4.

5.9K 120 22
                                    


Gri hareleri bir bana birde yerdeki Emirhan'a bakıyordu. Kedi gözlerini görmem aklıma, Medusa'nın taşa çeviren gözlerini getiriyordu. Taşa çevirmiyordu ama insanın aklını karıştırıyordu. Ve emindim ki kafasının içinde şeytanlar dans ediyordu.

Kapüşonlum az önceki olaydan açılmış olmalıydı ki kapatıp arkamı dönerek okula girdim. Kantine girdiğimde boş olmasıyla kahve ve çikolata alıp sınıfa çıktım.

Kesinlikle on sekiz yaşında bir çocuğa benzemiyordu. Gerçi dün arabayla gelmişti. Ehliyeti vardı ki sürüyordu. Sürekli karşılaşmamız saçma ve can sıkıyordu.

Kafamdaki saçma düşünceleri atıp sırama kuruldum. Tanımadığım bir adamın beynimi kemirmesinin gereği yoktu.

Çikolata ve kahve aynı anda bittiğinde zil çalmıştı. Boş sınıf yavaş yavaş dolarken Emirhan mahcupca yanıma geldi. Az önce bütün insanların içinde rezil etmiştim. Ne diye geldiğini anlamamıştım.

"Dün söylediklerim için özür dilerim. Bir an kendimi kaybettim ve az önce sana o şekilde yaklaşmamalıydım" dediğinde gözlerime bakmak yerine yere bakıyordu. Sesi ve davranışı samimi gelmişti.

"Önemli değil. Bende hatalı sayılırım. Kusura bakma" dediğimde gülerek bana baktı. Gülümsemeye çalışsamda pek beceremedim. Zoraki gülmek benim için çok zordu.

"Tamam o zaman hallettiğimize göre çıkışta bir şeyler içelim mi?" Heyecanlı sesi sesine kaşlarımı kaldırdım. Şuan bana çıkma teklifi mi ediyordu? Kalbim korkuyla çarptı. Cevap vereceğim sırada hocanın gelmesi ile tenefüste konuşuruz deyip sırasına ilerledi.

Yüzümü buruşturup çantamdan eskiz defterimi çıkarıp çizmeye başladım. Hiçbir zaman bir erkekle çıkmak gibi bir düşüncem olmamıştı. Hayal dahi etmemiştim. Çünkü insanlar ya beni küçümserlerdi yada dalga geçerdi. Belki de amacı farklıydı.

Başımda dikilen Emirahan'la sıçrayıp defteri kapattım. Kaşlarımı çatıp gülen suratına baktım. Gülen suratını görünce için daraltıyla doldu. Garip bir şekilde sinirimi bozuyordu. Corut bitmişti bu başlamıştı.

"Gelemem benim sevgilim var" diyerek bir şey demesine izin vermeyerek sınıftan çıktım. Yalan söylemekten daha iyi gibi gelmisti. En azından sevgilim olduğunu düşünüp yanıma yaklaşmazdı.

Kalabalık koridorda beni görenler değmemeye çalışarak yanımdan geçiyorlardı. Bana değdikileri anda onlara hastalık bulaştıracağımı düşünüyor olmalıydılar.

Derin bir nefes alıp bahçeye çıktım. Okulun arkasında beş altı tane ağaç vardı ve orayı pek kimse bilmezdi. Adımlarımı hızlandırdım. Çimene pantolonumun kirlenmesini umursamayarak oturdum.

Karşımda kocaman gri duvar vardı ve üzeri telliydi. Gece gelip bu duvarı spreyle resim çizsem yakalanır mıydım? Diye düşünürken sigarayı dudaklarımın arasına koyup yaktım.

Çoğu erkek kadına sigarayı yakıştırmadığını biliyordum. Çoğu kadında yakıştığı için içmiyordu. Dertlerin bu maddeyi içince son bulacağını sanıyorduk. Daha dogrusu sigara içersem geçer diye kendimizi şartlamıştık. Bir insana tutunur gibi nitokine tutunuyorduk. Kesinlikle yaptığımız şey yanlıştı. Yanlışlar her insanı çekerdi. Kural buydu.

Sigarayı atıp okula doğru adımladım. Sınıfa girdiğimde hoca yoklamayı alarak gitti. Dersin boş oluşuna sınıftakiler tezahürat yapıyordu. Onları umursamadan kantine indim.

Kahve alıp arkamı döndüğümde kedi gözlü adam arkadaşlarıyla oturuyordu. Beni fark etmemişti. Gözlerim kantinde dolandığında iki masa ötede Corut tek başına oturuyordu. Bir tane daha kahve alıp Corut'un yanına ilerledim.

"Aman tanrım! Gözlerim bana bir oyun mu oynuyor?" Deyip elimdeki kahveyi aldı.

"Abdurrahman abartma" deyip kahveden yudum aldım. Çok fazla uykusuz kaldığım için kahveden asla uzak duramıyordum. Kafeinin bağımlılık yapıcı özelliği tarafından bağımlı olmuştum.

"Hesna lütfen bana Corut der misin? Ve sabah Emirhan'a yaptıysan yarım saat kendine gelemdi" konuşmasını dinlemek yerine kedi gözlü adama bakıyordum. Biçimli kaşları çatılmış telefonuyla ilgileniyordu.

"Atlas Tuna Deniz" yanımdan gelen sesle anlamsızca Corut'a baktım. Dün bu ismi duyduğumu hatırladım. Hatta kız bu adamla sevgili olmak istiyordu.

"Ona sakın karışma Hesna" sesi uyarı doluydu. Bu uyarısı beni meraka sürüklemişti.

"Neden?" Tuna'ya tekrar bakmıştım. Onun hakkında konuştuğumuzu anlamış gibi bana bakıyordu. Yutkunup sandalyemi çevirdim. Düşünmeden hareket edişim uyandırmış olsada sırtıma istediği kadar bakabilirdi.

"Çünkü o benim yada sabah ki çocuk kadar normal degil. Kötü işler peşinde" bana doğru eğilmiş kısık sesle konuşmuştu.

"Sende pek normal değilsin Corut" dedim gülerek. Kötü işlerle uğraşması beni ilgilendirmezdi. Tıpkı normal olup olmaması gibi.

"Tamam Hesnacığım. Ben normal olmadığımı iki saniye unutmuşum. E tabiki bu tip normal olunmayacak kadar yakışıklı" cümlesinin sonunda öpücük attığında tebessüm ettim. Corut beni gülümseten insanlardan biriydi.

"Corut sen akıllanmayacaksın değil mi? Biz senin etrafında katilin kızı dolaşın istemiyoruz" sesi yüksekti hemde herkesin duyabileceği kadar. Corut'un gözleri mahcupca bakarken derin bi nefes alıp ayağa kalktım. Hiçbir zaman beni korumazdı. Beni korusa kendiside dışlanacağının farkında olmalıydı. Korumasına ihtiyacımda yoktu ama bana iyi davranıp ezilmeme izin vermesi saçma geliyordu.

Eda'ya döndüğümde kollarını çaprazlamış bana bakıyordu. Yüzümü buruşturup " Eda benimle uğraşmayı ne zaman keseceksin?" Dedim. Onunla uğraşmak gerçekten zordu. Bir keresinde söylediğim cümleyi beğenmemiş saçlarıma yapışmıştı. Ben ise güzelce dayak yiyip suçum olmamasına rağmen okuldan uzaklaştırma almıştım. Tabii o zamanlar fazla toy ve savunmasısızdım.

"Hesna ben seninle uğraşmıyorum ki ben senin kim olduğunu hatırlatıyorum" deyip Tuna'nın masasına adımladı. Tuna kedi gözlerini Eda'ya diktiğinde olduğum yerde durdum.

Gitsem duyacaklarım benim canımı yakmazdı ama gitmedim. Benim canım hep yanar ve kabuk bağlardı. Kimse o yaranın iyileşmesinde izin vermezdi. Ard ardına aldığım darbeler ruhumun en ücra köşelerinde çürükler oluşturmuştu. O çürükler ortaya çıksa küf kokusu bu berbat ama garip şekilde içine çeken semtte yankılanırdı.

Ölümün Kıyısındaki Kız +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin