tabi ona bunu söyleyemiyorum çünkü kalbi kırılır. Annem, insanların kalbini kırmak güzel şeyler getirmez insana, demişti. Bende annemle mutlu oluyorum, yeter bana. 

SÖZ: BİRİNCİ UYARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin