Yibo 2 kilometrelik yolu koşmayı bitirip eve geldiğinde birkaç saniyeliğine durakladı ve sonunda ciğerlerine temiz hava gitmesine izin verdi. Bu yolu neredeyse haftanın her günü koşuyordu ve daha önce hiç bu derece nefessiz kalmamıştı. O çocuk aklına geldikçe kendine hakim olamamış ve biraz daha hızlanmıştı. Düşünmeden konuştuğuna, daha önce de birçok kez şahit olmuştu, fakat bu sefer farklıydı. Bunu suratındaki alaylı bakışın arkasında, aslında ne kadar da ciddi olduğunu fark ettiğinde anlamıştı. Onunla uğraşıyor gibi değil de ondan gerçekten hazzetmiyor, katlanmaya çalışıyor gibiydi. Yibo, Xiao Zhan'ın ondan gerçekten hoşlanmadığından net bir şekilde emin olmuştu.
Dışarıda birkaç dakika soluklandıktan sonra terli vücudunun kurumaya başlamasıyla iyice ürperdi ve eve girdi. Kapıyı açıp araladığı an içerideki ışığın açık olduğunu fark etti. Aklına gelen ilk şey tabii ki de Xiao Zhan'ın taksiye binerek ondan daha erken eve gelmiş olabileceğiydi fakat anahtarını ona geri vermediğini hatırlayınca bu ihtimal tamamen yerle bir oldu.
"Xiao Zhan." diye seslendi yine de.
Yine çok aşina olduğu bir ses "Benim." diye karşılık verdi. Kız arkadaşıydı.
Yibo bozuntuya vermeden devam etti. "Burada mıydın?" Kapıyı kapatıp içeriye doğru ilerledi.
"Sizin için yiyecek bir şeyler hazırladım. " dedi kız, Yibo'ya gülümseyerek. Güzelce hazırlanmış bir akşam yemeği masasının başında Yibo'ya gülümsüyordu. "Xiao Zhan yok mu?"
"Hayır.." diye karşılık verdi Yibo sinirle. "..artık gelse bile bu masaya oturamaz."
Kız bir adım daha yaklaşıp sevimli bir suratla Yibo'nun yanağını sıktı nazikçe.
Yibo anında yüzünü diğer tarafa çevirdi. "Çok terledim. "
"Ah, sorun değil, duş alıp gelmeni bekleyeceğim. " afallayarak elini çekti ve güzelce gülümsedi yine de. "Kıyafetlerini hazırlamamı ister misin. "
"Ben hallederim. Zaten yeterince yorulmuşun."
"Peki."
Yibo tüm gerginliğiyle duş almak üzere banyoya doğru gitti. Sürekli saati kontrol ediyordu çünkü Xiao Zhan'ın gidebileceği başka hiçbir yer yoktu. Eğer yine başına aptal işler açarsa bu sefer babasının karşısında küçük duruma düşecek olan Yibo'ydu. Çünkü Xiao Zhan asla utanıp çekinecek biri değildi.
Yibo duştan çıktıktan sonra saat çoktan 9 olmuştu. Büyük bir hızla üstünü giydikten sonra saçlarını bile kurulamadan içeri gitti. Evin bu kadar sessiz olmasından Xiao Zhan'ın hâlâ gelmediğini anlamıştı fakat yine de emin olmak istedi.
"O..yani..Xiao Zhan..O çocuk gelmedi mi?"
Kız hayır anlamında kafasını salladı iki yana. Şaşırmıştı çünkü ne olup bittiğine anlam veremiyordu. "Siz ikiniz kavga mı ettiniz?"
Yibo alelade bir şekilde kafasını sallayarak onayladı. "Onu elime geçirirsem...ah, neyse. Sorun yok. Hadi yiyelim."
"Ciddi bir şey olmuş olmalı." diye karşılık verdi, olup biteni gerçekten anlamaya çalışıyordu, ardından Yibo'nun saçlarından kıyafetine damlayan birkaç damlayı fark etti. "Saçlarını iyi kurulamamışsın, hasta olacaksın. "
Yibo bu sefer gülümseyerek biraz da sakinleşmiş bir şekilde omzundaki havluyu alıp saçlarını kuruladı. "Haklısın, O aptal yüzünden hasta olamam."
Kız Yibo'nun duştan çıkar çıkmaz saçlarını bile kurulamadan Xiao Zhan'ı sormak için gelmesine oldukça şaşırmıştı. Mutlaka bir nedeni vardır diye düşündü.. Çünkü Yibo hiçbir zaman mantıksız ve sebepsiz bir şey yapmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black or White [Yizhan] ✅
FanfictionXiao Zhan küçüklüğünden beri sorun çıkarmayı seven bir çocuk olsa da üstü kapatılabilecek şeyler yaptığı sürece ne kadar yaramaz olduğunun hiçbir önemi yoktu. Bir gün, yayılmasına hiç kimsenin engel olamayacağı, çok büyük bir probleme neden olduğund...