Black or White [Yizhan] ✅

BÖLÜM 22

Güneş henüz yeni doğmuştu. Xiao Zhan odada yankılanan alarmı umursamadan uyumaya devam ediyordu ki üşüdüğü için bacaklarını toplayarak iyice sokulduğu şeyin Yibo olduğunu hatırladı. Telaşla gözlerini açtı ve Yibo rahatsız olmadan önce alarmı kapattı. Perdeler kapalı olduğu için odanın içine henüz güneş ışığı girememişti ve Yibo böyle loş bir odada uyanmayı sevdiği için Xiao Zhan da son zamanlarda ona ayak uydurmuştu. Yatakta otururken gözlerini açmaya çalıştı. Dağınık saçları tel tel olup yüzüne düşmüştü. Kollarını olabildiğince yukarı kaldırarak esnemeye çalıştıktan sonra hemen yan tarafında, uyurken kedi gibi küçük hırıltılar çıkaran Yibo'ya baktı. Yanağını yastığa dayamış bir şekilde yatarken, az önce Xiao Zhan oradan kalktığı için kolları boşta kalmıştı ve bu haliyle oldukça sevimli görünüyordu. Xiao Zhan yine onu rahatsız etmemeye çalışarak yavaşça yorganın ona ait olan tarafını kaldırarak yataktan kalktı. Daha havanın yeni aydınlanmaya başladığı bu saatte kalkmasının bir nedeni vardı..

Xiao Zhan hazırlanmayı bitirdiğinde Yibo yeni uyanmıştı.. Daha gözlerini açmayı başarıp ayılamamıştı ki banyoda mükemmel bir şekilde hazırlanan Xiao Zhan'ı görmesiyle tamamen kendine geldi. Xiao Zhan dizi yırtık, siyah, dar pantolonunun üstüne yine belini saran siyah bir t shirt giymişti. Kapıdan onu izleyen Yibo'yu gördüğünde elinde tuttuğu, kısa ve üstündekilere kıyasla biraz daha bol duran taba rengi ceketi giydi. "Nasıl görünüyorum?"

Yibo bir süre hayranlıkla bakmaya devam etti. Xiao Zhan her zaman vücudunu mükemmel gösterecek şeyler giymeyi başarıyordu ama bu sefer Yibo gördüğü şeyin güzelliğine tepki bile verememişti. Belinin kalçasıyla buluştuğu yerdeki kıvrımdan gözünü bir saniye bile ayırmadı. "Ç-çok güzel."

Xiao Zhan saçlarını, yüzünü ortaya çıkaran bir model yapmıştı. Yibo ona iltifat ettiğinde aydınlık yüzünü tamamen Yibo'ya çevirip uzaktan küçük bir öpücük gönderdi.

Yibo kolundaki saate baktı. Her ne kadar okula gitmek istemese de dün Xiao Zhan'a bir söz vermişti ve bugün onu yalnız bırakmayacaktı. Ağır hareketlerle hazırlanırken Xiao Zhan da yatağın hemen yan tarafındaki sandalyede, bacaklarını uzatıp arkasına yaslanmış bir şekilde oturarak Yibo'yu izliyordu.

"Hazırsan çıkalım mı?"

Xiao Zhan o kadar güzel görünüyordu ki Yibo her baktığında nefesinin kesildiğini hissediyordu. Onu alıp sonsuza kadar içinde saklayabilirdi hatta.

"Neden bu kadar süslendin sen?" Yibo sandalyede oturan Xiao Zhan'ı kolundan çekip ayağa kaldırdı. "Okulda nasıl kendimi tutacağım?"

"Bugün neden süslendiğimi bilmiyor musun? Okulla ilgili hiçbir grubu okumuyorsun gerçekten."

"Özel bir şey mi vardı?" Yibo telefonunun nerede olduğunu bulmaya çalışırken Xiao Zhan asık bir suratla onu izlemeye devam etti. Sonunda bulmuştu fakat bu sefer de Xiao Zhan ona engel oldu çünkü bir haftadır Yibo kendini kaybetmiş gibiydi ve bununla ilgili konuşmaları bulana kadar muhtemelen geç kalacaklardı.

Xiao Zhan Yibo'yu kolundan tutarak çekiştirdi. "Boş ver! Okula gidince öğrenirsin."

Yibo tepki bile verememişti. Ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu ve bir haftadır kimse ile iletişim kurmadığı için bu çok da garip değildi. Sorgulamadı ve her zaman olduğu gibi Xiao Zhan'a teslim oldu.

O gün özellikle kampüsün her yeri insan doluydu. Yibo buranın geçen seneden beri ilk defa bu kadar kalabalık olduğunu görüyordu. Kulüpler yol boyunca stantlar kurup eğlenceli etkinlikler hazırlamıştı. Muhtemelen stantlardan birinde, kaybedenin yüzünü renkli kalemlerle boyadıkları bir etkinlik yapılıyordu ve daha şimdiden etrafta yüzü boyalı birçok kişi vardı. Herkes kendi halinde takılıyordu ve kimse Yibo'yu umursuyormuş gibi görünmüyordu. Yibo bu manzarayı gördüğü an bugünün ne özelliği olduğunu anında anlamıştı. Baharın gelişini kutladıkları ve herkesin gece yarısına kadar eğlendiği bu etkinliğe bundan önceki 2 yıl boyunca da katılmıştı. Hatta ilk sene arkadaşlarıyla birlikte küçük bir atıştırmalık standı açıp kendi yaptıkları marinara soslu spagettileri satmışlardı. Yibo mutluluktan ağlayacak gibi duruyordu. Xiao Zhan işaret parmağından tutarak dikkatini çekmeye çalıştı.