Gelen kahve ile daha sakinleşmiş olan Çiğdem Hanım'a baktım. Hazır olmasını bekliyordum. Hazır olunca neler soracağımı zihnimden geçirmeye başlamıştım ve hazırda olan merak ettiklerim bohçasını önüne saçacaktım artık. Bekledim bitirmesini fincanını. Anlatacak duruma gelince yaslandı arkasına. Başladı anlatmaya.
-Aslında sizin olanları size teslim etmeye geldim buraya. Çok saçma geliyor size, farkındayım. Ama ben sizi yıllardır tanıyorum, siz nişanlı iken de tanıyordum daha öncesinden de. Rıza'nın hayatına sonradan dahil olmadım. Hep hayatında idim. Siz mutlu mesut yaşarken ben hayalet gibi etrafınızda duruyordum ya da durmam için imkân sağlanıyordu Sevim Hanım sayesinde. Evet sizin hayallerinizi yıkan, mutluluğunuza gölge düşüren iki kadından biri benim, diğeri ise Sevim Hanım. Hiçbir zaman Rıza ile evlenmemeniz gerektiğine inanıyorduk. Planlıydı yaşadığınız tüm hüzün ve ayrılık anlayacağınız.
Duyduklarıma inanamıyordum. Gençliğimin katillerinden biri geçmiş karşıma suçlarını itiraf ediyor. O kadar rahat ki ben rahatsız oldum bu durumdan. Sonuna kadar dinleyip, öyle yorum yapayım istiyorum sadece ama yapamıyorum. Rıza'yı yıllarca düşünmemek için yemin etmiş, defalarca yeminimi bozmuştum. Neler saydırdım arkasından, ne beddualar ettim ben! Şimdi aslında dolaylı da olsa kabahatsiz olduğunu mu anlatmaya çalışıyordu. Hoş bu saatten sonra ne o ne de ben kabahat, suçlu ya da sorumlu arayacak yaştayız. Unumuzu eleyip, eleğimizi asmışız. Masadan kalkıp düşünürken oturdum yine yerime. Devam etmesi için Çiğdem Hanım'a kafamı salladım. Daha neler duyup,işitecekti ki bu kulaklarım...Başladı Çiğdem Hanım anlatmaya:
- Aslında biz birbirimizin çocukluğunu biliriz. Mehmet Ali Babam yani Rıza'nın babası ile babam aynı şirkette çalışırlardı. Hemen hemen her ay iki ya da üç akşam bir araya gelirdik. Babalarımız arkadaş, annelerimiz iyi anlaşıyor, benim abim ile Onur abi , Rıza'nın abisi en yakın arkadaşlar. Akraba gibiydik. Bir tek Rıza bana yakın davranmaz, gerekmedikçe selam vermezdi. O benden uzak durdukça bana onun yakınında olma isteği gelir dururdu sürekli. Yıllarca ben onun etrafında pervane oldum, o beni görmedi. Bu çabamı annem pek fark edememişti ama Sevim Hanım fark edip beni yanında tutmaya çalıştı yıllarca. Bakmayın babalarımızın öyle itibarlı ve okumuş olmalarına, annelerimizin eğitimli ve görgülü olmalarına. Hiç biri tanımadıkları bir aileden ya da kendilerine uygun olmadıklarını düşündükleri kimseyi yanlarında istemezler. En azından annelerimiz istemez! Asalet ve bize uygun olmaları çok önemlidir. Eşlerinin kabul etmediği bir evliliğe ya da birlikteliğe kocaları da onay veremez hali ile. Buna güvenerek etrafımızdaki kızların hepsini uzak tutacak hamleler yapmıştım zaten. Ama senin onun karşısına çıkmanı hesap edememiştim işte.
Bana sen bizden değildin yani aramızda olmana zaten izin vermezdik, sürpriz yumurtadan çıktın diyor Çiğdem Hanım. Haklı oldukları tarafları var elbette. Ben pazarcı Hasan'ın ve ev hanımı Zeliha'nın altı çocuğundan biriydim. Kardeş sayımızı sorduğunda yüzünün ne şekle girdiğini hatırlıyorum Sevim Hanım'ın. Nasıl aşağılar ve iğrenir gibi bakmıştı yüzüme. Rıza ile birlikte iken bana hep cana yakın davranan kadın Rıza bir dakika bile yanımdan ayrılsa bakışları ile yerin dibine sokuyordu sürekli. Sadece evham yapıyorum diyordum kendime. Kadın gayet medeni davranıyor Nergis abartıyorsun deyip susturuyordum iç sesimi.
Rıza'nın babası bir üniversitede profesör, annesi de avukattı. Mehmet Ali Bey bana hep yakın davranır, hiç imada bile bulunmazdı. Babasına baktığımda Rıza'nın yetişkin halini görür gibi olurdum. Biz ayrı dünyaların insanlarıydık kabul! Ama sevdik, sevmenin dünyası mı olur ki yerle bir ederken bu kadar normal bir şey gibi anlatıyordu karşımdaki kadın. Derin bir nefes aldım yine. Hazmettim söylediklerini ama yüreğime sinmedi gerekçesi. Bakalım daha nasıl haklı gerekçeleri vardı o zamanlar.Devam ediyor Çiğdem Hanım anlatmaya:
- Rıza'nın babası oğlunun arkadaş çevresinden rahatsız olunca hem okulunu değiştirdi hem de evlerini taşıdılar. Yaşadıkları sosyetik semtten uzakta, normal insanların yaşadığı bir ilçeye gitmeleri benim için problem olacaktı ki ben buna izin veremezdim! Sık sık telefonla Sevim Hanım'ı arayıp, halini hatırını sorar, hafta sonları Rıza evde iken onları ziyaret etmeye çalışırdım. Rıza ne kadar uğraşırsam uğraşayım yine de bana yakın davranmazdı. Bir gün onları ziyaret ederken odasına kapanmış, ev telefonundan bir arkadaşı ile konuştuğunu duydum. Hızla salondaki paralel telefonu aldım dinledim. Kime aşık olduğunu. Arkadaşına dakikalarca seni anlattı. 'Nergis olmadan yaşayamam, nefes alamam, ona sevgimi ispatlamaz isem her şey biter, Onu ne kadar sevdiğimi kabul edip, benimle bir hayatı kabul etmesini isteğim tek şey 'diyordu. Kaybetmek üzere olduğumu anlayıp, kapatırken telefonu Sevim Hanım'ın beni izlediğini fark ettim. Öğrendiğim konuyu bildiği o kadar belli idi ki beni bir güzel fırçaladı. " Ne o hemen ilk rakipte kaçıp gidecek misin Çiğdem? Ben senin bu kadar korkak olduğunu bilmezdim! Demek ki oğlumu yeterince sevmediğin için vazgeçiyorsun hemen!" dedi ve kulaklarım uğuldamaya başladı. Annesi oğlumu başkasına kaptırma diyor, oğlu Nergis olmazsa yaşayamam diyordu. Ben de hırsımdan ve aşkımdan doğru karar verdiğimi düşünerek pes etmedim. Defalarca havlu atmak, vazgeçmek istesem de Sevim Hanım bir şekilde beni ikna ediyordu. Demek ki Nergis'i o da sevmiyor ve beni sevdiği için yardım ediyordu. Böyle bir desteğe sahip olunca her şeyi yapabilirim zannetmiştim. O zamanlar elde etmeyi istediğim şeyler için doğru ya da yanlış kavramı yoktu ben de. Rıza'yı elde etme savaşında sen Nergis yalnızdın ve ben en güçlü müttefikim annesinin desteği ile senden ve diğer herkesten güçlüydüm. Ailem uygundu, annesi beni kendilerine uygun gelin adayı olarak görüyordu ve senin benimle yarışa girip, kazanabilmen imkansızdı ve öyle de oldu. Sen pes edip, gittin, vazgeçtin, hiç itiraz etmedin Rıza ile ayrılığa, kabullendin! Çabalayan ve emek veren olarak on beş yıl yanında kalan olarak Rıza'nın yanında gelinlik giyebilen ben oldum, sen sadece nişanlık ile boy gösterebildin yanında. Kazanmıştım, tüm çocukluk hayallerimi, sevdiğim adamı, istediğim aileyi... Tek bir şeyi kazanamadım ama! Asıl isteğime ulaşamadım bunca yıldır! Rıza'nın kalbini kazanamadım! Evli olsa bile benimle hiç seni sevdiği, sana baktığı gibi bakmadı bana. Şimdi sen söyle Nergis bu hikayenin kazananı var mı?
Ben kazandım diye düşünürken aslında nasıl da çuvalladığını kabul eden kadın, tüm günahlarını itiraf edip öylece istediğini yapacağını zannediyor. Aklı sıra beni zamanında mahrum bıraktığı mutluluğa kavuşturarak kendi diyetini ödeyip, asil bir kadın olarak zihinlerde mi kalmayı planlıyor? Hala hiç değişmemiş ve olgunlaşamamış bir zavallı ile karşı karşıyayım. Hep kazanma hırsı ile dolu biri yine kendince kazanacağını zannediyor. Bu hikayenin kazananı var bence....
Yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar.
![](https://img.wattpad.com/cover/219942661-288-k374578.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA ZAMANI (TAMAMLANDI)
RomanceGeçmişe yolculuğa hazır mısınız? Gençliğin heyecanı ve toyluğu ile yetişkinliğin olgunluğu tüm kırgınlıklara çare olabilir mi? Affeder mi yetişkin gençliğinin yanlışlarını ve bir şans daha verir mi kendisine ve geleceğine? Zamanın gülü mü, açelyası...