İçimden bir ses diyor ki.... Bu kitap 100 bölüme doğru gidecek
__________________
"Bir ihtiyacınız var mı?"
Yaşlı kadın genç adama gülümsedi "Yok, evladım"
Seungmin karşılık vererek gülümsedi ve gitmeden önce "Bir şeye ihtiyacınız olursa haber verin lütfen" dedi. El sallayarak sıradaki odaya ilerlemeye başladı. Felix bir kuyruk gibi takip ediyordu onu
Aynı konuşmalar defalarca kez havada uçuştu. Seungmin gülümseyen yüzünü bir kere olsun düşürmüyor ve herkese içtenlikle cevap veriyordu. Fazlasıyla kibar olmasının yanında saygılıydı
Felix konuşmaları anlamasa bile kötü bir şey olmadığını biliyordu. Mimiklerinden ve konuşma şekillerinden anlayabiliyordu bunu. Seungmin bütün odaları teker teker gezerken tek yaptığı onu takip etmekti. Korece bilseydi yardımcı olabilirdi belki
Seungmin omzunun üstünden Felix'e baktı. Gülümseyerek "Sıkıldın mı?" dedi
"Sıkılmaktan ziyade konuşulanları anlayamıyorum"
Kıkırdarken önüne döndü "Bu akşam başlayacaksın öğrenmeye, merak etme"
"Hemen mi?"
"Hemen"
Gözleri parıldarken gülümsedi. Morali yerine gelmişti. Usulca Seungmin'i takip etmeye devam etti
Sadece bir kattaki bütün odaları bitirdiklerinde kendilerini banka attılar. Konuşmaktan ağzı kuruyan Seungmin suyundan içti. Her katta yaklaşık 100 koridor ve her koridorda 10 oda vardı. Odada kalanların sayısı değişse bile yaklaşık 2500 kişiyle ilgilenmişlerdi
Şakaklarını ovalayıp derin bir iç çekti Seungmin. Başı ağrımaya başlamıştı. Bütün odaları tek başına gezmiyordu elbetteki. Her katta görevli olan birkaç kişi vardı ama liderlerden birisi olarak onunda kontrol etmesi gerekiyordu. Burası bir şirket olsaydı Seungmin halkla ilişkiler başkanı falan olurdu
"Devam edecek miyiz?"
Felix'in sorusu üstüne başını kaldırıp salladı "Hayır, yerime başkasını çağıracağım. Gidip Sincabı kontrol etmeliyiz"
Başını salladı Felix. Seungmin bir süre daha dinlendikten sonra asansöre bindiler. En üst kata çıkıp revire girdiler. Yatakların bir tanesinde yayılmış televizyon izliyordu sincap. Yatakta pozisyon değiştirmekten pike yataktan düşmüş, beli açılmış ve karnındaki sargılar ortaya çıkmıştı. Koyu kahve saçları birbirine girmişti ve gözleri uykusuzluktan süzülmüștü
"Hey, selam"
Bakışlarını televizyondan ayırmadan "Selam" dedi. Seungmin ve Felix'in yüzüne bile bakma gereği duymadı
Yanındaki taburelere otururken "İyi misin?" diye sordu Seungmin "Ağrın var mı?"
"Bir şeyim yok"
Sincabın yüzüne ifadesiz bir şekilde baktı. Bir anda kaşları çatıldı. Elini Sincabın yarasına değdirdiği gibi acıyla bağırdı sincap
"Ne yaptığını sanıyorsun!!?"
Sakin bir tonda cevapladı "İyi falan değilsin. Boşuna iyi numarası yapma"
"Öyle bastırırsan tabi iyi olmam!"
"Bastırmadım. Sadece dokundum"
"Her ne haltsa!"
Sincap sessizliğe bürününce iç çekerek yatağa kollarını yasladı Seungmin "Böyle yapman daha tehlikeli, Jisung. Savaşmaya gidersen ve yaran açılırsa ne olur hiç düşünmüyor musun?"
Seungmin'e alttan bir bakış attı "Yanımızda o varken bana adımla hitap etme"
"Sence söylediklerimden hangisinin adın olduğunu anlayacak mı?" yine söyleyecek bir şey bulamadı. Sessizce televizyona baktığında Seungmin onaylamazcasına başını salladı
"Kendinle çelişiyorsun. Minho'ya grubu düşünmesi gerektiğini söylersin hep ama şu anda düşünmeyen kişi sensin"
İç çekti Jisung. Yatakta diğer tarafa dönüp "Gitsenize" dedi "Yalnız kalmak istiyorum"
Seungmin anlayış göstererek ayağa kalktı. Yanındaki Felix'e "Gidelim" dedikten sonra tekrar Jisung'a baktı
"Minho nerede?"
"Chan Uljin hakkında konuşmak için çağırdı. Toplantı yapıyorlar"
"Changbin?"
"Onlarla birlikte"
Başını sallayarak arkasını döndü. Felix'le birlikte odadan çıktılar. Koridorda yürümeye başladıklarında Felix merakla "Az önce ne oldu?" diye sordu
"Bir an önce savaşa gitmek istediği için iyileşmiş numarası yapıyordu. Biraz üstüne gittim sanırım, odadan çıkmamızı istedi"
Anlayarak başını salladı Felix
Herkesin isteği savaşmak mıydı yoksa birbirini korumak mı anlayamamıștı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
・Alive・[Changlix]
FanficYaşıyordu Lee Felix Ama nerede olduğunu bilmiyordu [Kitap shipten çok kurguya odaklıdır] Changbin x Felix