Yazar bakış açısından:Efe odasında oturmuş, kucağında açık olan bilgisayarı umursamadan arkadaşının ondan gizlediği şeyi düşünüyordu. Normalde olayları kafasına takmazdı ama bu durum Yağız'la ikisi için onların deyimiyle 'iki ucu boklu değnek' ten farksızdı.
Gidip söylese bi dert, söylemese bi dertti. Yiğit'e de alınmıştı; resmen onu gevşek yerine koyup en büyük sırlarından birini söylememişti. Başka bir nedenden dolayı söylemese takmazdı da, sırf gidip anlatır diye söylememesi aşırı derecede gururuna dokunmuştu.
Efe haklıydı ve Yiğit de kabul ediyordu. Ona söyleyememesinin nedenini sesli bir şekilde dile getirdiğinde anlamıştı ne kadar kırıcı olabileceğini. Bir tek Aras'a söyleyebilmişti, kardeşleri arasında. Efe ve Yağız'a geçen günlerde söylemiş, aldığı tepkilerden sonra çok daha fazla üzülmüştü. Kardeşleriyle arasının bozulmasını istemiyordu ama onlara haksızlık yaptığının da farkına varmıştı.
Yağız kaç gündür evde kalmıyor, Efe odasından pek çıkmıyordu. Kendi odasından çıkıp 4-5 gündür yüzüne dahi bakmayan Efe'nin odasına yöneldi.
Kapıyı tıklatıp cevap gelmesini beklemeden girdi. Efe'nin odasına kapıyı tıklatıp girmesi bile büyük bir kibarlıktı onlar için. Birbirlerinin odasına girerken izin alma zahmetine girmezlerdi. Zaten odalarının içinde küçük bir giyinme odası mevcuttu, oranın da ayrı kapısı olduğu için pek bir sorun teşkil etmiyordu direkt girmeleri.
Efe yatağında oturmuş, kucağındaki dizüstü bilgisayarıyla uğraşıyordu. Gözleriyle gelenin kim olduğuna bakıp Yiğit olduğunu fark ettiğinde tepki vermeden işini yapmaya devam etti. Birilerine darılacak kadar ciddiye almazdı olayları fakat aldığı zaman da tam alırdı. Deli dolu bir insandı ama tersi gerçekten çok pisti.
"Kardeşim?"
Yiğit yatakta yanına oturup Efe'ye baktı. Efe ses vermese de dinliyordu onu. Darılmıştı ama zaten insan sevdiklerine darılırdı.
"Efe 5 gün oldu, yetmez mi kardeşim. Bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama gerçekten özledim seni."
Efe başını bilgisayardan kaldırmadan, sesine herhangi bir ton eklemeden konuştu.
"Sen bana 4 yıldır konuşmamışsın kardeşim, 5 gün çok mu geldi?!!"
Yiğit ne söyleyeceğini bilemediğinde sessiz kalıp karşıdaki duvara bakmaya başladı öylece. Efe haklı ve ciddiydi, burayı düzeltmek zor olacaktı.
Koyu gri duvardaki kaykaylar dikkatini çekmiş, öylece onlara dalmıştı. Efe'nin kaykay sevdası odasından belli oluyor, tutkunu olduğu şeyi direkt gözler önüne seriyordu.
Yiğit ağzını açıp bir şeyler söyleyecek oldu ama fikrinden cayıp tekrardan sessiz kalmayı tercih etti. Ne söylese az kalacakmış gibi geliyordu, ne söylese az kalırdı...
Efe ile aralarının böyle olması ikisinin de hiç alışık olmadığı bir şeydi. İkisi de zorlanıyordu fakat ortada çözülmeyi bekleyen bir sorun vardı.
"Efe, ben bu kadar olacağını tahmin edememiştim kardeşim."
Efe bilgisayarını kapattıktan sonra yatağın dibinde duran komodinin üzerine bırakıp Yiğit'e döndü.
O sırada Aras da odaya girdiğinde gelip yatağın diğer ucuna oturup sessizce onları dinlemeye başladı.
"Konu bana söylememen değil Yiğit; asıl konu bana neden söylemediğin. Sen benim gevşeklik edip sırf dalgasına gidip anlatacağımı düşünmüşsün. Al işte bak; gevşeklik yok artık, ciddiyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galatasaray Gibi || Yarı Texting [TAMAMLANDI]
General Fiction0531*******: Aklın yok, keyf ediyorsun. Yiğit: Allah Allah, sen nereden biliyorsun?! 0531*******: Ha yani aklının olmadığını kabul ediyorsun? ••• 0531*******: Sana, beni Galatasaray'dan daha çok sev demiyorum. 0531*******: Beni Galatasaray gibi se...