Ada│
"Kız resmen bana İsmail YK-Allah Belanı Versin ile veda etti," Umut'un üzüntüyle söylediği cümlenin ardından, Oğuzhan gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıp bakışlarını Umut'a çevirdi.
"Aranızda veda edilebilecek bir ilişki yoktu kanka," dedi ve onun cümlesini Efe devam ettirdi. "Otobüste gördün kızı, şerefsiz." Kınayan bakışlarla Umut'a baktı fakat Umut bunu umursamazca depresyon ruh haline devam ediyordu. "Gönül işte, ne zaman konacağı belli olmuyor," iç çekerek söylediği cümleden sonra Begüm afallamış bir şekilde ona bakmaya başlamıştı.
Gözlerimi oturduğumuz masanın etrafında gezdirmeye başladım. Oğuzhan, Dilara ve Efe küçük bir tartışmanın içindelerdi, Umut masaya yapışmış bir şekilde uyuklamaya başlamıştı, horluyor da denilebilirdi, Begüm ara ara Efelerin sohbetine kulak veriyordu fakat genel olarak telefonuyla ilgileniyordu, ben ise onları süzüyordum. Atlas... Atlas gelmemişti. Kardeşinin hasta olduğunu ve annesinin evde olmadığını söylemişti, ne kadar doğruluk payı olduğunu bilmiyordum ama yokluğu hissediliyordu. Sessizlik var gibiydi ya da ben onun sesine alıştığım için bana böyle geliyordu.
Sıkıntıyla soludum ve parmaklarımı çıtırdatmaya başladım. Ortada dönen sohbeti kafam almıyordu, canım sıkkındı. Oysa ki sebebini bile bilmiyordum, bilmek istemiyor da olabilirdim.
"Bana hararet bastı la," uykusundan yeni kalkan Umut eliyle kendini yellerken Efe "Hava -20 derece, amcık," diye hırladı. "Kanka dışarıya çıkalım bastılar bana." Umut, susuz kalan köpekler gibi dilini dışarıya çıkardığında Oğuzhan kafasına uyarı maksatlı vurmuştu. "Ben basacağım sana şimdi!"
Umut'un yalvarışları sayesinde kafeden ayrılmıştık ve yakınlarda olan parka doğru ilerliyorduk. "İyi misin lan?" Efe, bakışlarını Umut'a çevirerek sorduğunda Umut hafifçe kafasını salladı. Yürümeye devam ederken bizden birkaç adım geride yürüyen Oğuzhan da yetişmişti bize. "Atlas da gelecek," dedi kolunu Dilara'nın omzuna atarken. "Onunla mı konuşuyordun?" Diye soran Dilara'ya "Aynen," diye yanıt verdi.
Şu an eve gitmek istediğimi söylesem şüphelenirler miydi? Sanırım. Ondan kaçacak mıydım? Hayır. Kaçmamı gerektiren bir şey yoktu.
Çok geçmeden parka vardığımızda Atlas, banklardan birine oturmuş şekilde bizi bekliyordu. Herkesle selamlaştıktan sonra, ikimizde selamlaşmak için hamle yapmamıştık. Gözleri bir saniyeliğine bile olsa bana değmemişti, ben de ona bakmıyordum. Kamelyalardan birine geçip oturduğumuzda Umut ve Oğuzhan yiyecek bir şeyler almak için yakında ki markete gitmişlerdi. Efe "Kardeşini n'aptın?" Diye sordu. "Annem gelince ona bıraktım," dedi. Sesini duyduğumda bir saniyeliğine ona dönmüştüm, bakışları bize doğru ilerleyen Oğuzhan ve Umut'taydı. Gözlerimi hemen kaçırıp farklı yöne bakmaya başladım.
"Yemin ederim sen iflah olmazsın," Oğuzhan sinirle Umut'a doğru bir hamle yapınca Umut hızlı bir şekilde eğildi. "Ne oldu diye sormak istemiyorum," Begüm'ün cümlesine herkes gülerken Atlas'a ait olanı net bir şekilde fark etmiştim. "Markete girmeden 5 dakika önce 'kanka parayı bölüşelim' diyordu. Markete girip almadığını bırakmadı şerefsiz puşt, kasadayken birden kayboldu. Bana kitledi her şeyi, adi." Umut sırıtarak "Kanka peynirli cipsle ekleri bırakmadın değil mi?" Deyip başını hafifçe yana yatırdı, şirin gözükmeye çalışarak. "Dürer büker götüne sokarım onları," diye tısladı Oğuzhan. Kıkırdadım. Gözlerim Atlas'a takılmıştı. Birkaç saniyeliğine göz göze gelmiştik. Ardından kafasını yanında oturan Efe'ye çevirdi ve aralarında bir şey konuşmaya başladılar.
Oğuzhan ve Efe'nin bardaklarını da doldurduktan sonra Atlas'a döndüm. Bakışlarımı gözlerine çıkarmadan, önünde duran karton bardağı almak için hamle yaptım. O da benimle aynı anda yönelince parmaklarımız birbirine değdi. Parmak uçlarımın yandığını hissederken hızla elini geri çekip arkasına yaslandı. Bardağını doldurduktan sonra boşalan meyve suyu kabını çöp yaptığımız poşetlerden birine attım ve yerime oturdum.
Önümdeki çekirdekleri yemek yerine oynarken, gözlerim Atlas'a değdiğinde nefesimi tuttum. Siyah ceketinin fermuarını tamamen çekmişti ve yakışıklı görünüyordu, bunun aksini iddia edemezdim. Bakışları asla beni bulmuyordu, sohbete dahil olurken bile birbirimize cevap vermiyorduk. Beni iki günde unutmuş gibiydi. Bu düşünce beni rahatsız ederken, anlamsızca duraksadım. Bunu ondan ben istemiştim, böyle rahatsız olmam çok saçmaydı. Sanırım ona alışmıştım. Dudaklarımı gerginlikle birbirine bastırdığımda Umut'un sesi kulaklarımı doldurdu.
"Ekleri bıraktın mı?" Çok tiz çıkan sesine karşılık "Hayır, aldım," diye yanıt verdi Oğuzhan. Bomboş poşeti gözüne sokmak istercesine yüzüne doğru sallarken "Ben burada göremiyorum," diye tısladı Umut. "Masanın üstünde," dedi Dilara ekleri işaret ederken. Umut bunu duymamış olacak ki bağırmaya devam ediyordu. "Bir ekleri mi almadın? Pinti!" Etraftan geçen insanların bakışları bize odaklanırken Atlas sinirle ekler paketini Umut'un yüzüne doğrulttu. "Amına koyduğumun körü," diye tısladı Oğuzhan. Umut omuzlarını silkerek yerine oturup ekler paketini açtı ve yemeye başladı. Erkekleri atlayıp bize ikram ettiğinde "Yok, sağ ol," diye mırıldandım.
Yaklaşık bir saat sonra evlere dağılmak için ayaklanmıştık. Begüm, Dilara, Oğuzhan ve Efe yolun aşağı tarafına doğru ilerlerken Umut, Atlas ve ben yolun üst tarafına doğru yürümeye başlamıştık fakat yolun iki yanından yürüyorduk. "Ada, bu tarafa doğru gelsene," dedi Umut eliyle beni çağırırken. "İyi böyle," dedim ellerimi ceplerime sokarken. "Aramızdan kamyon geçer lan," deyip bana doğru ilerlemeye başladı. Beni çekiştirdiğinde "Umut, düzgün dur." Atlas'ın uyarısını görmezden gelip beni çekiştirmeye devam ettiğinde ona müdahale edecekken Atlas gelmiş ve ensesinden yakalamıştı. "Oğlum illa sana şiddet mi uygulayayım doğru düzgün durman için?" Umut cevap vermeyip olduğu yerde kalınca Atlas ve ben de durmuştuk. "N'oldu?" Dedim adeta kitlenen Umut'a. Cevap vermeyince Atlas ile aynı anda baktığı yere baktık. Hemen hemen bizim yaşlarımızda iki kız bu yöne doğru yürüyorlardı. "Allah'ım bu kızın benim kısmetim olduğunu biliyordum," dedi gözleri parlarken. "Ne saçmalıyorsun?" Atlas anlamayan bakışlarla Umut'a bakmaya devam ederken, Umut kızlara doğru koşmaya başladı ve bağırdı.
"Otobüsteki kız!"
╍
):)
moodum bu tam olarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FİZİKÇİ
Short Storyyuceanonimo: hangi takımlısın adayikilmaz: takım tutmuyorum yuceanonimo: ne demek takım tutmuyorum yuceanonimo: niye tutmuyorsun adayikilmaz: takım neden tutulur? yuceanonimo: takım neden tutulmaz? adayikilmaz: bilmem adayikilmaz: hiç ilgimi çekmiy...