"Oradan beni sorunsuz çıkardığına inanamıyorum. Nasıl bu kadar kolay oldu?" Hâlâ inanabilmiş değilim. Neredeyse içinde bulunduğum durumu inkar edecektim.
"Ee güzelim, karşında Bell merkez kralı duruyor. Tabii ki sıradan bir eyalet valisi bana diklenemez." dedi. Alaycı bir gülümseyişi vardı.
"Alçay, adamların hepsi ölü farkında mısın? Biz neyimize güvenerek böyle bir şey yapıyoruz anlamıyorum. Ayrıca orada durmamın sakıncası yoktu."
Arabaya bindik. Benim içim yine de rahat değildi. "Bana zarar vermeyecekti."
Arabaya bir adam daha bindi ve bana bakarak gülümsedi. "Başardık Cesur. İyi misin?"
"Aa, sen!" dedim şaşkınlık içinde. Bu adam sabah Alan'ı sinir eden adamdı. Burada ne işi vardı, neyi başarmıştık?
"Bayard Hilal'in yakın arkadaşı. Seni kurtarmak için bana yardım etti." dedi Alçay.
Araba o sırada hareket etti.
"Hilal'in yaptığı beden değiştirme büyüsü bu gece sonlanacakmış. Seni Alan'dan bu yüzden kaçırıyoruz. Hazır arkadaşın kral olmuşken sana kimse bir şey yapamaz. Benim fikrim arkadaşın ile evlen. Ben yine Hilal ile konuşup yanınıza geleceğim. O zaman sizi nasıl geri göndereceğimizi konuşuruz." dedi Beyard.
Ucuz kurtulmuştum. Alan benim Hilal olduğumu düşündüğü için bana iyi davranıyordu. Eğer onu kandırdığımızı öğrenirse canıma okurdu. Elim saçlarıma gitti. Alçay bileğinde duran siyah tokayı bana uzattığında anlamsız gözlerle bakıp elinden aldım ve saçlarımı topuz yaptım.
"Sen düşürmüştün de, öyle bileğimde kalmış."
Bayard'a döndüm. "Hilal nasıl?"
"O iyi, sadece sizin için endişeleniyor. Sınavını verdiğinde Ankara'ya geri dönecek. Döndüğü zaman da beraber sizi kurtarmak için uğraşacağız."
Kafamı salladım. Bedenimin titremesi geçmiyordu çünkü hava gerçekten soğuktu. Polar beni sıcak tutsa da bacaklarım açıkta kaldığı için üşüyordum.
"Alçay, üşüdüm ben." diye mırıldandım. Alçay boş gözlerle bana bakarken Bayard kendi ceketini çıkarıp bana uzattı. "Buyur prenses."
Minnet dolu gözlerimi birkaç kez kırptıktan sonra teşekkür edip ceketi ondan aldım ve bacaklarımın üzerine serdim.
"Bana kızmış olmalı. Yani haklı da. Hem sevgilisinin kılığına girdim hem de ondan kaçıyorum. İkinci kez ihanete uğradı."
Söylediklerime kimse yorum yapmayınca kafamı Alçay'ın omuzuna koydum. Araba beşik gibi sallanıyordu, gözlerim ufaktan kapanıyordu. Bugün zaten yeterince hareket etmiştim.
**
"Alçay'ın yaptığı iş değil. Bunun bedelini ödeyecek. Belli ki aralarında anlaşmışlar. O kızı alıp odasına tıkmalıydım. Alçay gidince istediği kadar buralarda hoplayıp zıplardı. Benim aptallığım. Hilal'e güven olmayacağını bilmeliydim."
Alan bir sağa bir sola volta atıp duruyordu. Bayard için oturduğu yerden onu izlemek zor olmuştu. Başı dönmüştü, bu yüzden kalkıp Alan'ı tuttu.
"Bunun intikamını kesinlikle alacağız. Ama bir süre onlardan uzak dur. Eğer bir hamle yapacak olursan sıradaki hedef sen olursun. Ona hamle yapma hakkın olmadığını biliyorsun. Bir süre bekleyip saldırırsan insanların aklına seçenek olarak gelmezsin." dedi Bayard. O harika bir rolcüydü.
"Keşke bugün seni çağırsaydım. Kapıda bekler, ben onları oyalarken Hilal'i alır kaçardın." dedi. Elini alnına götürdü ve derin nefesler alıp verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski Fransa: Kule
FantasyÖlü adamlar tarafından geçmişe götürülen üç arkadaş, kendilerini hayallerinde bile olmadıkları bir yerde bulurlar: Eski Fransa. Aralarından biri Eski Fransa'nın kralı, diğeri sıradan bir köylü, üçüncüsü ise prenses olarak gözlerini açarlar. Bulunduk...