Her bölümün başında alttaki satıra benim için bir şarkı sözü bırakabilir misiniz?
"Bir his var içimde, seslenir derinde yalnızlık peşimde, sensiz durgun gecelerde...
Bir ses var evimde, süslerim resimlerle.
Yalnız düşlerimde buluştum ellerinle...
Döneceksin sanıyorken, yıllar geçti üzerinden...
Bulutlarda yaşıyorken, yıldım dünya düzeninden... "
(Hesim kitabımı okuyanlara soruyorum. Bu şarkı çok Hesim değil mi? Ben gideyim de bir özel bölüm yazayım Hesim'e.)Çok talep olduğu için bölüm yine Ali Asaf'tan:
Kutuları tek tek koliye yerleştirip bantladım.
O sırada kapım tıklatıldı. Koliyi kenara kaldırıp kapıya gittim ve kilidini açtım.
"Abi yemek yiyoruz." dedi Ayşen.
"Tamam geliyorum."
Ayşen kafasını odadan içeri uzatıp, "Bitti mi?" diye sordu. Başımı olumlu anlamda salladım. "Sen niye böylesin?"Yüzüme dikkatle baktı. "Ağladın mı? Oha."
Kaşlarımı çatıp, "Ayşen dayak arıyorsun." diye çıkıştım.
Odaya girip yatağa oturdum, "Ne bileyim sen öyle kolay kolay ağlamazsın."
Yanıma geldi."Hatırlayacak mutlaka biliyorsun değil mi?"
Omzuma dokundu. Kafamı kaldırıp ona baktığımda, "Umarım çok geç olmaz. Çünkü dayanamıyorum artık. Öyle bir sürece denk geldik ki yanına bile gidemiyorum. Keşke en başından hiç bu yaptığım şeye karar vermeseydim."
Elimi saçlarımdan geçirdim.
"Bilemezdin böyle olacağını. Hem böyle olmasaydı taa üniversiteye başlayınca çıkacaktın karşısına. Ya o zamana kadar başka biri çıksaydı karşısına?"
Beni ona yazmaya Ayşen ikna etmişti.
En azından karantina bitene kadar az da olsa seni merak eder, konuşur dertleşirsiniz uzak da olsa yanında olduğunu bilir demişti..."Ne demeye çalışıyorsun?" diye sordum.
"Ya sen yanında olmadığın süreçte karşısına birisi çıksaydı ve o tüm bu hatırlayamadığı, tanıyamadığı insanlar arasında yeni tanıştığı o adama aşık olsaydı?"
Bu düşünce nefesimi kesti. Canımı acıttı. Kalbimi acıttı.
"Ayşen sus."
Yutkunamadım bile.
"Hayır böyle bir şey olmazdı." diye kendimi kandırmaya çalıştım."Ya olduysa çoktan? Gittiği kurstan bir arkadaşıyla, yürüdüğü sahilde tanıştığı bir adamla? Ya çoktan gittiyse kalbi bir başkasına?"
Elimin altında sıktığım yatak örtüsünü serbest bırakıp derin bir nefes aldım.
"Saçmalamaktan başka bir şey yaptığın yok şuan. Öyle bir şey olmadı!"Sesimi kısık tutmaya çalışıyordum. Ama çok zordu.
"Ya olduysa? Nerden biliyorsun ki? Yanında mıydın aylarca?"
Bu düşünce zihnimi sarstı. Ben onu bırakmadım. Yalnız bırakmadım. Ben onu sadece zorlamak istemedim. Zaten etrafındakiler onu yeterince hatırlaması için zorluyordu. Ben zorlamak istemedim. Ben onu şu hayatta mutlu etmek isteyen birisi olarak onu üzmek istemedim. Ben onu yalnız bırakmadım.
"Olmadı Ayşen. O öyle hemen kalbini açabilecek birisi değil."
Düşündüm. Öyle bir şey olsaydı ben ona yazdığım ilk an numaramı engellerdi. Eğer hayatında biri olsaydı, eğer kalbinde biri olsaydı benimle hiç konuşmazdı, bana ihtiyaç duymazdı.
"O eğer birini sevseydi benimle veya herhangi başka bir erkekle hiç konuşmazdı çünkü arkadaşça da olsa, konuştuğu her an sevdiği adama ihanet edeceğini düşünürdü. Ben onu tanıyorum."
Ayşen gülümsedi, "Nasıl bu kadar eminsin?"
Emindim. Çünkü aynı şeyi geçmişte de yaşadık.
"Daha öncesinde de böyle mi yaptı sana? Konuşmadı mı başka birini sevdiğini hissettiği için seninle?"
Ayşen acımasız değildi. O sadece şuan duygularımı sınıyordu. Hem beni hem İlbilge'nin sevgisini sınıyordu.
"Hayır öyle bir şey olmadı." diye fısıldadım.
"Ne oldu o zaman abi? Nasıl birini sevdiğini hissedeceği an başka hiçbir erkekle konuşmayacağına bu kadar eminsin?"
Sol gözümden damlayan bir yaşı elimin tersiyle sildim, "Çünkü benimle konuştuğu, bana güldüğü, benimle vakit geçirdiği hiçbir zaman başka bir erkekle konuşmuyordu."
Çünkü o sevgisine sadıktı. Kendisine bile itiraf edemediği sevgisine hep sadık oldu.
*
*
* sirenareal aşkımın kitaplarına bakmayı unutmayın.Yavaştan sır perdeleri aralansın bakalım...
Bu satıra en son okuduğunuz kitabın değerlendirmesini spoiler vermeden bırakabilirsiniz.
Bende aşağıdaki satıra bırakıyorumm.
Fahreneigt 451-Ray Bradbury
Bilim kurgu klasiklerinden biri olan fahreneigt 451 bir kağıdın tutulması için gereken sıcaklık miktarına deniyor. Ve kitapta da itfaiyeciler bugün olduğu gibi yangın söndürmek için değil yangın çıkartmak için görevliler. Geleceği kurgulayan bu kitaptaki itfaiyeciler kütüphanesi olan evleri ateşe verip gördükleri her kitabı yakmak ile görevliler. Kitabın konusu kısaca bu şekildeydi ve beni gerçekten büyüleyen bir kitaptı diyebilirim. Kitapsız bir gelecekte neler olacak bunun ana fikrini bize veren kitaptaki kitap okuyan ve okumayan insanların farkı, kitap okumanın insanda bıraktığı, tek bir kitabın bir insana eş değer olduğu vs. benimsetilmeye çalışılmıştı. Baş karakter bir itfaiyeciydi ve kitapları yok etmenin sarsıcı gerçekliğine vardığı zaman elinden bir şeylerin gelmesi için çabalıyordu. Yakmak zorunda olduğu kitapları ezberlemek gibi... Kitaptan gerçekten çok etkilendim ve müthiş bir zevk aldım okurken, hem sürükleyici hem heyecanlı bir kitaptı. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim...
Evet bu bölüm birbirimize kitap tavsiye ettik diğer bölüm dizi tavsiyesi ile geleceğim sizde daha öncesinde izlediğiniz bir dizinin değerlendirmesini şimdiden hazırlayın!
25 Nisan 2020 Doğum günün kutlu olsun nice mutlu senelere bugün doğan sen! İyi ki varsın ❤️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Samsunlu/Aşikar
Teen FictionBilinmeyen Numara: Kendine iyi bak, gün gelir ben bakarım. Karantina günlerinde canınızın sıkıntısı gitsin diye geri döndüm, hem beni çok zorlamayacak bir kurgu, hem kolay yazabileceğim hem kafa dağıtabileceğim falan... Veee çok sık bölüm gelecek h...