Uzun zamandır dilimden düşürmediğim tek kelime olabilir."yorgunum". Bir insan tek başına kaldığında her zaman güçlü durmak zorunda kalıyor. Çünkü arkasında ona elini uzatacak kimsesi olmuyor. Belki de yorgunluğu, yalnızlığının eseridir. Ama o bir kez bile pes etmemesi gerektiğini biliyor.Hangi gecenin karanlığında olsa bile kendini yorgunluğuna teslim edemezdi. O yüzden hep savaşıp yoluna devam etmek zorundaydı. Aslında yorgunluğum bedenim de değildi, ruhumdaydı. Belki o yorgunluk bedenimde olsaydı oturup dinlenir, bir şekilde o yorgunluğumu atabilirdim. Ama maalesef ki benim yorgunluğum ruhum da o yüzden bu yorgunluğumu üzerimden atamıyorum. Belki ancak bir gün her şey biter o zamandan sonra benim de ruhumun yorgunluğu biter.Yani diyorum ki beklediğim bir zaman var ya benim hani işte o zamanda beklediğim şey yani eğer korktuğum şey başıma gelirse işte o zaman yorgunluğum biter. Çünkü artık savaşmam için hiçbir neden kalmamış olur.İyi mi olur, kötü mü olur inanın bunu ben de bilmiyorum. Ama umarım her şey iyi olur. Ne kadar da inanmasam da bazen işte umuyorum. Ama tabi ki asla hayal kurmuyorum. Eskiden çok hayal kurardım. Ama o kurduğum hayaller benim şimdi yorgunluklarım oldu. O yüzden artık hayal kurmuyorum. Aklımdan geçirsem bile "hayır Mavi" diyorum hayır. Sen hayal kuramazsın. Seni zaten bu hallere o kurduğun hayaller getirdi. Diyorum ve kendime her şeyi yasakladığım gibi hayal kurmayı da yasaklıyorum.Benim zaten kendim için en iyi yaptığım şey kendime yasaklar koymam olmuştur herhalde. Bazen kendime öyle yasaklar koyuyorum ki bir daha sanki hiç mutlu olamayacakmışım gibi geliyor. Zaten mutluluk çoğu kez bana uğrayan bir his değildir. O yüzden mutsuzluk benim kendimi dışarı doğru koruma tekniğim olabilir. Ama bazen koyduğum yasaklardan kurtulmak istiyorum. Ama ne yazık ki nafile ben bu hayatta tek kendime verdiğim sözleri tutabiliyorum. O yüzden de kendimden başkasına bir söz vermiyorum. Çünkü karşımdaki kişiyi kırmak istemiyorum. İnsanlar beni ne kadar kırmaktan korkmuyor olsada ben onları kırmaktan çok korkuyorum.Eğer şimdi sen neden bu kadar karamsarsın diye soruyorsanız bana, inanın acılarımı kendi içimde yaşadığım içindir.
Ne demiş Mümin Sarıkaya şarkısında;
"Ben yoruldum hayat gelme üstüme, diz çöktüm dünyanın namert yüzüne, gözümden gönlümden düşen düşene, bu öksüz başıma gözdağı verme."İşte böyle benim gözümden o kadar çok insan düştü ki artık kimseye karşı bana yapılanların aynısını yapmamak için kendime söz verdim. Belki size göre saçmadır. Hatta belki şöyle diyorsunuzdur;" sanane ya işte onlar senin canını yakıp seni çok kırmışlar işte sen de onları kırsana diyorsunuzdur."
Denedim ama ben onlar gibi olduğumda o kadar kötü bir insan oluyorum ki ben benlikten çıkıyorum. Ve işte o zaman kendimden nefret ediyorum.
Eğer bende onlar gibi acımasız yani kötü olursam onlardan hiçbir farkım kalmaz ve ben bu zamana kadar kendimi boşu boşuna yormuş olurum. İşte ben de o yüzden, onlar gibi olmak istemediğim için kimseyi kırıp dökmeyeceğim. Belki de bu hayatta kendime yaptığım en büyük kötülük olur. Ama benim başka bildiğim bir yolum yok. Eğer şuan yorgunsam bu yorgunluğumu bir hiç uğruna harcayamam.Okuduğunuz için teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ KELEBEK
Fiksi UmumElbet herkes bir gün gider. Ve sen yalnız kalırsın. Ama sen yeter ki güçlü olabilmesini öğren. Elbet bir gün işine yarar.