01 | Return the Hogwarts

2.1K 129 46
                                    

Oberon Lovegood için önerileri bekliyorum çünkü çok arada kalmış durumdayım. Help.

•••

Sirius ile aramızda sadece 10 ay vardı. Orion ve Walburga Black hızlıymış, ha? Bundan şikayetçi değildim elbet. Çoğu kişi aynı dönem okula gittiğimiz için bizi ikiz zannediyordu ve bizde düzeltmiyorduk. Sadece sık sık aynı soruyu duyuyordum. "Neden ailendeki tek sarışın sensin?" Genler...

Hogwarts'a başlayacağımız yıl Sirius ikimizinde Gryffindor'a gideceğinden emindi. Hatta sık sık annemin bunu duyunca yüzünün gireceği hali görmek istediğini söylemişti. Ona bir şey dememiştim ama ben sonucu her zaman biliyordum. Ben bir Slytherin kızıydım. Tam anlamıyla. Şapka sonucu açıkladığında Sirius uzun süre kendine gelememişti. Şapkanın yanlış karar verdiğini söyleyip durmuştu. Bu binadan neden bu kadar çok nefret ettiğini hiçbir zaman anlayamamıştım çünkü ben binamı seviyordum. Sadece herkesin bu binayı görmek istediği gibi görmeye çalıştığını ve bazı öğrencilerinde bu görüşlere kendilerini uydurmaya çalıştığını düşünüyordum. Mulciber ve Avery aptalları gibi.

Gözlerimi Hufflepuff öğrencisi bir kızla uğraşan ikiliden çekip tartışan aileme döndüm. Sirius'a asla uymayacağı kurallar koymaya çalışıyorlardı. Aslında kural koymasalar Sirius'un yıkmak için delicesine zevk aldığı bir şey olmayacaktı ve istedikleri gibi daha sorunsuz bir sene geçirecekti. Bazen ailenin en zekisi olmak yorucuydu.

"Cassiopeia." Annemin sesiyle gözlerimi ona çevirdim. Her zamanki soğuk ifadesiyle bana bakıyordu. "Konuştuğumuz konuyu unutma." Dişlerimi sıkmamak için kendimi zor tutarken önüme döndüm ve babama veda edip trene bindim. Daha fazla annemle muhattap olmak istemiyordum. "Annem hangi konudan bahsediyordu?" Gözlerimi devirip omzumun üzerinden Sirius'a baktım. "Dedikodu yapmayı kes, Black." Birbirimize sataşmak için bazen resmi davranırdık ve bu sebepsizce komiğimize giderdi. İkimizde gülmeye başladığımızda Sirius beni durdurdu ve bir kompartmandan içeri girdi. Ah... İşte buradalardı.

   Sirius tek tek arkadaşlarıyla sarılırken kafamı içeri uzatıp selam verdim. James gülümseyerek "Nasılsın Cassiopeia?" diye sorduğunda göz ucumla kardeşime baktım. "Sirius'un yan odamdan gelen horlamalarını dinlemeyeceğim için gayet iyiyim." O sinirle bana bakarken üç arkadaşı gülmeye başlamıştı bile. James kahkahaları arasında "Dostum kardeşine bayılıyorum." dedi. Slytherin olmama rağmen normal davrandıkları tek kişiydim. Regulus ile bile muhattap olmazlardı. Bana biraz fazla ukala gelen bir ekiplerdi ama zaten Sirius görüp görülebilecek en ukala büyücüydü.

"Saçların uzamış." Gözlerim tekrar James'e kayarken kızarmadığımı umdum. Biri benim hakkımda bu tip bir konuşmaya girince kim olursa olsun kızarmak gibi lanet bir huyum vardı. Ama bu kişi James olduğunda sebepsizce daha çok kızarıyordum. Ve hayır. Ona aşık falan değilim. "Uzun saç sana yakışıyor." Boğazımı temizleyerek teşekkür ettim ve göz ucumla Sirius'a baktım. Gözlerini kısmış arkadaşına bakıyordu. "Neyse ben gideyim. Hoşça kalın." Kompartmanı geçer geçmez önce boğuşma sesleri sonra da Sirius'un sesi duyuldu. "Kardeşime asılma Çatalak!" Başımı iki yana salladım. Asla uslanmıyordu. "Kibarlık yapıyordum aptal herif!"

Sonunda bizimkilerin nerede oturduğunu bulunca içeri girdim. "Selam." Cornell Greengrass bana bakarak gülümsedi ve elindeki kitabı kapattı. İkiz kız kardeşi Georgia ise ileri atılıp bana sarılmıştı. Sessizce selamlaşmamızın bitmesini bekleyen Oberon Lovegood ise biz susunca bana bakmayı kesip kaldığı yerden uyumaya devam etmişti. Evet biraz bağımsız bir gruptuk.

Georgia yol boyunca yazın olanları anlattı. Ayaklı gazete gibi olduğundan dolayı okulda kimler neler yaptı onları bile biliyordu. Hayali Gelecek Postası yazarı olmaktı ve bu yetenekle bunu başaracağına emindim. Okula geldiğimizde ikizlere önden gitmelerini söyleyip Oberon'u uyandırmaya çalıştım fakat beni umursamadı bile. "Trenle geri dönmek mi niyetin? Sana diyorum Oberon, uyan!" Kolunu sarsan elimi bileğimden tutarak kendine çektiğinde yüzlerimiz arasında neredeyse boşluk kalmamıştı. Şaşkınca ona bakarken gözlerini açtı ve dikkatle gözlerime baktı. Nefesi yüzümü yalayıp geçiyordu. "Seni özlemişim Lyra." İkinci adımla seslenmesi sebepsizce ürpermeme sebep olmuştu. Hala çok yakındık ve öylece birbirimize bakıyorduk. Bileğimi yavaşça kendi göğsünün üzerine bıraktıktan sonra saçımı kulağımın arkasına ittirdiğinde geri çekilip derin bir nefes aldım. "Dalga geçmeyi kes ve kalk."

Black's SisterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin