Hayat bana gerçek yüzünü çok erken gösterdi. Ama hiç yaşamaktan vazgeçmedim. Denedim ama başarılı olamadım. Belki de iyi ki başarılı olamadım. Bilmiyorum ama işte eğer o zaman ölseydim. Şimdi bu kadar acı çekmiş olurmuydum. İşte onu bilmiyorum. Ben öyle herkesin içinde asla kolay kolay ağlayan bir insan değilim. Ama kimse görmeden yıkılırım.Hatta belki kendi içimde kendimi yok ederim. Ama düşmanlarımı sevindirecek seviyeye gelmem.Çünkü daha o kadar düşmedim. Çok zor ölmek isterken yaşamak. Şuan o kadar çok hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum ki bunu anlatamam. Ama ağlayamam çünkü daha yıkılışımı izlemem lazım. Ah be hayat sen niye bu kadar çok acımasızsın.Her yerden darbe alırken ben nasıl ayakta kalıcam. Ben o kadar güçlümüyüm ki ayakta kalabileyim. Off bilmiyorum hiçbir şey bilmiyorum. Sadece artık bitsin istiyorum. Her darbe aldığım da çekdiğim acılar, gözlerimin önüne geliyor. Ve diyorum ki evet ben bu kadar değilim. Bu darbede de o enkazın altından çıkabilirim diyorum. Psikolojik olarak yıkılabilirim bu benim ilk yıkılışım olmaz. Ama yine canımı çok acıtır. O hiç kapanmayan yaramı tekrardan kanatır.Yazın tekrardan çok büyük bir darbe aldım. Hem de en korktuğum yerden, ben bir hayalimden vazgeçmiştim. Ama o vazgeçişimden pişman olmaktan çok korkuyordum. Evet şimdi çok pişman oldum.Kendimi içine attığım ateşte yanarak kavruluyorum. Pişman olduğum anlarda hayalimden vazgeçtiğim gün aklıma geliyor. Bu sözlerimden ne çıkarırsınız bilmiyorum. Ama bu konu da aşk yok. Hatta benim hikayem de aşka yer yok diyelim ki sizler de beni yanlış anlamayın. Yazın yaşadığım bir an var. Her gözümü kapattığımda gözümün önüne geliyor. Biliyor musunuz sırf o an gözümün önüne gelmesin diye ben kaç gün uykusuz kaldım. İnanın tahmin dahi edemezsiniz. Evet o an ağlamadım ama çok pis yıkıldım. Dedim ki tamam bitti, ben buraya kadarmışım. Ama sonra baktım ki bu yıkılış ne kadar büyük olsa da bir şekilde altından kalkabileceğimi gördüm. Evet kalktım ama hala sendeliyorum sanki tekrardan o çukura düşecekmişim gibi korkuyorum. Ama pes etmiyorum. Bir günü hiç unutmam "telefonumu elime aldım ve sonra instegram'a girdim. Ailemden olan biri bir hikaye paylaşmış. O hikayeyi gördükten sonra telefonumu kapatıp sessizce yatağımın üstüne bıraktım. Ben de yatağımın kenarına oturdum, yani yere oturdum. Elime kırılmıycak bir şey aldım ve o anki sinirimle ağlarken, ama nasıl ağlıyorum o elimdeki şeyi bir sıkmışım, kesici bir şey olmamasına rağmen elime zarar vermiş ve elimi kanatmış. Ama içim zaten kan ağlıyorken o elimdeki kan ve elimin acısını görmezden geldim. Bir hıçkırıyorum ama görseniz belki içiniz parçalanır. Bir yanımdan da sesimi kimse duymasın diye kanamayan diğer elimle ağzımı kapatıyorum. Çünkü o an ağladığımı biri duysa ve ben ona ağlamamın nedenini açıklasam ciddiye almayacak. O an kimseye sinirlenemeyecek kadar yorgun olduğumu hissetim, yatağıma geçtim ve gözyaşlarımı silerek sonsuzluğa uyumak istedim. Ama olmadı çünkü o gecenin sabahına çıkmıştım". İşte en son böyle hem ağladım hem de yıkıldım. Ama kimse ne duydu ne de gördü. Çünkü ben kimsenin görüp, duymasını istemedim. Ve o günden sonra da AĞLAMADIM AMA YIKILDIM kimse görmeden.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ KELEBEK
General FictionElbet herkes bir gün gider. Ve sen yalnız kalırsın. Ama sen yeter ki güçlü olabilmesini öğren. Elbet bir gün işine yarar.