19.Bölüm: "Fırçanın Bulandığı Ölü Boyalar"

193 33 9
                                    

Selam!

Yeni yeni çok yeni bir bölümle geldim.! ツ

Keyifle okuyunn...ღ

Bendis, Ay Tanrıçası demek.

"Zehrimin üzerinde bir yaşam vardı; beni öldüğü an, büyük bir yok oluşa itebilecek kadar büyük bir yaşam

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Zehrimin üzerinde bir yaşam vardı; beni öldüğü an, büyük bir yok oluşa itebilecek kadar büyük bir yaşam. Hissediyordum, nabzıma sürtünen boyalardan bir adam ortaya çıkıyordu. Ve o adam, ölüm meleğinin bile yanında boyun eğdiği, Ezel Fatih Koral'dı."

♪Billie Eilish|Ocean Eyes♪

19.Bölüm: "Fırçanın Bulandığı Ölü Boyalar"

Aşk.

Batan bir gemiye bile bile binmek ve ölümü hissetmek gibiydi.

Onun için her şeyi bilmek ve bildiğin halde yapmak.

Dıştan görünüşü intihar süsü veren bir duygu, içten içe yaşam veriyordu.
Delice yaşamak, onunla sonu görmek, için.

Onu bulduğum gün, hayatımdaki her şeyin bir bataklıkta olduğu, sıradan günlerden biriydi sadece. Ama onu gördükten sonra sıradan geçen her günüm bir boşluğa düşmüştü ve sebepsizce kendime baktığım aynada uzun gidişler yaşamıştım. Sanki içimde bir yerlerde tamamlanmamış yapboz parçaları birleşmek istiyordu, ancak bir türlü birleşemiyordu.

Şimdi ise tam olarak böyle hissediyordum.

Nihayet tamamlanmış bir yapboz gibi.

Ve geç olsa bile anlamıştım.

Eksik olan yer, ona aitti.

Saçlarıma vuran rüzgârın yumuşak dokunuşları tenimi ürpertiyordu, içimi her defasında ürperten kokusu gibi. Ağlamaktan harap olmuş gözlerimi arabanın akıp gittiği yoldan çekip ona çevirdim.

Kaşlarının çatıklığı alnında oluşan kırışıklıklara meydan okur gibi sıkı sıkıyaydı. Yola odaklanmış bakışları sert bir kayayı andırmıştı, bir an bana. Onu saatlerce, günlerce hatta sonsuza kadar böyle sessizce izleyebileceğimi söyleyen kalbim, ondan bana geçen huzuru derin derin soluyor, çektiği her nefeste ise yaşamı hissetmemi sağlıyordu.

Onun için en içimde hissettiğim üç harflik kelimeyi yüzüne haykırıp, tekrardan sessiz bir kuyuya kapatmak istiyordum ama bunu ne yapmaya ne de söylemeye cesaretim vardı. Bende kapağı kapalı bir kutuda bunu saklamayı tercih ettim. En azından cesaret bulana kadar.

"Bana böyle bakmaya devam edersen eğer her an sağa çekebilirim, Lina."

Sesini duyduğum an, kalbime doğru inen bir kelebeğin can çekişen hareketini buram, buram hissettim.
Yapmaması gereken şeyler, olmaması gereken şeyleri doğuruyordu.

Martıya Âşık KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin