21.Bölüm: "Kalbe Pranga Vuran Ay Kolyesi"

330 37 16
                                    

Herkese selam!

Hiç vakit kaybetmeden sizi aşağıya bıraktığım şarkılarla ve güzel bir bölümle baş başa bırakıyorum...ツ

Teoman, Bana Öyle Bakma
Duman, Senden Daha Güzel

21

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

21.Bölüm: "Kalbe Pranga Vuran Ay Kolyesi

🌙

Gün batımının şafağında soğuk ayaza çıkan adam, kalbinden usul, usul akan dikenli acıya rağmen gözlerini sımsıkı kapatıp başını arkasında duran kapıya yasladı ve sıkışık bir nefes daha bahşetti yıllardır bir kafesi andıran ciğerlerine. Bazen nefes almak bile o kadar zor geliyordu ki adama, bedenine hükmeden soluksuz saniyeler yüzünden direnci kırılıp eskisi gibi karanlığa gömülüyordu. Rüzgârın ılık vuruşları tenini sıyırıp geçerken yangın gözlerini omzunun üzerine çevirerek sakin bir uyku da olan kıza çevirdi. Kalp sancısına, çocukluğuna. Bu kız adamın kalbiydi, yangınıydı, nefesiydi...

Onda gördüğü her şey, ona huzur katan, şu küle dönmüş organlarını yeniden var ederek yaşadığını hissettiren görünmez izlerdi. Yaşadığını hissettirmek.

Adam bu düşünceyle usulca gülümsedi. Yaşadığı yirmi beş yıl boyunca hiç bu kadar gülmemişti, aslında. Sert ve karanlık bir mizaha sahip olması onu hep soğuk bir adama dönüştürmüş, karşısına yeniden çıkan bu kıza kadar hep de öyle kalmasını sağlamıştı. Ama şimdi her şey çok daha farklıydı, ve çok daha güzel. Bazen o uyurken bile nefesinin bekçisi olmasının da asıl nedeni buydu. Kalbine söz geçiremese de, korkuyordu. Yeniden kaybetmekten, kızın ay tanesini andıran gözlerindeki ışıkta bile bile karanlığa gömülmekten.

Derin bir uykuda olan kızın yanına yaklaşarak yatağa oturduğu sırada Çakır ayak uçlarına yaklaşarak başını çıplak ayaklarına sürterek sert çıkarttığında, sert bakışlarını kediye döndürerek, "Sessiz ol," diye sertçe uyardı. Küçük kedi ona kırılmış gibi yavaşça geri çekildi ve dolabın yanındaki duvar köşesine çöktü. Adam onun bu hâlini kısık gözlerle izlerken, "Hemen de alın, zaten," diye fısıldamasına engel olamadı. Aynı Lina gibiydi bu küçük de. En ufak bir şey de gözlerine bir hüzün oturuyor, boğazına bir düğüm atılmasına neden oluyordu. Adamın bakışları mışıl mışıl uyuyan kıza çevrildiği sırada gözleri yatağa dağılan saçlarına takıldı. Öyle narin ve güzeldiler ki. Bazen okşamaya bile kıyamıyordu.

"Okşamaya kıyamadığım saçlarınken, gözlerine bakarak seni yangınıma atmaya nasıl kıyabilirim.."

Sözler dudaklarından firar ettiği saniyelerde kalbine sıkışan kelimeler, yanaklarını içe çökertti. Bakmaya bile kıyamamak normal miydi? Yoksa gözlerinde gömülmek isteyip de nefesini biraz daha hissetmek için yaşamak arzusu? Adam gözlerini kapattı, o güzel kokuyu soludu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Martıya Âşık KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin