Bu bölüm biraz sıkıcı gelebilir, ama sonuna kadar okumaya çalış. Sonunda bir sürpriz var... :)
Bulut Gök...
Buraya gelmeden önce dedemleri buraya bırakmış, sonra benim eve gitmiş ve çantalarımızı koymuştuk. Ayrıca Uzay kıyafetlerini değiştirmişti. Siyah ayakkabısını çıkarıp, benim beyaz ayakkabımı giymişti. Sonra da üstündeki siyah ceketi bırakmış ve -yine benim olan- gri ceketi giymişti. Daha sonrada dedemlere gelmiştik. Zafer dedemlerin evinde güzel bir yemek yemiş, film izlemiş, kendi çapımızda küçük bir satranç turnuvası yapmış ve anneannem ile babaannemin hazırladığı meyvesularını içmiştik.
Şimdi ise evden çıkıyorduk. Aslında bu eve, 'Zafer dedemin evi' demek yanlış olurdu. Çünkü bu evde dördü yaşıyordu. Nedeni ise, beni sonunda yanlarına aldıklarında iki tarafta sürekli yanımda olmak istiyordu, onlarda bu evi tutmuşlardı.
Hepimiz, Büyüklerimin elini öpüp sarıldıktan sonra evden dışarıya adımımızı atmıştık. Peşimizden geliyorlardı.
Anneannem ve babaannemi elleri birbirine birleştirmiş çenelerinin altında tutarak bana baktıklarını görünce, ikisine de gülümsedim.
"Ah, güzel torunum benim..."
Anneannem yanıma gelip, elini yanağıma koydu. Gözleri dolmuştu. "Talihsiz torunum benim..."
Babaannemde yanıma geldi ve kollarını belime doladı. Onunda anneannemden farkı yoktu. Eğilip bende ona sarıldım. Ondan ayrılınca, anneannemle sarıldım.
Gözlerim yanmaya başlamıştı. Burnumu çektim.
Ayrıldık. Dedemlerle de sarıldıktan sonra, önümüzde yarım ay şeklinde durmuşlardı.
Zafer dedem;
"Hakkını helal et evlat..."
Burnumu çektim ve buruk bir tebessüm verdim onlara. Görmek istedikleri vu değildi ama elimden bu kadarı geliyordu.
"Helal olsun dedem..."
Gözlerim artıl tam anlamıyla dolmuştu.
Ali dedem karşıma geçti ve elinin tersiyle sağ gözümden akan yaşı sildi.
"Ağlama çocuk..." Burnunu çekti. "Bu adaletsiz hayata inat, ağlama... Sana anne babalık yapmayan anne babana inat gülümse..."
Geri geri yürüdü ve eşinin yanında durdu. "Ağlama... Yaptığın en iyi şeyi yap, gülümse..."
Kolumla gözlerimi sildim ve yapabildiğim kadar gülümsedim.
"Ağlarsanız ağlarım, gülerseniz gülerim..."
Bu cümleme karşılık hepsi burukça gülümsemişti. Hepsini tek tek öptüm. Ve dedemleri -zorda olsa- evlerine yolladık.
Burnumu çektim ve içinde, çocuk olmama rağmen yetişkin gibi dolaştığım eve baktım. En güzel anılarım, bu evdeydi...
Sol omzumda Uzay'ın elini hissettiğimde omzumun üstünden ona baktım. Ardından sağ kolumda Rüya'nın ellerini hissettim ve üçümüzde yetişkin çocukluğumun geçtiği eve baktık.
***
Kapıyı açıp içeri geçtim. Elimde ki poşetleri kapının yanına koydum ve ışığı yaktım. Ceketimi çıkartırken, onlarda içeri giriyordu. Anahtarı gelişi güzel komodinin üstüne attım ve ceketimi askılığa astım. Yerdeki poşetleri tekrar aldım ve mutfakta ki masanın üstüne koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6 YAŞ
De TodoOnlar ailenin ne demek olduğunu bilmiyorken, birbirlerinin ailesi olmuştu bile... --- Her insan, sevdiği kişinin hayatını güzelleştirmeye çalışır. Yönelimi ne olursa olsun! Sevdiği kişi üzülmesin, hep mutlu olsun ister. Onu daima yanında, bir nefe...