Corut bir süre daha oturmuş daha sonra gitmişti. Ne yapacağımı bilmez şekilde oturmaktan sıkılıp ayağa kalkarak sokağa atmıştım kendimi. Rıfkı'nın karnını doyurup dolanıyordum.
Boş sokaklarda adım seslerim yankılanırken cebimden sigara çıkartıp yaktım. Düşünmekten yorulduğum için -ki sürekli aynı şeyeler düşünüyordum- düşünmeyi bırakmıştım. Düşüncelerim çıkmaz sokaklara takılıyordu.
Karşıdan gelen ağzı yüzü dağılmış adamı görmemle gözlerimi kısıp odağımı odakladım. Yüzünün kenarındaki göze çarpmayan yazı ile dün kurtardığım adam olduğunu anladım. Adını Harun diye anımsadığım adam gözlerini bir kaç saniye üzerimde gezdirip yoluna devam etti.
Beni hatırlamaması olağandı çünkü o akşam baygın olduğundan görmemişti. Arkamı döndüğümde sakin adımlarla yürüyordu. Nedensizce durup yönümü değiştirip onu takip etmeye başladım.
Aramazda nerdeyse altmış adım varken benim varlığımdan haberdar olması imkansızdı. Kalbim yakalanma korkusu ve adrenalinin etkisiyle kulaklarımda yankılanıyordu. Onu takip etmemin en büyük sebepi Atlas'ın arkadaşı olmasıydı.
Corut'un söylediklerinden sonra garip şekilde Atlas'ın ne işler çevirdiğini merak etmiştim. En azından bu adam benim merakımı giderebilirdi. Merakım gitmese bile eve gitmemek için büyük bir sebep bulmuştum.
Başımın sürekli belaya bulaşmasından şikayet edip belaya bulaşmak normal kafayla yapılabilecek bir eylem olmasada şuan ki psikolojim zaten pek normal değildi. Kafamın dağılabileceği her duruma açıktım.
Hiç bilmediğim sokağa girdiğinde çevreme bakındım. Çoğu apartman dairesinin ışıkları yanmıyordu. Çöp kutusundan kedi çığlığı geldiğinde korkuyla sıçrayıp adamın girdiği sokağa girdim. Sokağın boş olmasıyla derin bir nefes alıp küfrettim.
Adamı kaybettiğim gerçeğiyle ayakkabımın topuğuyla yere vurdum. Onca yol gelmiştim ve adamı kaçırmıştım. Sinirle bir dal daha yakacağım sıra arkamdan gelen ayak sesiyle sağ elimde çakmak sol elimde sigara ile kalakaldım.
"Şuna bak daha dün çok gözüme batma dediğim kız gözüme daha fazla battı" cümlesine başladığı an onu tanıdığım için derin bir nefes alıp onu umursamadan sigarayı yakarak çakmağı cebime yerleştirip ona doğru döndüm.
Sokak lambasının direğine yaslanmış elleri cebindeydi. Havanın kararması yakınken son güneş ışınlarında gri harelerine denk düşmesi göz rengini daha korkunç gösteriyordu.
"Gözüne batmamın imkanı yok" rahat davranışımın kaynağı neydi bilmiyorum. Rahatlığımın yanında korkunun da yer almasıyla çaktırmadan derin nefes aldım. Bu adamın kedi gözlerine bakmak bile korkmama sebep veriyordu.
"Gözüme batmak için çaba sarf ettiğini düşünmeye başlıyorum" dediğinde gözlerini arkamda bir yere odakladı. Tüm merakım arkamdakinin kim olduğundaydı.
"Harun gel kardeşim" yüksek çıkan sesiyle sigarayı dudağıma götürüp stresle içime çektim. Tüm merakım gitmiş yerine korku almıştı.
"Abi yakalamışsın kediyi" Harun'un konuştuğunu anladığımda boşta kalan elimin tırnaklarını bacağıma geçirdim. Dün avuç içlerim yara olduğu için oraya batırmaktan çekiniyordum. Anlamıştı onu takip ettiğimi. Cidden salaklıkta üzerime kimseyi tanımıyordum.
Kedi olarak benden bahsettiğini Atlas'ın gülmesiyle anladığım da Harun'a ters ters baktım. Güleceği sıra yüzü gerildiği için canı yanmış gibi suratını buruşturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Kıyısındaki Kız +18
Teen FictionElleri bel oyuğumda gezintiye çıkmışken burnunu saçlarıma gömmüştü. Tüm bedeniyle bana yaslanmış tüm çıplaklığımla teni tenime temas ediyordu. Yüzüm aniden buruştuğunda nefesimi tuttum. Bu hareketi başka bir kıza yapsa tahrik olacağına emindim ama b...