2

41 19 14
                                    

"Şey, eğer isterseniz eve gidebilirsiniz. Ben başımın çaresine bakarım." demiştim ama gitmesinler diye içimden dua ediyordum.

"Annen seni bana emanet etmese çoktan seni burada bırakıp gitmiştim. Ama zavallı kadıncağıza kıyamıyorum, o yüzden ben bu gece buradayım." dedi Yaren. Ona bakıp gülümsedim ama o bana kızıyordu.

"Gülüm seni bırakıp gider miyim ben hiç? Hem evde otur otur sıkılmıştım." dedi Alçay. O bana gülümsüyordu fakat bu kez ben de ona kızıyordum.

İyi bir insandı. Beni hiçbir zaman yalnız bırakmamıştı tanıştığımız günden beri. Aslında onu çok seviyordum.

"İkinize de teşekkür ederim."

"Ben giyecek rahat şeyler bakayım. Gece bu halde uyuyacak değiliz ya." dedi Yaren.

"Haklısın. Gece burada kalacağımızı bilsem eşyalarımı alırdım."

Alçay ve Yaren beraber kalktılar. Yalnız kaldığım her an içimi derin bir korku kaplıyordu, peşlerine düştüm.

Alçay, Hilal'in abisinin odasında kendisine eşofman bulmuştu. Ben de abisinin tişörtlerinden birini gitmiştim ama altları çok bol geldiği için Hilal'in odasına gittim.

Televizyon açıp oturmuştuk. Yaren gayet rahatken biz Alçay ile ne zaman olay olacak diye tetikte bekliyorduk.

"Ben yatacağım. Siz de çok oturmayın." dedi Yaren. "Hilal'in yatağında yatarım. Alçay sen de abisinin odasına geç. İstersen yanıma gelirsin Cesur. İyi geceler."

"Tamam, iyi geceler."

"Mutlu geceler dostum."

Alçay sonrasında bana döndü. "Uykun geldi mi?"

"Gelmedi ama açıkçası biraz endişeliyim. O yüzden uyumak istemiyorum." dedim.

"Sen uyu, ben nöbette dururum."

Minnetle baktım. "Hayır diyemem. Uykuyu çok seviyorum."

"Bilirim. Abisinin odasında sen yat. Ben burada dururum." dediğinde önce kalkacak gibi oldum ama sonra durdum.

"Şey, sen burada oturacaksan ben de burada yatabilir miyim?" dediğimde sırıttı.

Oturduğu yere kıvrılmıştım. Birkaç saniye neler olacak diye düşünürken uyuyakalmışım.

**

Zil aralıksız çalıyordu. En son sesine Yaren uyandı ve homurdanarak yataktan çıktı. Bir gözü hâlâ kapalıydı.

"Bu salaklar uyuyakaldı galiba."

Güneşin ışıkları evin içine sızıyordu. Gün doğuyordu.

"Kim o?" Delikten baktı ama kimseyi göremedi. Zil yine de susmuyordu.

"Kim lan bu saatte? Çöp yok ekmek var."

Yaren bir süre daha bekledi. En sonunda dayanamayıp kapıyı açınca kapıyla beraber ardındaki duvara sırtını çarptı. Kolu da kapı ile duvar arasında kaldığı için çığlık attı. Ama sanki hiç sesi çıkmıyor gibiydi.

Karşısındaki boşluk bir anda iri yarı bir adamla doldu. Şaşkınlıktan çok panik hâkimdi. İçerideki arkadaşlarına "Kaçın!" diye bağırıyor, sesinin çıkmadığını anlamıyordu.

Adam gayet sakin bir tavırla Yaren'in yüzüne eğildi. Silik gibi bir görüntüsü vardı, üzerinde korkunç bir hava neredeyse gözle görülecekti. Upuzun boyu, iri yarı bedeni vardı.

Ölüyorum sanmıştı Yaren. İçinden bildiği duaları etmekten başka bir şey yapamıyordu. Adam kapıyı Yaren'in üzerinden aldı ve yerine taktı. Bu nasıl oldu diye sormayacaktı bu kez Yaren. Her şey gerçekçi görünüyordu.

Eski Fransa: KuleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin