Usulca yüreğimdeki kelebekleri uçurdu Rıza.Gelecek hayallerimde ikimiz vardık. Artık ne korku ne de keder vardı benim için. Umurumda bile değildi artık ailelerin durumları, uyumları ya da uyumsuzlukları. Bir ömür için yola çıkmıştık ya ikimiz var mıydı daha ötesi, daha güzeli. Bir tek biz vardık...
Zihnimden geçenlerin yolculuğunu kısa bir süre durdurup, dinlemeye devam ettim Çiğdem Hanım'ı.
- Seninle buluşma günü hafta sonu olduğu için gitmedim evime. Bekledim Sevim Hanım ile birlikte Rıza'nın dönüşünü. Sevinçle döndü eve Rıza. Sanki bulutların üzerinde idi. Babası ve annesi ile birlikte konuşması gerektiğini söyleyip, onlara müsaade etmemi istedi. Ben mutfakta otururken kulak vermeye çalıştım Aslan ailesinin konuşmalarını. Annesi ve babasına sevinçle sana olan duygularının derinliğinden ve gerçeklerinden bahsediyordu. Bu bilmediğim bir şey değildi. Sonlara doğru Rıza'nın ailesinden istediği şey ile dondum kaldım. " Sevdiğim kızı istemeye hazırlanın lütfen! Bana yaşınız daha küçük, daha okulunuz bitmedi gibi öğütleriniz gelmeden söyleyeyim size. Hepsini düşündüm. Bu hayatta sizden hiç bir şey istemedim. Bu isteğimi yerine getirmezseniz, beni de yok saymış olursunuz. Ya Nergis ile beni kabul edin, ya da yok sayın lütfen!" Rıza her şeyi silmeyi göze almıştı. Ailesi de el mahkum kabul etmişlerdi. Senin ailen ile görüşülecek olan zaman beklenip, istemeye geleceklerdi seni Nergis. O gün canıma kıymayı bile düşünmüştüm. Sevim Hanım mutfağa gelip beni donmuş bir şekilde bulunca kendime getiren cümleleri söyledi. " Bu kadar çabuk mu pes edeceksin sen şimdi? Ben seni yanlış tanımışım Çiğdemciğim. İstediği şey için her şeyi yapmayı göze alabilecek birisi ancak bana gelin olabilir. Pes edip, meydanı Nergis'e bırakacaksan sen bilirsin diyebilirim sadece. Basit bir aileden geldiği o kadar belli ki daha bir çıkma teklifini bile kendi isteği ile kabul edemeyen, aile baskısı altında olan bir zavallıyı ne kadar kolay saf dışı edebileceğinin bile farkında değilsin! Bırak biraz Rıza'nın huyuna suyuna gidelim. Oğlumu hemen karşıma alacak kadar aptal değilim ben. Gönlünü eğlesin biraz. Nasıl olsa bize çokça fırsat çıkacak, bize düşen bu fırsatları iyi kullanmak. Bakarsın Rıza bırakıverir Nergis'i biz hiç bir şey yapmadan bile. Atalarımız ne demiş; Gelin ata binmiş ya nasip demiş! Daha bizim gelin ata falan binmedi, binmemesi için çabalayacağız. Git yüzünü yıka ve kendine gel hiç bir şey olmamış gibi davran! dedi. Yerle bir olan cesaretim yerine gelmişti. Şimdi bu kadın bunları niye anlatıyorsun diyeceksin belki, kendini aklamaya, kayın validesini suçlayıp, kendimi masum göstermeye çalıştığımı düşüneceksin belki Nergis ama ben bilmiyordum ki zorla güzellik olur, seni unutturabilirim, mutlu mesut yaşarım zannettim hep. Gençtim, cahildim ama hırslıydım, sahip olduğum her şeye güveniyordum. Ne zaman pes etmeye kalksam kolayca ayağa kalkıp,savaşmaya kaldığım yerden devam ediyor, hırsıma yeniliyordum işte. Seni istemeye gittikleri gün yine Rıza'nın kıyafetini ben ayarladım, çiçek ve çikolata için bu sefer benim hayalimdeki fikirleri verdim Rıza'ya. İçtenlikle kabul etti tüm yardımlarımı. Senin ile olan gelecek hayallerini anlatırken dinledim, eşlik ettim tüm senli hayallerine. O Nergis derken ben zihnimden Nergisleri Çiğdem'e çevirdim. Dünyalar benim oldu. Onu mutlu gördükçe daha çok sevdim. Kıskandım senin onun yüzünü güldüren kişi olduğunu hatırladıkça. Söylesene sadece acı çeken sen misin? Sen Rıza ile mutlu mesut sevdanızı yaşarken ben o mutluluğa sabrediyor, içten içe eriyordum. Sadece sen mi mutsuz oldun? Seni sığdırdığı gönlüne beni hiç sığdıramadı ki Rıza! dedi ve sustu uzunca bir süre.Duyduklarım beni germesi gerekirken ilginç bir şekilde germiyor, karşımdaki kadının çaresizliğine üzülüyorum. Şimdi karşımda ablam olsa " Salaksın Nergis!" derdi bana. Salak değilim. Yıllardır o kadar hikaye dinledim ki öfke, hırs ve intikam duyguları ile yapılan yanlışlar ve pişmanlıklarla dolu. Son anlattıklarının dahil olduğu kişilerden biri olarak görmüyorum kendimi artık. Kötü olmak, kötü düşünmek ne kadar çetrefilli ve zor bir durum! Sürekli zihnin dolu olup, planlar yapıp, kalp kırmaya gönüllü olmak bana göre değil. Döküp tüm günahlarını kurtulmaya çalışırken bile artık acı çektiğini de saklamıyor. Düşmüş artık tüm korumaları üzerinden, soylu ailesi, serveti, gençliği ve güzelliği, hırsı yetmemiş basit bir mutluluğa bile erişmeye. Aslında hala güzel bir kadın. Yıllar hiç acımasız davranmamış, 45-50 yaşında olduğu bile belli değil. Taş çatlasa 35 yaşlarında görünen bakımlı bir kadın karşımda. Rıza nasıl bu kadına kayıtsız kalmış ki? O da ona acı çektirmek için mi bu şekilde cezalandırdı acaba Çiğdem'i. Rıza zalim bir adam olamazdı bu kadar en azından benim hatırladığım kadarı ile. Rıza'nın neler yaşadığına dair en ufak bir fikrim olmadığı için ne diyeceğimi bilmediğimden şu ana kadar ilk defa soru sordum Çiğdem'e: " Eşinizin sizi neden sevmediğini düşünüyorsunuz ki? Belki de sevmiştir, siz anlamamışsınızdır." Derin bir soluk alıp konuşmaya gülümseyerek başladı konuşmaya:
- Sevseydi bilirdim. Rıza'nın sevdiği zaman nasıl bir adam olduğunu biliyordum. Nergis derken adamın yüzünde güller açarken, benim adımı hiç bir zaman gülümseyerek söylemedi bile. Nergisli hayalleri günlerce dinleyen ben bir kere bile Çiğdemli hayallere şahitlik edemedim. İki çocuğumuz oldu o da annesinin zorlamaları ile. Hiç sevgi ya da tutku hissettirmedi bana dokunuşlarında. Kendisine verilen bir görev gibiydim ben. Aynı odayı bile paylaşmaz benimle. Çalışma odasından çıkmaz, uyumak için bile oraya bir yatak koyup, orada yaşar. Ben yıllarca aynı çatının altında Rızasız bir hayata mahkum edildim. Sadece bana iki defa içten gülümsedi o da iki çocuğumuzun doğduğu zaman. Çok iyi bir baba oldu çocuklarına, ama iyi bir eş olmak için beni layık görmedi kendisine. Çalışma odasını o yokken karıştırırdım hayatında başka biri var mı diye. Bulduğum defterinde hep Nergis'e yazılmış mektuplar, şiirler bulurdum. Keşke derdim o zamanlarda da Nergis değil hayatında başka biri olsaydı daha kolay baş edebilirdim. Ama edemedim. Senin Rıza'yı aldattığını Sevim Hanım ile sergilediğimiz oyunda bile inanmamış ki bize. Biz kendimizi kurtulduk kolayca bu Nergis'ten derken Rıza başından beri farkındaymış yaptığımız her şeyin. Seni senin için terk ettiğini, annesi ve benim aramızda kalacağın süre boyunca hep üzülenin sen olacağını ve senin asla Rıza'yı aldatmayacağını bilmesine rağmen senin mutluluğun için vazgeçmiş senden. "Sevdiğim kadının hem annemin hem de Çiğdem'in entrikalarına dayanamayacağını biliyordum. Onu onun mutluluğu için terk ettim ben! Bu çetrefilli hayatta Nergis'i solduramam! Bırakayım o solmadan mutlu ve huzurlu bir hayata sahip olsun! Ben acımı, yalnızlığımı hak ettiklerim ile yaşarım!' Bu cümleler onun defterine yazdıkları. Lise bitip, sen üniversite başvurusunu yapınca Rıza son güne kadar bekledi tercihleri için. Senden ayrı şehirde olmak istemiyordu. O tercihlerini seninkine paralel yapmıştı ama biz Sevim Hanım ile gece o seninle telefonla konuşurken değiştiriverdik annesinin bir arkadaşının yardımı ile. Tüm tercihlerini İstanbul olarak değiştirdik. Sen Adana'da kalacaktın ve o senden uzakta olunca ayrılacaktınız. İstediğimiz olmuş ve Rıza'yı İstanbul'a yollamış, nişanlısından ayırmıştık en azından şehir olarak. Yüreğinden de uzaklaştırmak o kadar da zor değil diyorduk. Rıza hiç itiraz etmeden kabullenmişti. Eski tercihlerinden bir tane bile İstanbul olmamasına rağmen hiç tepki göstermedi. Sonradan öğrendik ki okuldan öğrenmiş tercihlerini kimin değiştirdiğini. Sen Adana'da o İstanbul'da kalınca annesi de İstanbul'da oğlu yalnız kalmasın diye bir ev tutup, sık sık ziyarete gitti. Ben de bir sonraki sene gittim aynı üniversiteye. Rıza'nın hemen yanındaki eve yerleştim. O zaman da bana kardeşi gibi davranırdı. Bilerek ve isteyerek hiç bir ona yakınlaşmama izin vermedi. Hayatına senden sonra hiç birini almadı. Seni terk eden adam aslında ailesini ve kendini de terk etti. Okuluna ve işine yoğunlaştı sadece. İnanmayacaksın belki ama rahmetli eşin Halit bile Rıza'yı tanır. Okul arkadaşlarıdır onlar. Halit'e seni o emanet etti Nergis! Seven bir adam için ne kadar zordur acaba sevdiğini kendi elleri ile başkasına vermek. Senin her zaman nerede çalıştığını, iş arkadaşlarının kim olduğunu araştırdı, takip etti uzaktan. Kendinden geçen adam senden geçemedi. Acı çekmekten kurtulamadı. Düğününüze bile gelip, seni gelinlikle görmüş...
Yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar....

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇELYA ZAMANI (TAMAMLANDI)
RomanceGeçmişe yolculuğa hazır mısınız? Gençliğin heyecanı ve toyluğu ile yetişkinliğin olgunluğu tüm kırgınlıklara çare olabilir mi? Affeder mi yetişkin gençliğinin yanlışlarını ve bir şans daha verir mi kendisine ve geleceğine? Zamanın gülü mü, açelyası...