Bulut Gök...
Öncelikle şu konuda bir anlaşalım. Ben, önüne gelenle birlikte olan, şımarık, götü kalkık bir playboy değilim.
Tamam. Şu an yapacağım şey, pekte iyi bir şey değil. Ama o da, bana istemediğim bir şeyi zorla yapmamalıydı.
***
Gözlerini kapattığına emindim. Gözlerim istemsizce kapanırken adıyla seslendim.
"Hasan..."
Gülümsedi. "Adımı söylemeni seviyorum."
Karnım kasılmaya başlarken olduğumuz yerde yavaşça sallanmaya başladık. Oldukça yavaş bir ritimde dans eder gibiydik.
"Neden ben?"
Yutkundu. "Şimdi konuşmasak? Konuşmasak ve sadece sussak?"
Kafamı salladım. Sesi boğuk gelmişti ve gözleri dolmaya başlamıştı.
Görmüyordum. Ama hissediyordum. Hoş. Ne yaptığını anlamam için onu görmeme gerek yoktu. Hissediyordum. Hissettiriyordu. Bir tek benim hissetmeme izin vermişti belki de.
Gözlerimi açtım. Belki de birazdan yaptığım şeye üzülecekti, o yüzden onu şu anda mutlu etmek istiyordum.
Kafamı yavaşça sağa doğru çevirdim ve burnumun ucuyla boynuna dokundum. İstemsizce koklamıştım. Ardından, bedenim yine beni dinlemedi ve istemsizce gülümsedim.
"Koklama... En azından, şu an..."
"Neden?"
"Terliyim çünkü..."
Bir kez daha kokladım. "Sana bir sır vereyim mi?"
"Hı hı..."
"Çok güzel kokuyorsun..."
Tekrar gülümsediğini ve kalbinin hızlandığını hissettim. Belki, biraz da kızarmış olabilirdi.
Artık onu mutlu edecek şeyi yapmaya karar verdim.
Hâlâ burnumun ucuyla dokunduğum boynuna yavaşça bastırdım dudaklarımı. Titrediğini hissederken geri çektim. Tekrar konuşurken Hasan'la yarım bir ay çizdik. Böylece artık Hasan benim olduğum yerde, ben onun olduğu yerdeydim.
"Özür dilerim..."
Belinde ki elimi çektim ve elinde ki topu kaptırmamaya çalışan Kerem'e seslendim.
"Kerem!" Gözleri anında beni bulurken elimi havaya kaldırdım ve salladım. Bana kafa salladı ve topu karşıya doğru fırlattı.
Enes, kendine doğru hızla gelen topu havaya zıplayarak tuttu. Bana doğru atarken karşısına çıkan Ali, topu kavradığı gibi takım arkadaşına atmıştı. Takım arkadaşı topu potaya atacakken Uzay önüne geçti ve potaya atılmak üzere olan topu çocuğun elinden çıkar çıkmaz aldı. Karşısına çıkan çocuğu kendi etrafında dönerek es geçtikten sonra, tekrar Enes'e attı. Enes'te bana.
Enes, ona atılan omuz yüzünden top tam olarak bana gelmiyordu. Hatta topun ilerlediği yön ile bana gelmesi gereken yol arasında hiçbir benzerlik yoktu.
Enes yere düşerken geri kalanlarımız sahadan çıkmak üzere olan topu izliyordu. Topun düşeceği yere baktığımda, sahanın köşesinde topa bakan Toprak'ı gördüm.
"Toprak!"
Toprak'ın gözleri bana dönerken ben, topu tutmak için olan gücümle koşuyordum.
Siktir! Siktir! Siktir!
Hem dışarı çıkmak hem de Toprak'a zarar vermek üzere olan topu, havaya zıplayarak tuttuğumda derin bir nefes vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6 YAŞ
RastgeleOnlar ailenin ne demek olduğunu bilmiyorken, birbirlerinin ailesi olmuştu bile... --- Her insan, sevdiği kişinin hayatını güzelleştirmeye çalışır. Yönelimi ne olursa olsun! Sevdiği kişi üzülmesin, hep mutlu olsun ister. Onu daima yanında, bir nefe...