Alçay sadece kafasını salladı ve çevresindekilere açık vermeden Yaren'i kaldırarak onunla beraber bahçeye çıktı.
Bahçede onu görenler "Sen kimsin?" diyor, kızı tutup götürmeye çalışıyorlardı. İnsanların arasında kalan Cesur'u görünce onun yanına koştular. Alçay Cesur'u koca adamlardan ve kadınlardan kurtararak "Siz ne yapıyorsunuz?" dedi ve Cesur'u Yaren'e teslim etti.
"Efendim, biz onu öyle bahçede görünce şaştık kaldık. İçimizden biri değil, ilk kez görüyoruz onu. Kaçak sandık." dedi adam. Mahçup olmuş bir yüz ifadesi vardı. Kadın ise tam tersi şekilde Alçay'ın suratına alayla bakıyordu.
"Endişeniz olmasın. Buraya benden habersiz böcek dâhi giremiyor. O Cesur, benim misafirim." dedi ve kızları alıp oradan uzaklaştı.
Panik içindeydi Cesur. Sanki herkes onu görmüş gibi davranıyordu. Oysa aslını kimse bilmiyordu.
"Sakin ol Cesur. Kimse çakma Hilal olduğunu bilmiyor. Sen şu an kendinsin, korkmana gerek yok." diyordu Yaren. Arkadaşını sakinleştirmek için elinden geleni yapsa da bu işten sıkılmaya başladı.
"Yaren," Alçay sıkıntı ile başını kaşıdı. "Seninle özel olarak konuşmam gerekiyor. Lütfen Cesur'u odasına bırak ve yanıma gel."
Yaren onu gözleri ile onaylayıp arkadaşını aldı ve odasına götürdü. Üzerindeki eteği çıkarıp ona rahat bir gecelik giydirdi. Yatağına yatırdı. Cesur yine ağzını açıp tek kelime etmemişti.
"Odandan çıkma bu gece tamam mı?" Işığı söndürdü ve odanın kapısını kapattı. Daha sonra hızlı adımlarla önce babası ve kardeşinin yanına giderek onları yokladı. Bir ihtiyaçları olup olmadığını sordu. Sonra da Alçay'ın odasına, en üst kata çıktı.
Alçay yatağının köşesine oturmuş Yaren'e bakıyordu. Yaren de onun yanına oturdu.
"Aptal hâlimi özlüyorum. Normal bir insan olmak nefret ettiğin bir işte çalışmak gibiymiş." diye mırıldandı önce. Yaren'e baktı, "Yaren," dedi. "Benim evlenmem gerekiyormuş, Cesur'un yanımızda kalmasının tek yolu buymuş."
Yaren ciddi kalamadı ve gülmeye başladı. "Şaka olduğunu söyle ve asıl konuya geç artık. Ve evet, sen aptalken çok güzelsin. Aklı başında olmak yakışmadı sana, stres makinesi gibi tarıyorsun."
"Eğer Cesur kendi bedenine kavuşmuş olmasaydı onunla evlenecektim fakat o artık Hilal değil." Sıkıntı ile iç çekti ve ihtiyarların söylediği her şeyi Yaren'e anlattı.
"Ne olursun benim şu salak kardeşimle evlen." dedi Yaren yalvaran gözlerle. Eğer Alçay onunla evlenirse Yaren'e dalga geçmesi için sağlam malzeme çıkacaktı.
"Cesur'a olanları anlatsam, benimle evlenmeyi kabul eder mi?" Çekinerek sorduğu soruya beklemediği bir tepki almıştı: "Sanmam, Cesur seni arkadaşı olarak görüyor ve seninle evlenmeyi asla kabul etmez. Seni ancak benim kardeşim alır." dedi Yaren.
"Ama rol icabı. O kız ile evlenip onunla Dünya'ya gitmek istemiyorum. Sadece rol icabı Cesur ile evlenirsem eğer," gerisini getirmedi, sustu.
"Sor Cesur'a. Ama kabul etmez, ayrıca siz evlenemezsiniz kardeşsiniz! Kızı annesi bana emanet etti. Elin Fransa'sında oğlun olarak gördüğün Alçay ile evlendirdim diyemem kadına."
Yataktan kalktı ve gerindi. "Çok uykum geldi, ben odama geçiyorum. Sabah üçümüz toplanır konuşuruz. Ben, yine illa biriyle evleneceksen kardeşimle evlenmen taraftarıyım. Hem güzel de şimdi doğruya doğru demek lazım."
"Yaren'e de eğlence çıktı." dedi Alçay Yaren odadan çıkınca. Öfke ile kalktı yerinden. Kıyafetlerini çıkarıp gecelik giymeden yatağına girdi. Hava soğuktu ama o an için Alçay alev almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski Fransa: Kule
FantasyÖlü adamlar tarafından geçmişe götürülen üç arkadaş, kendilerini hayallerinde bile olmadıkları bir yerde bulurlar: Eski Fransa. Aralarından biri Eski Fransa'nın kralı, diğeri sıradan bir köylü, üçüncüsü ise prenses olarak gözlerini açarlar. Bulunduk...