Satır arası yorumlarınızı görüp mutlu olduğumu söylemiş miydim? Ve medyada ki müzik eşliğinde okumanızı da.
"Ben Jung Hoseok."
Tanımadıkları bu genç çocuğun gelme nedenini merak ediyordu her ikisi de. Namjoon içinde bilmediği tuhaflıkla yerinde dikleşti.
"Onlar neredeler?"
Sorduğu soru yoongi ve namjoon'u da şaşırtmış fakat Namjoon;
"Amacın ne?" diye karşılık vermişti sorguluyacı bakışlarla.
"Bana onların nerede olduğunu söyleyecek misiniz? Geç kalmadan önce."
Namjoon dediğini anlamamış fakat beni takip et diyerek kulübesine gitmişlerdi.
Hoseok daha önce tanıdık askerlerle karşılaşmış Namjoon ise yaşananları çözmeye çalışır bir vaziyetteydi.
"Sınırdan geliyorum, biliyorsunuz ki ben de bir kuzey Kore vatandaşıyım ve o aradığınız çocuk.."
Biraz durdu derin bir sık nefesle devam etti sözlerine. "Evet kaçmayı başarmış fakat burada ki sıkı yönetimi biliyorsunuz onu, öldürmüşler."
Namjoon daha bir kaç dakika önce tanıdığı bu çocuğun kim olduğunu ne yapmaya çalıştığını anlamıyordu. İşler yokuş aşağı bir yerdeydi ve o vakit öylesine yorulmuştu ki artık ne olacaksa olsun diye geçirdi içinden.
"Bu Bilgi bize niçin ulaşmadı?"
Namjoon'un söylediklerinin ardından, Hoseok hızlıca dudaklarını aralamış, atılgan bir tavırla konuşmuştu.
"Ölüleri ne zamandan beri umursuyoruz?"
Karşısında ki adam bir şey diyemeden hoseok "kaçak" diyerek sözünün altını çizer gibi belirtti sert bir sesle. Bu her kimse Jimin'i tanıyor ve onun iyiliği için gelmişti buraya. Tanrı ne zamandan beri onların yanındaydı?
Karşısında ki adam Namjoon'a bakmış daha sonrasında oturduğu yerden kalkmıştı,
"Dosyalarda ki bu karışıklığı düzenleyin o halde." Diyerek diğer askerlerle birlikte ayrılmıştı oradan. Namjoon koca bir iç çekti diğer çocuğa döndü daha sonra;
"Jimin'i tanıyorsun değil mi?"
Hoseok küçük bir tebessümle yanıt vermişti.
"Tanımam mı, burada olduğunu nasıl bilemedim daha önce? ve daha önemlisi nasıl buraya kadar gelebildi?"
Devam edememişti hoseok, ama o kelimeyi hiç söylemek istemedi.
"ülkesine dönemez artık değil mi?"
arkadaki yorgun sesin sorusu ikisininde ona dönmesine sebep olmuştu. Yoongi ikisinin konuştuklarını duymuş yanlarına doğru gelmişti.
"Yaşatacaklarını mı sanıyorsun o lanet yer bu askerler tarafından kuşatılmış."
"O halde ne olacak?" Namjoon sorduğu sorunun cevabını kendi içinde yanıtlayıp buradan sonrası yok diye düşündü.
"Jimin bir süre daha burada kalmalı en azından ben bir şeyleri toparlayana kadar artık bir şüphe çekmesi de söz konusu değil."
ellerini birbirine bağlamış dizlerine doğru eğilmişti,
"Ailesi ise çok eskiden yaşanan bir suç
yüzünden onları tutukladılar, bilirsin bir soyun cezasını sonuna kadar hepsi çeker o yerde, çektiler de. Götürdükleri yerde öldürmüşler."
![](https://img.wattpad.com/cover/193685529-288-k18278.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fernweh ﻬ jikook
General Fiction"bir şu yalnızlığın bastırdığı kanlı geçiştirmeler...büyük sofranın içinde ne diye küçük sofralar açıyorsun? çiçekleri öldürülmüş sanıyorsun, onlar zaten ölüler. çiçekleri canlanmış buluyorsun ki gerçekten canlılar. ara vermeden solan renklerin aras...