Güneşin yüzünü kavurduğunu hissettiğinde elini yüzüne koyarak tenine değmesine engel oldu, Yibo. Aynı zamanda kafasını yan tarafa çevirdiğinde kıvrılmış bir vaziyette kolunun üstünde yatan Xiao Zhan'ı fark etmişti. Kolu uyuşmuştu fakat çekmeyi düşünmedi bile. Güneş yeni doğmuş, kimse daha uyanmamıştı. Kuşların cıvıltısı ve hafif esen rüzgarla hareket eden yaprakların sesi oldukça rahatlatıcı gelmişti. Yibo birkaç saniye yaprakların arasından gökyüzünü izledi. Dün Xiao Zhan ile küs oldukları için berbat geçen bir günün üstüne şu an içine dolan huzurun tarifi yoktu. Kolunun uyuşukluğu bile bozamazdı bu atmosferi. Yine de kimse uyanmadan buradan kalkıp yerde yattıkları için kirlenen kıyafetlerini değiştirmeleri gerekiyordu. Yibo nazikçe Xiao Zhan'ın yüzüne üfledi. Xiao Zhan yüzünü buruşturup yutkunmuştu. Tepkisi Yibo'yu gülümsetecek kadar sevimliydi.
"Xiao Zhan." diye seslendi fakat zaten sadece 2 saat uyumuşlardı ve Xiao Zhan uyanacak gibi durmuyordu. "Uyanmayacak mısın?"
Sonunda tek gözünü açarak karşısındaki manzaraya baktı. "Çok uykum var."
"Biliyorum ama kalkmam gerekiyor. Sen de burada tek başına uyuyamazsın."
Xiao Zhan tek bacağını Yibo'nun üzerine attı, boştaki eliyle de beline sarılarak bedenini onun bedenine yaklaştırmıştı. "O zaman sen de benimle biraz daha kalırsın."
"Diğerleri uyanmadan kalkıp ortalığı kontrol etmem gerekiyor. Dün tüm gece zaten seninleydim."
Xiao Zhan onu umursamadı ve daha fazla sarıldı. "Öyleyse biraz daha."
Yibo Xiao Zhan'ın saçlarının kirlenmemesi için kendi kolunu feda etmişti fakat kendi saçları hâlâ yerdeki toprağa değiyordu. Xiao Zhan güzelce uyurken onun kafası, tüm gece sert ve kirli bir zemindeydi.
"Saçlarım." dedi kısık bir sesle. Xiao Zhan'ın duyması için söylememişti.
"Yıkamana yardım edeceğim." diye karşılık verdi Xiao Zhan. Gözleri hâlâ kapalıydı ve huzurla gülümsüyordu. "Hayır! Kendi ellerimle yıkayacağım."
Yibo önce kendi kendine gülümsedi, sonra da Xiao Zhan'ın yüzüne yapışmış birkaç parça toprağı temizledi. "Sen önce kendini temizle."
"Birlikte temizleniriz."
Yibo sonunda onu birkaç dakika daha uyuması için rahat bıraktı.
"Yibo."
Yibo, Xiao Zhan'ın sesini duyduğunda kafasını ona doğru çevirdi. Xiao Zhan uykusuzluktan kanlanmış gözlerini Yibo'ya dikmişti. "..bugün de beni yalnız bırakacak mısın?"
"Yalnız bırakacak olsam burada seninle olur muydum?" Yibo sinirli bir ses tonuyla cevap verdi fakat dün onu incittiğini hatırladığı an surat ifadesi anında yumuşadı. "Yanından ayrılmayacağım, tamam mı? "
Xiao Zhan tüm sevimliliğiyle gözlerini kırptı birkaç kere. "Bizi rahatsız eden arkadaşlarına kızacak mısın peki?"
"Kızayım mı?"
"Hepsine kız."
Yibo yüksek sesle kahkaha atmaktan çekinmemişti, kendine engel olmaya çalışmadı bile. "Seni üzen herkese kızacağım."
Xiao Zhan büyük bir özgüvenle ayaklanmaya çalıştı. "Gidelim öyleyse." yerinde çırpındıktan sonra ayağa kalkmayı başarmış, sonra da Yibo'yu çekip kalkmasını sağlamıştı.
Geldikleri yolu takip ederek birlikte kampa doğru ilerlediler. Daha kimse uyanmadığı için Xiao Zhan dağınık adımlarla yürüyor, aynı zamanda da Yibo'yu çekiştirerek dikkatini dağıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black or White [Yizhan] ✅
FanfictionXiao Zhan küçüklüğünden beri sorun çıkarmayı seven bir çocuk olsa da üstü kapatılabilecek şeyler yaptığı sürece ne kadar yaramaz olduğunun hiçbir önemi yoktu. Bir gün, yayılmasına hiç kimsenin engel olamayacağı, çok büyük bir probleme neden olduğund...