Minik Kurabiyem - Bölüm 3

9 0 0
                                    

 Yellowstone, kaçınılmaz bir duruma girmeye hazır değildi. Virüs önlemlerini devletin umursadığı söylenemezdi. Devlet parayı genelde okullara ve polis merkezlerine veriyordu. Yellowstone muhtarı Alim ise bu mahalleyi polislik alanındaki başarılarla öne çıkarmak ve dünyaya tanıtmak istiyordu.

 Jason, yalnızdı. Kaybolduğunu ve herkesin onu aradığını biliyordu ama nerede olduğunu, hangi dünyada veya hangi boyutta olduğunu bilemiyordu. Bisikletten düştüğünde bayılmıştı; uzun süre boyunca. Sonra ise uyandığında kendini karanlık, soğuk ve bomboş bir mağarada buldu. Duvarları incelemeye başladı fakat herhangi bir kanıt yoktu. Taş duvara elini sürüyor, ailesini özlüyordu. "Umarım beni bulursunuz." diyordu içinden -çünkü içinden başka bir şey demek gelmiyordu- Umutsuz bir şekilde bekliyordu, sadece.

 James kız arkadaşına çıkma teklifi etti. Okulları bugün olmadığı için telefondan, mesajlardan çıkma teklifi etmek durumunda kaldı. Delores, bu teklifi kabul etti fakat yarın için planlanan bu buluşma bir felaket yüzünden ertelenebilirdi. 

 Sabah oldu. James, kalkıp yüzünü yıkadı , dişlerini fırçaladı ve annesinin eski kremlerinden biraz sürdü. James kendini süper hissediyordu! Hiç giymediği ve özel günler için sakladığı ve annesinin ona almış olduğu kırmızı, desenli bir gömlek giydi. Altına ise klasik siyah bir kot pantolon giydi. Çantasının içine Delores'e vermek için gül koydu; Delores gülleri çok seviyordu. Dışarı çıktı ve Delores'i aradı. Delores, evden çıktığını ve restorana doğru geldiğini söyledi. James de restorana yaklaşıyordu. Sonunda Delores ile buluştular, James çantasındaki kırmızı gülü Delores'e verdi. Delores bu gül için teşekkür etti ve el ele tutuşup restorana girdiler. İki kişilik, restoranın kenarında bulunan bir masaya oturdular. Garson menüyü getirdi, menü kitap şeklindeydi ve bu onların çok hoşuna gidiyordu. James mantar soslu makarna istedi, Delores ise domatesli makarna istedi. Garson menüleri aldıktan sonra mutfağa yöneldi. James, Delores'e havadan sudan sorular soruyordu, Delores ile James derin bir sohbete girdi. Birlikte eğleniyorlardı. Delores, James'i çok seviyordu; tıpkı James'in Delores'e olan aşkı gibi. 

 Bu sırada Carl, haberlere bakıyor ve virüs hakkında bilgi ediniyordu. Vaka sayısı giderek artıyor ve artıyordu. Carl, kuşkulu bir şekilde sadece haber izliyordu. Bu sırada Almond'dan bir mesaj aldı: "Merhaba Carl. Mağaranın yanına gelir misin? Seninle bir şey konuşmam lazım." Carl ise bu mesaja "ok" anlamı taşıyan bir emoji ile yanıt verdi. Bu mesajı atan Almond değildi.

 James ve Delores'in yemekleri geldi. Flörtleşiyorlardı. Yemeklerini yediler. James, "Lavaboya gideceğim." dedi ve lavaboya gitti. Delores ise yemeğini bitiriyordu ki birden restoran kapısından birisi geldi. "Herkes sakin olsun! Bu bir dezenfekte işlemidir!" dedi giren kişi. Kocaman bir dezenfekte kıyafeti giyiyordu. Devlet, ülkede virüs salgını olduğunu saklıyordu; Yellowstone da öyle. Aslında vaka sayısı fazlaydı. James lavabodan çıktı. "Noluyor Delores?" dedi. Elinde ateş söndürücüye benziyen dezenfektan tutan kişi, "Hey sen! Yerine geç!" dedi. Sonra çantasındaan bir megafon çıkardı. "Bu mahallede televizyonda gördüğünüz virüsten vardır! Şimdi ise herkes bu restorandan çıkmalı; burası virüs geçene dek kapanacaktır." diye bağırdı. Herkes sırayla dışarı çıkıyordu; James ve Delores de.

 Carl, mağaranın yanına gelmişti. "Almond?" diye bağırdı. Ses seda yoktu. Mağaranın içine girilmesi yasaktı. Arkasından bir ses duydu ve arkasını döndü. Karısı arkasındaydı. "Merhaba minik kurabiyem!" dedi karısı ve Carl'ın yüzüne bir boru ile vurdu. Ve Carl, uyandı. Gördükleri, karısı, Almond'un onu çağırması bir rüyaydı. Yataktan kalktı ve kapı çaldı. Gelen James'ti. "Baba, bu mahallede de virüsten varmış!" dedi. Babası onu dinlerken birden bayıldı. James panik oldu, babası korkunç rüyalar görünce bayılıyordu; özellikle rüyasında karısını görünce. Babasını uyandırmayı başardı. Sordu: "Baba, ne rüyası gördün?" dedi. Babası kalkıp bir su içti ve anlatmaya başladı. "Almond bana mağaraya çağırıyordu sonra gittiğimde ise annen oradaydı ve bana 'minik kurabiyem' dedi. Sonra ise bir boruyla vurdu. Vurduğunda uyandım ve sen geldin." James babasına sarıldı; babası da James'e.

IRISHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin