Aniden odama dalan Sirius'a sinirle baktım. Kapı çalmanın ne demek olduğunu bir türlü öğrenememişti. Öfkeyle yanıma gelip işaret parmağını bana doğrulttu. "Cassy! Sana mektuplarımı kurcalama demiştim!" Öfkem yerini zevke bırakırken hafifçe gülümsedim. Onu sinir etmek hoşuma gidiyordu. "Sevgilin ile özleminizi yarın Hogwarts'a döndüğümüzde giderirsin Sirius." Ellerini yumruk yaparken çattığı kaşlarıyla bana baktı. "James benim sevgilim değil! Defalarca söyledim!" Kendimi tutamayıp kahkaha attım ve o odamdan çıkarken arkasından bağırdım. "Ben anlayışlı bir kardeşim Sirius! Gizlemene gerek yok!"
Kapının önünde dikilmiş bizi dinleyen Regulus kaşlarını kaldırarak bana baktı. "Onu kızdırmak gerçekten hoşuna gidiyor değil mi?" Tek kaşımı kaldırarak ona karşılık verdim. "Seninle uğraşmakta öyle küçük kardeşim." Hızla odasına kaçarken kıkırdadım. Soğuk yapılı Black ailesinde eğlenecek bir şeyler olması güzeldi.
Annemin aşağıdan seslendiğini duyduğumda gözlerimi devirerek ayağa kalktım. Walburga Black görüp görülebilecek en sert mizaçlı anne olabilirdi. Aşağı inerken duyduğum sesler yüzümü buruşturmama sebep oldu. Nefret ettiğim kuzenim anlaşılan yine bize gelmişti. En azından onunla aynı yıllarda Hogwarts'ta olmadığımız için minnettardım. Oturma odasına girince gözleri beni buldu ve yüzüne yine o deli gülümsemesini yerleştirdi. "Sevgili kuzenim Cassiopeia. Nasılsın?" Karşısındaki koltuğa otururken ona gülümseme zahmetine girmedim. Haz etmediğim herkes tarafından bilinen bir gerçekti. "Seni görene kadar iyi sayılırdım." Gülümsemesi kaybolurken öfkeli gözleriyle beni süzdü. Kardeşlerini çok sevsem de ondan iğreniyordum. Deli olduğunu niye kimse kabul etmiyordu?
"Cassiopeia! Kuzenin Bellatrix ile doğru konuşmalısın." Annemin uyarıcı sesiyle gözlerimi pencereden dışarı diktim. Bu sana itiraz etmeyeceğim ama özür de dilemeyeceğim demekti. Neyse ki sevgili annem(!) beni anlayıp hemen konuyu değiştirdi. Evdekiler hakkında konuşurlarken hafifçe gülümsedim. Sanırım bugün herkesi sinirlendiresim vardı. Gözlerimi Bellatrix'e dikerek sözünü kestim. "Kocan nasıl Bella?" Sanki ona lanet fırlatmışım gibi irkilip bana baktı. Saldırmak istediği her halinden belliydi fakat annem burada olduğu için kendini tutuyordu. İstemsizce gülümsemem büyüdü.
Bellatrix yaz başında Rodolphus Lestrange ile evlenmişti. Okul zamanından beri nefret ettiği biriyle evlenmek onun için cehennemin ta kendisiydi. Zira delirmiş olan kuzenim, Lord'a aşıktı ve onunla evleneceğini sandığı bir hayal dünyasında yaşıyordu. Evlenmeden önce çok olay çıkarmıştı fakat engel olamamıştı. Black ailesi size belirli bir yaşa kadar kendi safkan eşinizi bulmak için izin verirdi. Ama eğer o yaşa kadar onların kriterlerine uygun birini bulamazsanız, onların istediği kişiyle evlenmek zorunda kalırdınız. Bu kuzeniniz bile olabilirdi çünkü önemli olan tek şey güçlü safkanı korumaktı. İğrenç...
Aklıma küçükken Sirius ve Narcissa'yı ilerde evlendirmeyi düşündükleri gelince kusma isteği ile doldum. Neyse ki Sirius Gryffindor'a seçilip 'isyankar' bir büyücü olmuştu ve bu ihtimaller hemen yok edilmişti. Zaten Narcissa ilk yılında kendini Malfoy oğlanına kaptırmıştı. Biz ikinci sınıfa başladığımızda o son senesindeydi ve geçen yaz Lucius Malfoy ile nişanlanmışlardı. Black ailesinde mutlu bir evlilik yapacak nadir kişilerdendi. Andromeda ise sevdiği adamla evlenmek için evi terk etmişti. Muggle doğumlu biri ile evlenmesi büyük bir sarsıntı yaratmıştı. Sonu ise aile duvarından silinen resim olmuştu. Şimdi adını anmak bile yasaktı.
Bellatrix sıkılı dişleri arasından "Bana böyle davranmaya nasıl cürret edersin?" dediğinde düz bir şekilde ona bakmaya devam ettim. Onun bu deli halleri beni korkutmuyordu. Sirius olsa onun daha çok üzerine giderdi ama ben tadında bırakmayı severdim. "Sadece kocanı sordum. Sinirleneceğini tahmin etmemiştim." Ayağa kalkıp anneme baktım. "Sanırım Cissy bahçede. Ben onun yanına geçiyorum." Arkamda öfkeli bir Bellatrix bırakıp bahçeye çıktım. Tahmin ettiğim gibi Cissy çimenlere uzanmış gökyüzünü izliyordu. Yanına oturduğumda göz ucuyla bana bakarak güldü. "Yine onu kızdırdın değil mi?" Omuz silktiğimde daha çok gülmeye başladı. Bana her zaman bir abla gibi davranırdı. Bu yüzden en çok onu severdim. Ama Sirius'a sorarsanız Cissy aptal bir kızdan başka bir şey değildi. Onun sevdiği Andromeda idi.
"Hogwarts nasıl gidiyor?" Gülümsedim ve bende gökyüzüne baktım. "Oldukça iyi. Hayatım boyunca orada yaşamayı isterdim." Derin bir nefes alıp gözlerini yumdu. "Bende oraya dönmek isterdim. Huzur vericiydi." Bir süre sessizce oturduk ve güneşin tadını çıkardık. Daha sonra kendini tutamamış olacak ki "Görmeyi merakla beklediğin biri var mı peki?" dedi muzip bir sesle. Kendimi tutamayıp kahkaha attım. "İki birbirinden beter erkek kardeşe sahibim Cissy. Sirius diğer binalardaki çocukları engellerken, Regulus Slytherindekilere bulaşıyor. Sessiz durduğuna bakma. Sinirlenince çok farklı birine dönüşür." Doğruydu. Ne zaman birinin benden hoşlandığını duysam o hafta içinde iki kardeşimden biriyle kavga etmiş olurdu. Bende birilerine hiç o gözle bakmayı düşünmediğim için herhangi bir yakınlaşmam olmamıştı. Cissy gülerek bana baktı ve "Sen birini sevdiğinde ne yaparlarsa yapsınlar engel olamayacaklar. İnan bana." dedi. Bu konularda çokta istekli değildim ama sesimi çıkarmadım. Dördüncü sınıfa başlayacaktım. Bu işler için pek acelem yoktu.
"Kim kimi sevecekmiş?" Arkamızdan gelen Sirius ile gözlerimi devirdim. "James ve senden bahsediyorduk." Yerden yolduğu çimleri sinirle bana atarken sırıttım. Cissy ise yattığı yerde doğrulup bize baktı. "Şu şakayı kes artık." Sirius saçımı çekince ona aynı şekilde karşılık verdim. Onun da saçları uzundu ve acıyla bağırıyordu. İkimiz boğuşurken Cissy ise hem gülüyor hem de bizi ayırmaya çalışıyordu. "Narcissa. Gidiyoruz." Gözlerim kapıda durmuş bize bakan deli cadıya kaydığında onunda bana baktığını gördüm. Nefret dolu bakışları umrumda mıydı? Elbette hayır! Cissy'e oturduğum yerden el sallarken o da aynı şekilde karşılık vermiş hızla Bella'nın yanına gitmişti. Aniden tekrar saçıma asılan elle sıkıca gözlerimi kapattım. "Kaçmalısın kardeşim." Ve çok sevgili annem bağırana kadar bu kovalamacaya devam ettik.
•••
2 yıl sonra
Camdan dışarıya bakarken hiçbir şey hissedemez haldeydim. Hayatım resmen boka batmıştı ve kutuluş yoktu. "Cassy." Onun titreyen sesini duyduğumda gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım ve kendimi toparlamaya çalıştım. Güçlü ve kararlı gözükmeliydim. Fedakarlık yapmak zorundaydım.
Arkamı döndüğümde bana ıslak gözleriyle baktığını fark etsem de tepki vermedim. "Gidiyor muyuz?" Başını sallayarak beni onayladıktan sonra boş koridora bir bakış atıp yanıma gelmişti. "Bunu yapmak zorunda değilsin." Zorundayım kardeşim. Ailemiz için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black's Sister
Fanfiction• Ailesi için yapamayacağı şey olmayan bir cadı, sizce bir şeyleri değiştirebilir mi? • Cassiopeia Lyra Black Kitaplarda bahsedilmeyen 3.kardeş İki kardeşin, Sirius ve Regulus'un, arasındaki köprü ve belki de tek kalkan. Onu seveceğin...