Günler çok çabuk geçiyordu. Mezuniyete az kala okulda provalar yapılırken her tarafta bir etkinlik vardı. Özellikle Myung Soo, Sung Yeol ve Sung Jong'un da bulunduğu bölümün öğrencileri çalışmaları son güne yetiştirmek için her gün okul bahçesinde pratik yapıyordu.
Diğer yanda okulun her tarafını boyayıp okulu daha da ilgi çekici hale getirmeye çalışanlar vardı. Ayrıca şair ve yazarların da gelip gittiği bu günlerde kitap fuarı bile açılmıştı.
Merdivenlerin önünde tiyatro sahnelerini sergileyenler de vardı. Gelen geçen öğrencilerin dikkatini çekebilmek için her gün farklı bir kostüm ve farklı bir kişilikle ortaya çıkıyorlardı. Ji Yun da aralarındaydı fakat yazdığı senaryolar yüzünden oyunlarda pek görünmüyordu.
Okul çıkışlarında Myung Soo ile çok az görüşüp ikisi de erkenden birbirinden ayrılıp eve gidip pratik yapıyorlardı. Uygulama sınavının yapılacağı gün Ji Yun Dong Woo ile sabahın erken saatlerinde üniversitenin önünde bekliyorlardı. İçeri girmesine 1 saat vardı. O sırada Myung Soo'dan mesaj geldi.
"Nasılsın, her şey yolunda mı?"
Elleri titriyordu Ji Yun'un. Telefonu dikkatle tutarak mesaja cevap verdi. O sırada Dong Woo da kendi telefonuyla meşguldü.
"Korkuyorum."
"Son kez söylüyorum, korkmanı gerektirecek hiçbir şey yok. Şimdi elinden gelenin en iyisini yapacaksın ve çıktığında iyi bir şekilde eve döneceksin. En kötü ihtimalle eğer kötü geçerse sorun etmeyiz."
"Olur mu ki?"
"Evet olur. Ama sen kötüyü düşünme, elinden geleni yap. Çıktığında da bana ilet neler olduğunu. Seni seviyorum."
Birkaç gülücükle mesajına cevap verdikten sonra Dong Woo'nun yanına geldi. Kafasını telefona gömmüşken Ji Yun onun koluna girdi. Kolunu sıkarken Dong Woo telefonu bıraktı ve Ji Yun'u kendine çekti.
"Her şey iyi olacak."
Bunun ardından içeriye çağrılmıştı. Sunum boyunca elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak arada birkaç aksaklık olsa da iyi geçmişti.
O gün akşama kadar birlikte eğlenmişlerdi. Evlere erken ayrılmak zorunda kaldılar. Mezuniyete kadar dinlenmek istediğini belirtti Ji Yun.
Mezuniyet günü gelip çattığındaysa kolları uzun toz pembemsi üzerinde hafif pırıltıları olan diz üstü bir elbise tercih etti Ji Yun. Saçlarını açıp hafif dalgalandırdıktan sonra Myung Soo'yu beklemeye başladı. Çok geçmeden gelmişti. O da siyah bir pantolon üzerine beyaz bir tişört ve yine siyah bir ceket giymeyi tercih etmişti.
"Çok güzel olmuşsun." dedi ve Ji Yun'u kendine çekerek alnından öptü. Gülümsüyorlardı, ikisi de. Bu sefer otobüs kullanmayacaklardı. Myung Soo taksinin kapısını açtı ve önden binmesi için Ji Yun'a işaret etti. Elbisenin uçlarını kıvırıp dizlerini bükerek teşekkür ettiğini ifade eden farklı bir gülümseme tarzıyla taksiye bindi.
"Taksiye gerek yoktu aslında..."
Ji Yun etrafı süzerken kendi kendine konuşuyordu. Okula geldiklerinde Herkes iyi giyinmişti ve etraf kahkaha atan birbirine son şakalarını yapan kişilerle doluydu. İkisi kendilerine bir masa seçerek oraya geçtiler. Gece boyu arkadaşları hakkında konuştular. Birbirlerine farklı hikayeler anlattılar. Her şey iyi gidiyordu. Dans etmeye kalktıklarında aralarında öyle bir konuşma geçmişti.
"Sonsuz kadar sevelim birbirimizi. Böyle kalalım hep." Myung Soo söylüyordu bunları. Devam etti.
"Böylesine sevgiyi ilk defa görüyorum. Ji Yun benimle kalacağına söz ver."
"Böylesine güzel sevilmemiştim hiç. Söz veririm. Böyle kalacağımıza söz veriyorum."
İkisi de birbirlerine bakarken gülümsediler. Böyle de bir anı olmuştu onlar için...
-------------------------------------------------
Mezuniyetten sonra her şey normalinde seyrediyordu. Sadece katıldıkları şirket işleri büyütmüş onları yılın başında çıkış yapmaları için eğitiyordu. Ji Yun ise üniversite başvurularını yapmış ve sonuçları beklemekle geçiyordu günleri. Her gün umudunu biraz daha kaybetse de son güne kadar internetten sonuçları takip etti.
Yazın bitmesine doğru tekrar internet sitesine girdiğinde sonuçların olumsuz geldiğini öğrendi. Öylece kaldı bilgisayar başında. Myung Soo mesaj atıyordu sürekli ama cevap veremiyordu Ji Yun. Kötü hissediyordu ve istediği tek şey yalnız kalmaktı. Dong Woo eve geldi.
Mutluluktan havaya uçacakmış gibi bir hali vardı. Ji Yun'u görünce bir şey okuduğunu sanmış ayakkabılarını düzeltirken konuşmaya başladı.
"Bugün ilk kayıtları aldılar! Çok heyecanlandım. Sonunda fark ediliyoruz!"
Dong Woo kendi kendine gülerken Ji Yun'a baktı. Önündeki bilgisayarı aldı ve sonuçlara baktı. Hiçbir şey söylemedi ve bilgisayarı kapatıp kenara koydu. Anlık ona sarıldı ve geri çekildiğinde gülümsemesi için eliyle ağzını oynatmaya çalıştı.
"Bu bir son değil. Her şey iyi olacak. Şimdi bununla ilgilenmeyelim. Senin de ilgini çekecek diye umuyorum. Bugün ilk kayıtları aldılar ve bize kesin olmasa da gelecek yılın Şubat - Mart aylarında çıkış yapacağımız bilgisi verildi. Herkes öyle sevindi ki! Yarın şirket başkanıyla yemeğe gideceğiz. Sen de geleceksin, itiraz yok!"