Gözlerini yumup derin bir nefes aldı sarışın. Bu çok riskliydi ama elde edeceği bilgileri ve avantajı düşününce oldukça mantıklıydı da. Gönlünün buna bir türlü razı gelmeyișinin sebebi Jisung'du. Ama bahanesi vardı değil mi? Bunu dostları için yapıyordu. Tıpkı Jisung'un dediği gibi kendi önceliklerini göz ardı edip grubu için yapacaktı bunu
Saldırıya başlamak için son hazırlıkları yapan Jisung'un yanına gitti. Minho'yu görünce gülümsemiști hemen. Her zaman yaptıkları gibi savaşa başlamadan önce birbirlerine sarıldılar. Ne olur ne olmaz diye hep yaparlardı bunu. Kim bilir, belki birisinin başına bir şey gelirdi
Ayrıca... Yerine başka bir Minho gelecekti. Jisung bunu fark etmeyebilirdi ve onu bunun için suçlayamazdı. Sevdiği adamın bir başkasıyla olması düşüncesi onu çıldırtıyordu ama Sahte Minho'ya Jisung'u öpmek yasak da diyemezdi. Çünkü ikili normalde hep öpüşürdü ve istemediğini söylerse Jisung ondan şüphelenebilirdi
Sadece... Hayatını ve hayatının anlamını bir yabancıya teslim edecekti
Bu sefer ileri giderek Jisung'un dudaklarına kapandı Minho. Sanki bir daha asla onu göremeyecekmiș gibi uzun ve anlamlı bir öpücük kondurup geri çekildi. Alınlarını birbirine yaslarken iki taraftan Jisung'un yanaklarını kavrayıp okşadı
"Sana güveniyorum"
Minho'nun kapalı gözlerine bakıp güldü Jisung. Minho'nun yaptığı gibi öptü "Bana güvenebilirsin"
Gülümseyerek geri çekildiler. Jisung arkasını dönüp askerlerine harekete geçmeleri için emir verirken yumruğunu sıktı Minho
İçinden Jisung'dan defalarca kez özür diledi
Yerine geçip Jisung'un birliğinin ilerleyişini seyretti. Zamanı geldiğinde Jisung işaret fişeğini ateşleyecekti. Bununla B birliği destek için arkalarından gidecek, bu sırada iki Minho kargaşadan yararlanarak alanı terk edecekti
Önemli eşyalarını bıraktığı çantasına kısa bir bakış attı. Tekrar önüne döndüğünde uzaktan ateş sesleri gelmeye başladı. Herkes tedirgin bir şekilde işareti bekliyordu. Alnındaki ter damlaları çoktan özgürlüklerini ilan etmişti
Gözleri alanı tararken yükselen kırmızı dumanı görmesi ile harekete geçme emrini verdi Minho. Adamlarıyla birlikte gizlendikleri yerden aceleyle çıkıp fişeğin ateşlendiği yere gitti. Çantasını omzuna atmayı unutmamıștı. Yere doğru tuttuğu silahı ona ağırlık yapıyor olmasına rağmen Jisung'a yetişebilme umuduyla koştu
"Bu taraftan!"
Geçtikleri sokağın bir alt sokağından Jisung'un adamlarının geçtiğini görmüştü birisi. Aceleyle oraya koşturdular. Duvarın ardında herkes pozisyonunu alıp ateş etmeye başlarken yavaşça başını uzatıp Jisung'u aradı Minho. Alanın ortasında bir adamla yumruk yumruğa girdiğini görünce hemen duvarın arkasından çıkıp oraya gitti. Harap olmuş arabanın arkasına yerleşip pencerenin kırık camları arasından Jisung'un üstüne çıkan adama nişan aldı
Düzgün durmuyorlardı bir türlü. Jisung'a zarar verme korkusundan dolayı ateş edemiyordu. Parmağı tetik üzerinde gidip gelirken doğru pozisyonu yakalamak üzereydi
Derken ensesine yapışan bir el onu arkaya çekti. Kendini korumak için pozisyona girmişti ki yüzündeki maskeyi aşağıya kaydıran diğer Minho'yu görmesi ile durdu
"Çabuk gidelim!"
Kolundan tutup kaldırmaya çalıştı onu. Ara yola sürüklenirken "Bekle!" dedi gerçek Minho. Kolunu çekiştiren diğer Minho'ya rağmen arkasını dönüp adamın altında can çekişen sevgilisine baktı "Jisung'u kurtarmalıyız!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
・Alive・[Changlix]
FanfictionYaşıyordu Lee Felix Ama nerede olduğunu bilmiyordu [Kitap shipten çok kurguya odaklıdır] Changbin x Felix