multi: ada yıkılmaz
╍
Ada│
Parmaklarımla masada ritim tutarken garson çocuk sipariş edilenleri getirmişti. Sıcak çikolatayı önüme bıraktığında bardağı kavradım ve dudaklarıma götürdüm. Dilim yandığında bardağı hızlıca masaya bıraktım ve önümde duran su şişesinden büyük bir yudum aldım.
Begüm, Dilara, Oğuzhan, Efe ve ben genelde geldiğimiz kafeye gelmiş, Atlas ile Umut'u bekliyorduk. Biz geleli yarım saat geçmesine rağmen onlar hâlâ gelmemişti. Oğuzhan son bir kez Atlas'ı aradığında bu sefer meşgule atmışltı, birkaç dakika sonra da ikisi birlikte içeriye girdiler. Gözlerim Umut'u pas geçip direkt Atlas'a yöneldi. Deri ceketini çıkartıp oturacağı sandalyeye asarken sinirli görünüyordu. Diğerleriyle selamlaşıp bana yönelince kafamı sallamakla yetindim. Yaptığımı tekrarlayıp yerine oturdu. Efe "Niye geciktiniz?" Diye sorduğunda Umut oturduğu yere sinmişti. Atlas sinirle "Ne bok yediğini ben mi anlatayım sen mi anlatırsın?" Dedi.
Umut masum bir şekilde gülümseyip anlatmaya başladı. "Flört ettiğim kız vardı ya," cümlesini yarıda kesip bize doğru boş boş baktığında "Ee," dedim dayanamayıp. Bunu bekliyormuşcasına devam etti. "Dün fake hesap açıp buna yazdım." Bakışlarımı Atlas'a çevirdiğimde onun da bana bakıyor olduğunu fark ettim. "Kızı okulun oradaki parka çağırdım, tamam dedi. Geldi bugün işte ama keşke gelmeseydi amına koyayım ya 3 tane dayıyla gelmiş pestilimi çıkaracaklardı. Bunları görünce koşarak kaçmaya başladım tabi." Atlas devam etti. "Adamlar da bunu kovalamaya başlamış. Sonra yanıma gelince adamların elinden zor aldım." Oğuzhan tek kaşını kaldırarak hepimizin merak ettiği soruyu dile getirdi. "Sormaya korkuyorum ama kız niye 3 kişiyle gelmiş ve seni niye kovaladılar?" Umut hafifçe öksürerek oturduğu yerde dikleşti ve masaya eğilerek soruyu yanıtladı. "En güzel halimle beni görmesini ve ne kaybettiğini anlamasını içeren bir mesaj atmış olabilirim." Efe sertçe Umut'un omzuna vurdu. "Ben senin kafanın içinde beyin diye taşıdığın şeyi sikeyim." Kendime engel olmayıp kıkırdayınca, tam çaprazımda oturan Atlas dikkatini Efe ile Umut'tan alıp bana verdi. Birkaç saniye gözlerini üzerimde tutup ardından hızlıca çekti.
Atlas ve Umut'un verdiği siparişler geldiğinde, kafeden içeriye sesli bir şekilde birkaç kişi girdi. Kafamı bir saniyeliğine çevirip bakıp ardından önüme döndüm fakat kimin geldiğini fark edince tekrar aynı yöne baktım. "Bu ibnenin burada ne işi var?" Efe'nin kaşlarını çatarak sorduğu soruyu Umut bilmiş bir şekilde cevapladı. "Burası okula yakın bir kafe, kanka." Begüm onu iki işaret parmağıyla alkışlayınca Dilara onun bu hareketine güldü.
Burak bizi gördüğünde, yaramaz bir şekilde güldü ve masamıza doğru yöneldi. "Selam." Sırıtarak bana göz kırptı ve ardından kafasını Atlas'a çevirdi. "N'aber Atlas?" Atlas alaycı bir şekilde güldü ve elini Burak'ın omzuna koydu. "Unutmamışsın beni." Masadan gülme sesleri yükseldi. "İnsan dayak yediği insanı unutur mu hiç?" Efe söylemişti bunu. Umut kaşlarını kaldırarak "Kanka ben unutuyorum," dediğinde Oğuzhan koluna hızlı bir şekilde yumruk attı. Burak gülmeye devam ederken hepimize göz gezdirip "Ne ara bu kadar samimi oldunuz?" Diye sordu. Oğuzhan "Siktirip gidiyor musun yoksa ben mi götüreyim?" Dediğinde Dilara kolunu tuttu.
Gerilen ortamın farkındaydık ve Burak'ın acilen gitmesi gerekiyordu ama o bunu hiç umursamıyordu. "Yediğin dayak az geldiyse tuvalete geçebiliriz," Atlas, Burak'ın omzundaki elini sıktığında Burak zoraki bir şekilde gülümseyip "Madem bu kadar istenmiyorum, gideyim." Dedi. Giderken tekrar bana göz kırpınca yüzümü buruşturdum. "Pezevenk," diye hırladı Efe.
"En azından ne istediğini en başından söylüyor," dedim. Efe, Oğuzhan, Dilara ve Begüm bana anlamamış bir şekilde bakarken Umut ise bakışlarını önündeki sucuklu tosttan ayırmıyordu.
Gözlerimi Atlas'a çevirdim. Kaşları çatılmıştı. "Her istediğini söyleyenler mi iyi oluyor, anlamadım?" Cevap beklercesine yüzüme baktığında bakışları beni delip geçiyordu.
Sinirli hissediyordum, konu neydi bilmiyordum ama gerçekten sinirliydim. En başından karşıma kendi kimliğiyle çıkmamış olmasına mı sinirliydim yoksa başka bir şeye mi bilmiyordum. "Onu demedim. Zaten lafları farklı yönden anlamak gibi bir huyun var," diye yanıtladım.
Çatılan kaşları gevşeyip sinirle gülünce "Kendini iyi ifade edebildiğine emin misin?" Masadaki herkesin bakışları bizdeydi. "Ne oluyor?" Dilara'nın sesini duymazdan gelip "Evet," dedim. "Kendimi iyi ifade edebildiğime eminim. En azından bambaşka bir maske altına girip söyleyeceklerimi oradan söylemiyorum insanlara." Sinirden çatlayacak duruma gelmiştim.
Gözlerini bir saniye bile üzerimden ayırmayarak ayaklandı. Masanın üzerinde duran telefonunu ve ceketini alıp hızlıca kafeden çıktı.
╍
s e l a m
düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın,
öptüm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİZİKÇİ
Short Storyyuceanonimo: hangi takımlısın adayikilmaz: takım tutmuyorum yuceanonimo: ne demek takım tutmuyorum yuceanonimo: niye tutmuyorsun adayikilmaz: takım neden tutulur? yuceanonimo: takım neden tutulmaz? adayikilmaz: bilmem adayikilmaz: hiç ilgimi çekmiy...