Belki de Jason ile ilgili bu bölümde herkes çok şey öğrenecek. 2013'te olanlar ile bir bağlantı kurmak için çoğu kişi ipuçları toplayacak. Yellowstone, kaçınılmaz bir gerçeğe doğru gidiyordu. Herkesin şaşıracağı ve herkes tarafından gerek sosyal medyadan gerekse gerçek hayatta konuşulacak bir gerçeğe.
Almond, oracıkta oturuyordu. Duvarda asılı olan maskeye bakıyordu. Aklına 2013'teki laboratuvar geldi. "NE İSTEDİĞİNİ BİLİYORUM!" diye bağırdı. Olduğu banyo kilitliydi, ki zaten eli kolu bağlı olduğu için kapıya ulaşamıyordu. "LÜTFEN BENİ RAHAT BIRAK!" diye bağırdı.
Bu sırada karısı ise Almond'un kaybolduğunu bilmiyor, evinde televizyon izliyordu. Kocasını hiç umursamıyordu.
Almond, bağlı olduğu sandalyede otururken kapı açılma sesi duydu. "KİMSE VAR MI?" diye bağırdı. Aynı şekilde bağırmaya devam etti. "LÜTFEN YARDIM ET" diye bağırdı; aslında çığlık attı. Karısının sesini duydu. "Karıcım?" diye bağırdı. Karısının sesinin tıpatıp aynısı "NASILSIN ALMOND?" dedi. "Lütfen kurtar beni karıcığım." dedi Almond. "BEN SENİN KARIN DEĞİLİM." dedi. "MAALESEF ALMOND, BUNDAN ZEVK ALIYORUM VE BURADA ÖLECEKSİN." dedi ve sesi birden kayboldu. Almond arkasından çığlıklar atıyor, iletişim kurmaya çalışıyordu ve sürekli yardım edin diye bağırıyordu. Konuştuğu kişinin ise kim olduğunu merak ediyordu.
Cage, Jason'un etrafında kaybolduğu mağaraya geldi. Çantasında ise bir fare vardı. Mağaranın içine girdi. Fenerinin ışığını tutarak mağarada ilerliyordu. "GİRMEK YASAKTIR" uyarılarını ise yırtıp atıyordu. Yerlere ışık tutarken yerde salyamsı, vıcık vıcık şeyler gördü. Onları pek önemsemeden mağarada eğilerek ilerlemeye devam ediyordu. "Jason?" diye bağırıyordu "Oğlum?" "Jason lütfen çık ortay-" derken mağarada büyük bir uğultu sesi yükseldi ve fenerinin ışığı patladı. Koşarak uzaklaşmaya çalıştı fakat yerde görmüş olduğu salyamsı maddeler hareket ediyor, kendisini takip ediyordu. Bir daha bir uğultu sesi duydu. "Hazırlıklı gelmiştim." dedi ve sırt çantasındaki şarjlı fenerini çıkarttı. Kaçmaktan vazgeçti. Mağaranın derinliklerine doğru gidiyordu.
Bu sırada Almond'un olduğu evdeki kişi "Vay canına." dedi. Almond bunu duymadı.
Aynı zamanda Cage aşağılara doğru ilerliyordu; korkmaksızın. Derinlere gittikçe gidiyor, bir şeyler arıyordu fakat bulduğu söylenemezdi. İlerlerken bir ışık gördü. Işığa doğru ilerledi. Işığın yanına geldiğinde ise bunun mağaranın girişi olduğunu fark etti. Girdiği yerden çıkmıştı ve gördüğü ışık ise güneşti. Cage, koşmaya başladı. Ayakkabısındaki o salyamsı maddeyi farketmeden, koşuyordu. Ve yanında getirmiş olduğu farenin yanında olmadığını farketti.
Polisler, olay yerine geç ulaştı. Karnında bıçak saplı olan Erik'in babası oracıkta ölü bir şekilde duruyordu. Erik'in kırmış olduğu telefon da yerdeydi. Polisler, Erik'i sorguluyorlardı, Erik ise doğruları söylüyordu. Sonra ise birisi "Erik!" diye bağırdı. Bu kişi Cage idi. "Konuşmamız lazım." dedi Erik'e. Polisler Cage'i durdurdu. "Şu an Erik bizimle bir sorguda efendim." dedi polisler. Cage ise şu cevabı verdi. "Polislik ha? Bu şehirde ne olduğunu biliyor musunuz siz? Almond'u hiç gördünüz mü 2 gündür? Peki ya çocuğu Daniel ile zamanında hiç ilgilendiniz mi? Bilmiyorum ama bence siz polislik yapmıyorsunuz. Gel benimle Erik." Polisler Cage'in söylediklerini bir düşündü.
"Bak Erik. O gün duyduğunuz uğultu şu gibi miydi?" dedi ve kendisinin duyduğu ve kaydetmiş olduğu uğultuyu ona dinletti. "Evet! Aynen bu sesteydi!" dedi Erik. Cage ise "Peki sonrasında ne oldu?" dedi. Erik, "Arkama baktığımda Jason yoktu." Cage, içinden "Aynı fareye olduğu gibi." dedi. "Senden şüphelendiğim için üzgünüm Erik." diyip Erik'in omzuna elini koydu. "Görüşmek üzere Erik." diyip kendi evine doğru koşmaya başladı.
Almond, umutsuz bir şekilde oturuyordu. James de öyle. James, Delores'e mesaj atsa da Delores ona cevap vermiyordu -mesajını görmüyordu-. Carl, televizyona bakarken yanına James oturdu. Babasına sarıldı; babası da ona sarıldı. "Annemi özlüyorum baba." dedi James. Carl, buna bir cevap veremedi ve gözleri doldu.
Bu sırada polisler, Almond'un evine gitti ve kapıyı çaldılar. "Almond nerede?" dediler. Karısı ise bilmediğini söyledi. "Sizin bu soruyu yıllar önce 'Daniel nerede?' diye sormanız gerekirdi." dedi karısı ve kapıyı yüzlerine çarptı. Odasına gitti ve eşyalarını toplamaya başladı. Sahte pasaportunu da yanına aldı ve valize koydu. Polisler Almond'u aramaya, başka evlere doğru yol aldılar. Almond'un karısının ismini kimse doğru bilmiyordu. Sahte kimliğini de yanına aldı. Telefonundaki sosyal medya hesaplarını kapattı ve toplamış olduğu valizini aldı ve evin arka kapısından çıktı. Koşarak uzaklaşıyordu evlerinden, başka bir şehire gitme vesilesiyle. "Yıllardır bu anı bekliyorum Daniel." dedi giderken.
James ve Carl televizyonu izlerken ekran karıncalanmaya ve buglanmaya başladı. Ses gidip geliyordu; görüntü de öyle. Carl kumanda ile başka kanallara gitse de bu bozukluk devam ediyordu. "Lanet olsun. Televizyon keyfimizin içine ettiler. Lanet olası televizyon." dedi ve odasına doğru yöneldi Carl. "Ben yatıyorum James." dedi. James ise babasına "İyi geceler baba." dedi ve duşa girdi. James duştayken televizyondan garip bir uğultu sesi çıktı ve televizyon ekranında ise "IRIS" yazıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IRIS
Misterio / Suspenso-Lütfen tüm hikayeyi bir diziymiş gibi okuyun.- Çoğu kişinin kaybolduğu Yellowstone adlı kasabada Jason adında bir genç yanlışlıkla başka bir boyuta geçer ve orada sıkışır. Hikaye, insanların bu çocuğun kaybolmasını araştırmasıyla devam eder...