GİRİŞ

84 32 46
                                    

Yukarıdaki Mert Karademir.

2020'de yazmaya başladım ama hangi ay olduğunu hatırlamıyorum. İki de bir taslaktayken yazıp yazıp siliyordum.

Buraya başlama tarihi alayım.

Karşımdaki duvarı seyre dalmıştım. Kaç saattir bu lanet yerdeydik bilmiyordum. Ama yanımda duran Semih ve Doruk'un hiç susmadığını biliyordum. Saatlerdir tartışıyorlardı hatta bir yerden sonra birbirlerine küfür etmeye başlamışlardı. Ana, avrat sövmedikleri sürece birbirlerini öldürebilirlerdi. Ama bunu sessiz yapmaları daha makbuldü. Kafamın içinde seslerinin dolaşmasında memnun değildim. Sanki yeterince dert yokmuş gibi başımın ağrısı da git gide artıyordu. 

Sonunda konuşmaya başladım. "Semih, burada ne işimiz var? Neden durup dururken kavga çıkardın?"

Geldiğimizden beri konuşmadığım için burada olduğumu unutmuş gibi bir hali vardı. İkisi de bana dönmüştü fakat Semih kafasını yavaşça yere eğdi. Utandığı zaman ya da yaptığı şeylerin kimsenin öğrenmesini istemediği zaman ki haline bürünmüştü. Konuşması için gözlerimi onun üstüne dikmiş ve sabırla konuşmasını beklemeye başladım. 

Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. "O dört döl israfı sözleriyle bir kızı taciz ediyorlardı. Bende dayanamadım, Allah ne verdiyse giriştim." 

Bu sözler keyfimi yerine getirmeye yetmişti. Doruk ile aynı anda sırıttık. Semih'in utancı şimdi anlaşılmıştı. 

Doruk, Semih'in utancını almak için alayla konuştu. "Lan, iyilik meleğim." demesi. Semih'i sinirlendirdi. "Hadi oradan lan! Elini boğazıma sokup öldürmediğin kalmıştı biraz önce." Demesi beni güldürmüştü.

"Oğlum, sabahtan beri neden buradayız diye soruyorum. Sebebini bilseydim alnından öperdim." 

Son cümleye kadar Semih utançla başını eğmişti fakat o cümleyi duyduktan sonra başını hışımla kalırdı. Ve sırıtarak bana döndü. "Mert'in öpmesini tercih ederdim."

 Ayağımı kaldırdım ve gözümle ayağımı işaret ettim. "Gel öpeyim." Bu hareketimle başını hızla başka yere çevirdi. Zaten yüzümde olan gülümse daha da genişledi, tehdidimi anlamıştı. İçten içe Semih'le gurur duyuyordum. Bir kıza bu muameleyi yapmaları en nefret ettiğimiz şeylerden biriydi. Okuldayken bunun için kaç defa disipline gittiğimi bile hatırlamıyordum. Fakat okul birinciliğimden dolayı atamıyorlardı okuldan. Birde paranın kokusu alındı mı haksız olsam bile haklı çıkartacaklardı.

Bir anda Semih üstündeki utangaçlığı sıyırdı ve Doruk'a sataştı. "Lan zaten çirkinliğinden yüzüne dahi bakamıyordum şimdi kusasım geliyor!" bir anda Doruk sinirlendi ve  tam ağzını açacaktı ki bir anda bana döndü. Küfür edeceğini anladığım için ona tek kaşımı kaldırarak bakıyordum. Yutkunarak önüne döndü.

Onların yüzlerine baktığımda Doruk'un gözünün altının hafifçe morarmış olduğunu gördüm. Semih'in ise çenesinde küçük bir morluk ve kaşı da patlamıştı. Dudağımda ki yara sızlayarak kendisini hafifçe belli ederken başımı tekrar duvara yasladım. 

"Yalnız biz daha birisini haklarken bu ikincisine geçti. Zor aldık lan elinden adamı. Az kalsın hastaneye değil mezara yolluyordu. " dedi bana bakarken.

 "Kavganın nedenini bilseydim zorla da alamazdınız elimden." O anlar aklıma gelince onlara öfkeyle baktım. Semih ağzını açmış bir şey diyecekken bir adım ve konuşma sesi duyuldu. 

"Tarık Yılmaz, kendisini her an takipteyiz. Peki ona neden diğerlerinden daha fazla dikkat ediyorsun." Duyduğum isimle beynimden vurulmuşa dönmüştüm. "Anladım." Dediğinde yerimden hızla kalktım ve demirlere yaklaştım. Ve karşımda duran sivil adama baktım. Gözleri benim olduğum yere kaydı ve burada nöbet tutan adama döndü. Bizim olduğumuz yeri başıyla işaret etti. "Onları serbest bırak." Dedi.

 Nöbetçi polis saygıyla konuştu. "Emredersiniz, komiserim." Diyerek karşılık verdi. Adam çıkışa doğru yönelirken konuştum.

"İfade almayacak mısınız?" diye sordum kuşkuyla. Semih ve Doruk'un ayaklandığını duydum.

Bana bakmadan "Gerek yok" diye karşılık verip çıktı.

Nöbetçi polis buraya yönelirken Doruk konuştu. "Bu neydi şimdi?" diye sordu kuşkuyla. "Bilmiyorum" dedim.

Ama bu işte bir bit yeniği vardı. 

🍂

Uzun zamandır aklımdaydı bu hikayenin konusu. 1 yıl olacak sanırım.  Hadi hayırlısı.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi günler.

Ölüm Çiçeği (Lycoris)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin