02 | That Place and That Tree

1.4K 101 57
                                    

Minik not: Sirius ve Cassy 4. senelerinde ve Regulus 2. senesinde. Giriş bölümünde bunu belirtmiştim aslında ama unutulmuş olabilir. Reg'in hala minicik olduğunu bilin istedim dnnddk

Sessizce yemeğimi yerken bir yandan da boş gözlerle sosis tabağını izliyordum. Üç gündür Robert ile olan konuşmamı düşünüp duruyordum. "Cassy?" Koluma dokunan elle gözlerimi kırpıştırarak sağımda oturan Regulus'a baktım. O ne zaman gelmişti? "Neyin var?" Başımı iki yana sallayarak gülümsedim. "Hiçbir şey kardeşim, dalmışım." Cümlem biter bitmez kaşlarını daha çok çatmıştı. "Evet kesinlikle iyi değilsin." Gülerek ortamı değiştirmeye çalıştım. "Bu da nereden çıktı? Ben iyiyim Reg. Sadece uykusuzum." Kirpiklerinin altından, bir süre dikkatle beni inceledikten sonra başını tabağına çevirdi. "Değilsin. Normalde sana iyi olup olmadığını sorduğum an benimle uğraşmaya başlardın. Şimdiyse sadece soruma cevap verdin. Beni küçük görüp hiçbir şeyin farkında değilmişim gibi davranmayı bırak Cassy. Farkındayım."

Farkındayım derken neyi kastediyordu? Ciddileşen yüzümle sessizce ona bakmaya devam ettiğimde göz ucuyla bana bakıp hemen önüne geri döndü. Eli ensesindeki saçlarına gittiğinde gözlerimi kapattım. Bu ne zaman gizlice bir şeyler yapmış olsa stresten yaptığı bir haraketti. Ya da benim kızacağım bir şey...

"O akşam sizi duydum... İstemediğin kimseyle evlenmek zorunda değilsin Cassy! Ben seni korurum!" Gözlerimi açıp hızla ellerimi yanaklarına koydum. "Sessiz ol. Bunu kimse bilmemeli tamam mı? Sirius bile." Mavi gözleri hafif sulanmış halde bana bakarken başını sallayarak beni onayladı ve ben de kendimi tutamayıp ona sarıldım. Küçük erkek kardeşim ablasını korumak istiyordu yani öyle mi? Sanırım cidden büyümüştü.

   "Seni seviyorum Reggy. Ama büyük olan kardeş benim ve koruma görevi de bana ait. Sen sadece her zaman yanımda olmaya devam et yeterli." Siyah saçlarını koklayarak sevgiyle öptüğümde gözleri iyice yaşlarla dolmuş haldeydi. Yanaklarını okşarak sıcak bir şekilde gülümsedim. "Seninle ne kadar uğraşırsam uğraşayım... Bunu asla unutmamalısın. Ben senin ablanım ve senin için yapamayacağım bir şey yok. Beni düşündüğün için teşekkür ederim ama bir daha benim için endişelenmeni istemiyorum." Başını sallayarak beni onayladığınsa son kez saçlarını öptüm ve tabağıma geri döndüm. Kendimi gerçekten toparlamam gerekiyordu.

    "Cassy, bahçeye çıkalım mı?" Cornell'in sesi ile ona baktım ve gülümseyerek ayağa kalktım. "Neden olmasın?" Georgia ve Oberon bu sabah geç kalmışlardı. Uykucular. Cornell ile sessizce bahçede yürürken açık hava şimdiden bana iyi gelmişti. "Birkaç gündür durgunsun. Bir sorun mu var?" Cornell'in anlayışlı sesiyle hafifçe gülümsedim. Her zaman konuşarak beni rahatlatırdı. O, arkadaş grubumuzdaki sırdaşımdı diyebiliriz.

"Annemle ilgili olduğunu söylemem yeterli mi?" Gülerek başını salladı. "Evet, yeterli oldu." Ne demek istediğimi iyi biliyordu çünkü annemle olan 'gayet sıradan' bir sohbetime tanık olmuştu. Ve o sohbette annem arkadan büyüler fırlatmakla meşguldü. "Anlatmak istersen dinleyeceğimi biliyorsun." Omzumla yavaşça ona vurdum. "Anlatmak istersem geleceğim ilk kişinin sen olduğunu biliyorsun." Ve... bu doğruydu. Kesinlikle ilk Cornell'e anlatırdım.

"Günaydın Cassy." James'in sesi ile yürümeyi kesip etrafa baktım ama yoktu. Yanlış mı duydum diye Cornell'e döndüğümde elleri cebinde hafif bir gülümsemeyle yukarı baktığını fark ettim. Kafamı kaldırdığımda ise işte oradaydı. Sanırım Potter sabahları ağaçlara tırmanmayı seviyordu. "Ne işin var orada?" Uzandığı ağaç dalından bir bacağını aşağı sarkıtmış, sırtınıda gövdeye yaslamıştı. "Gözlem yapıyorum. Okulun tek eğlence kaynağı olmak kolay olmuyor." Ukala sesi gözlerimi devirmeme sebep olurken kollarımı göğsümde birleştirdim. "Mütevazi olma." Cornell hafifçe gülerken James göz ucuyla ona ters bir bakış atıp boğazını temizledi ve tekrar bana baktı. "Ben bir beyefendiyim Cassy. Mütevazi olmak kanımda var." Başımı iki yana salladıktan sonra Cornell'in koluna dokundum. "Hadi geri dönelim." Beni onayladığında arkamızı dönüp gidecektik ki dönüp tekrar James'e baktı. "İnerken dikkat etmeni öneririm. Pek sağlam bir yerde gibi durmuyorsun." James ukala bir şekilde güldüğünde okula doğru bir adım atmıştık ki, aniden önümüze inmesiyle durduk. Pekala, inmek derken düşmesini kastediyorum.

Black's SisterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin