11.

4.5K 97 4
                                    

Sıkılmış şekilde bacaklarımı kaşıyıp televizyondan Efkan'nın ne yaptığını seyrediyordum. Bu eylem neredeyse on beş dakikayı geçmiş olmalıydı zira sinir kat sayım nirvanaya ulaşmak üzereydi.

Üzerindeki beyaz gömleğinin manşetlerini dirseğine kadar sıvamış ve gömleğin uçları kumaş pantolonundan sarkıyordu. Bu haliyle iş adamı gibi gözükse de dün geldiği haliyle tam zıtlık oluşturuyordu.

Cevap vermeyeceğimi anlamış bir daha da konuşma girişimine bulunmamıştı. Gitmesi benim için iyi olacakken, onun yaptığı telefondan birileriyle mesajlaşmaktan başka bir şey değildi.

Evimde -ki belinde bulunan silahı görebiliyordum - tanımadığım bir adam vardı ve ben sakin sakin onu izliyordum. Oldukça saçma olan bu duruma yüzümü buruşturdum.

"Kartlarını açık oyna Efkan Beyoğlu" diyerek ayağa dikildim. Yara almaktan asla gocunmazdım çünkü yaralarıma derman olacak tek insan bendim. Şimdi düşsem bile ayağa kalkacak cesaret ve kararlılık benim hamurumda vardı.

Telefonu indirerek yüzünde ki yarım gülüşle beni alayla süzdü. Onun bu tavırları açlıktan kıvranan midemi bulandırmaya yetiyordu.

"Küçük Hesna, dün beni gördüğünde küçük dilini yutacaktın. Bugün pek cesaretlisin. Acaba bu cesaretlenmenin sebebi Tuna olabilir mi?" Sorusuyla gözlerimi kısıp onu süzdüm. Atlas Tuna'dan bahsediyor olmalıydı. Beni takip ediyor olsa Atlas onu da yakalar diye düşündüm. Beni takip etmiyorsa nereden bilirdi ki kimin yanında olduğumu?

"Efkan kartlarını açık oyna derken benden ne istediğini öğrenmek açısından öyle demiştim. Ayrıca beni takip mi ediyorsun?" Sesim kızgın çıkmış olsada ikimizinde umrunda değildi. Dikildiğim yerde kımıldayarak kalktığım yere tekrar oturdum. Ani hareketlerimi durdurmam gerekiyordu.

Bu yabancıdan ilk başta çok korkmuş olsam bile dün beynime saldığı yılan ile tanışmıştım. Ondan hala korkmam boyun eğebileceğim anlamına gelmiyordu. Beni kıran insanlara fiziksel şiddet uygulayamıyor olsam bile zehirli dilimi kullanıyordum.

"Ah! Hesna o kadar toy ve zehirlisin ki senin zehrini üzerime akıtmana bayılıyorum" konuyla alakasız kurduğu cümleyle gözlerimi sımsıkı kapatıp açtım. Benimle kedinin fareyle oyun oynaması gibi oynuyordu ve ben buna gayet izin veriyordum.

Çığlık atıp polis diye bağırmak geldiğinde aklıma sonuçlar aynen su şekilde gözlerimde belirdi. Komşular toplanır, polis gelir büyük ihtimal bizi karakola götürürler, ifadelerimizi alıp karşımdaki adam serbest kalırdı.

"Çok konuşup, boş konuşuyorsun. Ne istiyorsun benden?" Diyerek bağırdım. Ellerimin ve ayaklarımın sinirden titrediğini hissettiğimde sakin olmaya çalıştım. Her sinirlendiğimde yaşadığım bu olaydan nefret ediyordum.

Karşımda ki adam bağırmam ile boğazını temizleyip, siyah kuzguni hareleri düz ifade ile bakmaya başladı. Onu sinirlendirmek bir tarafımın hoşuna gitsede diğer tarafım içinden dualar okuyordu. Bense çenemi kaldırmış beden dilimle korkmadığımı söylüyordum.

"Küçük Hesna, demek ne istediğimi merak ediyor?" Bana küçük diye hitap etmesi benin açımdan sorun değildi ama sinir bozucuydu. Ciddi yüzü milim oynamadığında benden isteyeceği istekten ölesiye korkuyordum.

"Tuna'ya yakın olup, o ne yaparsa, yanındakilerle ne konuşursa bana söylemeni istiyorum" dediğinde yüzümü buruşturdum. Saçmaydı. Atlas Tuna'yla yeni tanışmıştık ve adam açık açık beni tehdit etmişti.

"Ne dediğinin farkındasındır umarım. Ben casusluk yapamam yani beceremem. Sen başkasını bul olmaz benden" dediğimde kaşlarını çatıp parmaklarını iç içe geçirdi. Onu çözememek çok basitti. Yüzüme bakıyordun ve hiçbir şey anlamıyordun. Yapbozun parçaları onu gördüğüm an eksik olduğunu hissetmiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 31, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ölümün Kıyısındaki Kız +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin